YÖK’ün yıl dönümü nedeniyle protestoya hazırlanan öğrenciler, 12 Eylül darbesinin ürünü olan YÖK ile üniversitelerin tektipleştirilmeye çalışıldığına, 15 Temmuz’la da OHAL ve KHK’lerle büyük bir tasfiye yapıldığına dikkat çekti
Askeri rejim eliyle 6 Kasım 1981’de kurulan Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK), bugün kuruluş yıldönümü. YÖK, 12 Eylül 1980’de Kenan Evren’in başında olduğu cunta tarafından gerçekleştirilen askeri darbe sonrası kuruldu. YÖK eğitimdeki akademik etiği yerle bir ederken, akademi ise 12 Eylül ürünü olan bu kurumun feshedilmesini istiyor. Binlerce öğrenci askeri rejim tarafından çeşitli gerekçelerle üniversiteden uzaklaştırıldı. Benzer bir tablo ile yıllar sonra 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde karşılaşıldı. “Bu suça ortak olmayacağız” diyerek Barış Bildirisi’ni imzalayan yüzlerce akademisyen ihraç edildi, öğrenciler gözaltına alınıp, tutuklandı. YÖK’ü protesto eden öğrenciler, bu yıl “Üniversiteler özgürlüğe, YÖK tarihin çöplüğüne” şiarıyla yine alanlarda olacağını duyurdu. Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisi ve Öğrenci Gençlik Sendikası (GENÇ-SEN) Yürütme Kurulu üyesi Esra Can, öğrencilerin YÖK eliyle tek tipleştirilmek istendiğini söyledi. Can, “Dönemin siyasi iktidarı kendi profiline ve ideolojisine uygun tek tip bir öğrenci profili yaratmak istiyordu. YÖK kuruşlundan bugüne iktidarın ve sermayenin yanında konumlanan, pazara mal üretimini esas alan bu amaçla kurulan bir yapıdır” diye belirtti.
Özerk olmalı
Üniversitelerin özneleri tarafından yönetilmesi gerektiğini belirterek, o öznelerin öğrenciler olarak kendileri olduğunun vurgulayan Can, “Biz üniversiteyi, özerk olması gereken bir yapı olarak tarif ediyoruz. Tamamen bilimin ışığında, toplum için üretim yapan kurumlar olarak görüyoruz” dedi. YÖK’ün, özerk ve bilimsel olması gereken üniversite modeline darbe olduğunu belirten Can, “Sermayenin veya iktidarın çıkarlarıyla hareket eden bir kurumun üniversiteye dair söz söyleme hakkı yoktur. Üniversiteler bir bilim yuvasıdır. Özerk ve demokratik olması gerekir. Bunun için de mücadele ediyoruz” dedi.
RTÜK baskı aracı oldu
Üniversitelerin yalnızca YÖK ile değil, aynı zamanda Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve kolluk güçleriyle bugün abluka altına alınmak istediğini belirten Can, “Bir yandan iktidar medyayı kullanarak üniversite mücadelesini yalan haberlerle sabote etmek istedi. Bunu desteklemek amacıyla kurulan RTÜK’ün uyguladığı sansürlerle baskıyı arttırmak istediler. Denetleyici olarak da üniversitelere polisler sokuldu, ellerini kollarını sallayarak üniversitelerde gezmeye başladılar. Bu özerk ve bilimsel olması gereken üniversite modeline karşı yapılmış bir ablukadır. Biz bu ablukayı yıkacağız” diye konuştu. İstanbul Üniversite Gazetecilik Bölümü öğrencisi olan Devrimci Gençlik Birliği (DGB) üyesi Gözde Ekici ise “Denizlerden, Mahirlerden gelen bir üniversite gençlik geleneği var. Bugün YÖK ile hedeflenen bu geleneğin ortadan kaldırılmasıdır” dedi. 15 Temmuz 2016’da darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile üniversitelerde çok ciddi akademik tasfiye yaşandığını söyleyen Ekici, “YÖK, uygulamalarıyla özellikle üniversitelerdeki niteliği ortadan kaldırdı. Bugün üniversitelerde nitelikli bir eğitimden söz edemez hale geldik” dedi.
Beyazıt’ta buluşma çağrısı
YÖK’ün ve YÖK düzeninin devam etmesine karşı mücadele edildiğini belirten Gözde Ekici, “Biz de bu sene Devrimci Gençlik Birliği olarak özgürlüğümüz ve geleceğimiz için baskıcı, piyasacı ve gerici eğitim uygulamalarına karşı eğitim hakkımızı savunmak için sokaklarda olmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. Ekici, bugün tüm öğrencileri Beyazıt’ta saat 14.00’da yapılacak açıklamaya davet etti.
İSTANBUL/MA