Bugünlerde okumak isteyebileceğiniz bir kitabın adı işte böyle: “Değişen bir şey yok” Çok yoğun bir çalışmanın sonunda ortaya çıktığı anlaşılan bu eser, 2016 yılı başlarında Halkların Demokratik Partisi’ni (HDP) yok etmeyi amaçlayan operasyonu belgeliyor. Nitekim, 20 Mayıs 2016 günü Meclis’teki 550 milletvekilinden 376’sının oyuyla tam tamına 198 vekilin dokunulmazlığı kaldırılmıştı. “Anayasa’ya aykırı ama destekleyeceğiz” diyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimi, diğer partilerden göstermelik birkaç milletvekili (ki onlara halen dava falan açılmadı) olsa da, esasen HDP’li milletvekillerine yönelik bu topyekun saldırıya -siyaseten kendi duruşunu kamuoyuna anlatamama kaygısıyla değil- bilinçlice destek verdi. İktidara doğru yürüyüşe geçmiş olan bir HDP’nin kendi yerlerine yani CHP’nin yerine geçebilecek gerçek solcu-sosyal demokrat parti olduğunu fark etmişlerdi çünkü. O nedenle, iktidar ile yaptıkları bu işbirliğinin, kendilerinden iki milletvekilinin de tutuklanmasına yol açmasına pek aldırmadılar. Bu yüzden, protestoları da cılız kalmıştı. Kitap, öncelikle başta eşbaşkanlar olmak üzere HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarını nasıl kaldırıldığını ayrıntılı olarak anlatıyor.
Anlatımda kullanılan dil, tertemiz bir gazeteci üslubu. Yani bağırmıyor, ajitasyon ve propaganda yok. Olaylar, gelişmeler ve kimin ne dediği aynen aktarılıyor. Yani basın savcılarının kitabın içeriğini, kitapta neler yazdığını merak etmesine gerek yok… HDP’li milletvekillerinin “Anayasa’ya aykırı” şekilde dokunulmazlıklarının kaldırılmasının ardından, partiye yönelik toplu operasyonla nasıl gözaltına alınıp, tutuklandıkları kitapta anlatıldıktan sonra yaşananların anlamı, cezaevinde bulunan vekillerine sorulmuş ve konu onlar tarafından analiz edilip, değerlendirilmiş.
Halen cezaevinde bulunan Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, İdris Baluken, Abdullah Zeydan, Burcu Çelik Özkan, Çağlar Demirel, Selma Irmak, Gülser Yıldırım ve bilahire cezaevinden tahliye edilen Ferhat Encu ve Sırrı Süreyya Önder, HDP’ye yönelik söz konusu saldırının anlam ve önemini -kendilerine sorulan sorulara yanıtlayarak- anlatmışlar. Kitaba Avrupa Parlamentosu eski Türkiye Raportörü Kati Piri’nin önsöz, Anayasa hukukçusu Murat Sevinç’in son yazması ise ayrı bir değer katmış. Çalışmanın yazarları Hayri Demir ve Hasan Kılıç’ı kutlarken, Dipnot Yayınları’na da teşekkür ediyoruz.