4 Kasım 2016’da HDP’ye yönelik başlatılan operasyonun bugün de devam ettiğini söyleyen Eş Genel Başkan Temelli, ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ ve Kobane sürecine dikkat çekti. Temelli ‘devlet aklının’ çözüm istemediğine dikkat çekti
7 Haziran genel seçimlerinde 13.2 oy alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Meclis’te 80 milletvekili ile temsil edilme başarısı gösterdi. Tek başına iktidar şansını kaybeden AKP, 1 Kasım için yeniden seçim kararı verdi. 1 Kasım Genel seçimlerinde HDP baskı ve tutuklamalara rağmen yüzde 10 barajını aşarak 10.7 oy aldı ve 59 milletvekili ile Meclis’te temsil edilme hakkı kazandı. HDP’nin barajı aşarak Meclis’e girmesinin ardından HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması gündeme geldi. AKP ve MHP’nin uzlaştığı, CHP’nin yönetiminin de destek vermesiyle 20 Mayıs 2015 tarihinde Meclis’te yapılan oylamayla milletvekili dokunulmazlıkları kaldırıldı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL döneminde onlarca Kanun Hükmünde Kararname çıkarıldı. Bu dönem de HDP ve bileşenlerine yönelik operasyonlar devam etti. Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) 102 Belediyesi’nin 95’ine kayyum atandı, 75 belediye eşbaşkanı ve başkanvekili tutuklandı.
Dokunulmazlıklar kaldırıldıktan 4 ay sonra, 4 Kasım 2016 tarihinde HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile 11 milletvekili evlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. HDP milletvekilleri için tutukluluk süreci bu operasyonla başladı. Bu süreç içerisinde Yüksekdağ ile birlikte Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, Siirt Milletvekili Besime Konca, Van Milletvekili Tuğba Hezer ve Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın milletvekillikleri ise farklı gerekçelerle düşürüldü.
Dolmabahçe’den sonra iki yapı ortaya çıktı
‘4 Kasım darbesi’ olarak adlandırılan süreci değerlendiren HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, 2013 yılında İmralı’da başlayan sürecin bir sonucu olarak HDP’nin 7 Haziran’da büyük bir umut yarattığını, 5 Nisan 2015’te İmralı’da başlayan mutlak tecrit ile “masanın devrildiğini ve Dolmabahçe Mutabakatı’nın ortadan kaldırıldığını” hatırlattı. Böylece “İktidar gerilimli bir ortamı başlattı” diyen Temelli, bu sürecin IŞİD’in Kobane’ye saldırılarından bağımsız ele alınamayacağının da altını çizdi.
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Berivan Altan ve Emrullah Acar‘a konuşan HDP Eş Genel Başkanı Temelli, Kobane saldırılarıyla AKP iktidarının Ekim 2014 MGK toplantısının aynı dönemlere denk geldiğine dikkat çekerek, “Bütün bunları birlikte okuduğumuz zaman 2 yapı karşımıza çıkıyor; bir, demokrasi ve Kürt meselesinin çözümü noktasında bir siyasetin yükselişi, diğer taraftan da Kürt meselesinin çözümsüzlüğünde ısrar eden bir aklın direnmesi” diye konuştu.
7 Haziran’da sonrası ‘savaş süreci’
7 Haziran 2015 seçimlerinin demokrasi ve Kürt meselesinin çözümü konusunda bir yükselişi ifade ettiğini söyleyen Temelli, 7 Haziran seçim sonuçlarının iktidar tarafından “sindirilemediğini, sonrası yaşanan sürecin ise, “savaş süreci” olduğunu söyledi. Temelli, “Bugün hala bu süreç devam ediyor. Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesinin bahane edilmesi, Suruç Katliamı, 10 Ekim Gar Katliamı sonra Cizre, Sur gibi 10 kentin yıkıma uğratılması ve bir halkın yerinden yurdundan edilmesi. 5 yıl boyunca bir şiddet ikliminin baki kılınması, bundan başka bir şeyin Kürt halkına reva görülmemesi tam da bu dönemi özetler. Kritik bir eşiktir 7 Haziran; öncesiyle, sonrasıyla birlikte okunduğunda ne kadar önemli bir eşik olduğu, ne denli önemli bir girişimi yarattığı görülebilir” sözlerini ifade etti.
