Barış Annesi Mevlüde Başdaş, yüzde 86 engel raporu ve akciğer kanseri olmasına rağmen 2 yıl cezaevinde tutuldu. Artık yürüyemeyen Başdaş, ‘Hasta tutsaklar ağır koşullarda kaldıkları için tahliye olmama sevinemiyorum. Hasta tutuklular serbest bırakılsın’ dedi.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde bulunan Bagok Dağı kırsalında 1 Ekim 2015’te gerçekleştirilen “canlı kalkan” eylemine katılan Barış Annesi Mevlüde Başdaş, hakkında açılan dava kapsamında 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi. 2017 yılında tedavi için gittiği İzmir’de gözaltına alınan Başdaş, verilen cezanın kesinleşmesinden dolayı tutuklanarak Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Yüzde 86 engel raporuna rağmen bir yıldır cezaevinde bulunan Başdaş, yargı reformuyla birlikte hakkındaki 4 yıl 2 ay hapis cezası için Yargıtay yolunun açılmasıyla tahliye edildi.
‘Sağlık sorunlarım kötüleşti’
Karar ardından cezaevinden çıkan Başdaş, cezaevi koşullarını anlattı. Akciğer kanseri olan Başdaş, kalp, şeker, böbrek tansiyon gibi birçok hastalığının yanı sıra cezaevinde astım rahatsızlığının da başladığını belirtti. Başdaş, cezaevi şartlarını ise “Ben daha önce böbrek nakli, apandis ameliyatı, rahim ameliyatı ve boğazdan ameliyat oldum. 7 ay ranzaya bağlı kaldım. Bütün ihtiyaçlarımı orada bulunan ve çocuklarım dediğim siyasi kadın tutuklular yapıyordu. Başımda beklediler. Çamaşırlarımı onlar yıkıyorlardı ve yemeğimi veriyorlardı. Elim kolum oldular” şeklinde anlattı.
‘Şimdi yürüyemiyorum’
Cezaevinde kaldığı sürede sağlık sorunlarının kötüleştiğini dile getiren Başdaş, hastaneye kelepçeli götürülmesinden dolayı birçok kez tedaviyi reddettiğini ve bunun sonucunda sağlık sorunlarının kötüleştiğini söyledi. Başdaş, “Cezaevine yürüyerek girdim. Şimdi yürüyemiyorum. Orada beslenmem de doğru düzgün yapılmadı. Şeker hastası olduğum için diyet yemeği verilmedi. Kadınlar aç kalmamam için yemek yapıyorlardı. Beni tek odaya koyduklarında ise bazen hafıza sorunu yaşıyordum. Havasızlıktan nefes alıp vermekte sıkıntı yaşıyordum. Yani 62 yıl görmediğim zahmeti, bu iki yıl içinde gördüm” dedi.
Türkçe dayatması
Türkçe bilmemesinden dolayı cezaevi idaresiyle sürekli sorun yaşadıklarını dile getiren Başdaş, “Türkçe bilmiyorum dedikçe, ‘sen biliyorsun’ diye dayatıyorlardı. ‘Bilmiyorsan niye kafanı salıyorsun, sana güvenmiyoruz’ diyorlardı. Kürt olduğumuz için, tülbentlerimiz olduğu için cezaevindeydik” diye belirtti.
‘Tedavi edilirseler iyileşecekler’
Cezaevinde bulunan hasta tutukluların durumuna dikkati çeken Başdaş, Yetkililere seslenen Başdaş, “Hasta tutsaklar tedavi edilirse iyileşecekler. Hasta tutsaklar ağır koşullarda kaldığı için tahliye olmama sevinemiyorum. Ben zamanında tedavi olsaydım, kanser olmazdım. Ben Adalet Bakanlığı’na sesleniyorum; hasta tutukluları serbest bırakın” diye seslendi.