‘İstanbul’da OHAL, Diyarbakır’da sıkıyönetimdir’
Kürt sorununda “çözüm istenmediğini” ve bu nedenle 7 Haziran’dan sonra devletin, “AKP-MHP aklıyla hareket ettiğini” söyleyen Temelli, bu süreçle birlikte demokratik siyasetin de tasfiye edilmeye başlandığının altını çizdi. Tasfiyenin 20 Mayıs 2016’da milletvekilliği dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla başladığına dikkat çeken Temelli sözlerine şöyle devam etti: “O gün dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla birlikte tam da demokrasiyi ve Kürt meselesini birbiriyle buluşturan ve yan yana getiren aklın, devlet aklı tarafından tasfiye etme sürecini gördük. Bir tarih daha var, 4 Kasım’a giden yolu anlamamız açısından önemlidir. 20 Temmuz 2016. OHAL ve ondan sonra belediyelere kayyum atanması belediye, eşbaşkanlarımızın tutuklanması. Yerel demokrasinin tasfiyesi ve Kürt halkının iradesinin kırılması içir OHAL diye bir sıkıyönetim devreye konuldu. İstanbul için OHAL dediğimiz şey, Diyarbakır için sıkıyönetimdi.”
‘HDP’yi toplumdan dışlamak istiyor’
HDP’nin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 2013-2015 arasında ki tezlerine sahip çıkan “yegane parti” olduğunu ifade eden Temelli, parti olarak Kürt sorununun çözümünü savunduklarını ve devletin bu konuda inisiyatif alan herkesi “hedef gösterdiğini” belirtti. Binlerce HDP’linin tutuklandığını ve tüm baskı politikalarına rağmen iktidarın başarılı olamadığını söyleyen Temelli, ancak bugün hala aynı politikalarda ısrar edildiğinin altını çizdi. Temelli, “Bugün hala iktidar, devlet bunda ısrar ediyor, çünkü aklını yitirdi, bir rasyonalite yakalayamıyor. Demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk ve anayasa adına bir rasyonalite yakalayamıyor. Toplumsal mutabakat zemini yakalayamıyor. Çünkü o toplumsal mutabakat zemininden HDP’yi dışlamak istiyor. Kürt halkının haklarını savunan bütün yapıları dışlamak istiyor. Kürt halkının hakları ve mücadelesi, Türkiye’de tüm halkların demokrasi mücadelesiyle örtüşüyor” dedi.
‘HDP bir bina değil kapatılamaz’
Bugün HDP’ye yönelik baskıların devam ettiğini kaydeden Temelli sözlerine şöyle devam etti: “Hala siyasetçilerimiz tutuklanıyor, belediyelerimize kayyum atanıyor. Şu an itibariyle 14 belediyemize kayyum atandı. Daha önce YSK marifetiyle 6 belediyemiz gasp edildi. Kazandığımız bütün belediyeleri elimizden almak istiyorlar. Belediye eşbaşkanlarımız gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. HDP, binalara hapsedilmeye çalışıyor. HDP’ye karşı kapatma davaları gündeme geliyor, ‘Kapatılsın’ deniliyor. Akla gelebilecek bütün hukuksuz uygulamaları sürüyor. Bizde diyoruz ki; HDP bir bina değil, kapatılamaz. HDP’li siyasetçileri gözaltına alarak, tutuklayarak, siyaset yapmasını engelleyemezsiniz. HDP, her seferinde büyüyen, uzun soluklu bir yolculuktur. Dolayısıyla bunlar nafile çabalardır, iktidarın tükenmişliğidir. Erdoğan rejiminin acze düşmesidir. Bu tükenmiş iktidar giderayak daha fazla yıkıma neden olacaktır.”
‘Kuzey ve Doğu Suriye’ye de sahip çıkacağız’
Konuşmasının sonunda Türkiye halklarına çağrı yapan Temelli, “Bütün Türkiye haklarını bu mücadeleye davet ediyoruz. Bugün bunu başaramazsak, Türkiye bu otoriter rejim altında ezilecek ve tükenecektir. Sadece Türkiye’de değil, Suriye’de de bunu gördük, Irak’ta da bunu gördük. Nasıl Kobane’ye sahip çıktıysak ve Kobane düşmediyse, bugün Kuzey ve Doğu Suriye’ye de sahip çıkacağız. Savaşın ve şiddetin karşısına güçlü, cesaretli bir şekilde çıkmak zorundayız.”