Suriye iç savaşında paramiliter güç olarak kullanılan dünün Özgür Suriye Ordusu, bugünün Suriye Milli Ordusu, kabarık sabıkalarıyla Türkiye’nin değişmez partneri. Bir ‘ganimet örgütü’ olan ÖSO, işkence, infaz, yağma ve tecavüzle hafızalara kazındı
Nazım Daştan/Haseke-MA
Suriye’de 2011 yılında başlayan halkların demokrasi arayışı kısa sürede silahlı radikal dinci grupların devreye girmesiyle iç savaşa evrildi. Başlangıçta kendilerine “Özgür Suriye Ordusu” (Ceyş-El Hür/ÖSO) ismini veren bu çete yapılanmaları, 8 yıllık süre zarfında birçok devletin sahadaki paramiliter gücü olarak işlev gördü. Kimi dönem El Kaide kökenli El Nusra’ya, kimi zaman ise IŞİD’e biat ederek onlarla iş tutan bu gruplar, Türkiye’nin sahadaki temsilcileri oldu. Türkiye’nin Sultan Murad, Ehrar El Şam, Nureddin Zengi ile olan ilişkileri lojistik desteği aşıp, paramiliter güç olarak kullanılmaya kadar vardırıldı. Yönetim hedefi olmayan ve Suriye halklarının deyimiyle Esad döneminin hırsız, katil, tecavüzcülerinden oluşan söz konusu gruplar, Türkiye’nin talebiyle Suriye Ulusal Ordusu, Suriye Milli Ordusu gibi isimler alsalar da yağma, talan, işkence, infaz, kafa kesme ve tecavüz uygulamalarıyla tanındılar. 2011’den bu yana birçok devletten destek alan ÖSO grupları, emperyalist ülkeler tarafından rejimin devrilmesi için kullanılırken, Türkiye tarafından ise Kürt kazanımlarını yok etmek için sahaya sürüldü.
Yağma, işkence, kaçırma
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) müttefik olarak kabul ettiği bu gruplar, Afrin’de yağma, hırsızlık, işkence, insan kaçırma gibi suçlarla kimliklerini açığa çıkarsa da, TSK Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlatılan askeri operasyonda da söz konusu grupları sahaya sürdü ve işledikleri savaş suçları şimdi dünya kamuoyunun gündeminde.
Liderleri Türkiye’ye kaçtı
Suriye’de 2011 yılının yaz aylarında başlayan iç savaşın aktörlerinden olan “Özgür Suriye Ordusu” (ÖSO), rejim ordusundan ayrılan 7 subay tarafından kuruldu. Örgüt kuruluşunu YouTube’den paylaşılan bir video ile duyurdu. Albay Riyad el Esad komutasında kurulan ÖSO, kuruluş felsefesini “Sistemi yıkmak için halkla birlikte çalışmak ve halkı sistemin silahlı ölüm makinelerine karşı korumak” olarak paylaştı. Kuruluş videosunda Suriye ordusunun tüm üyelerine kendilerine katılma ve tüm muhalif silahlı gruplara birleşme çağrısı yapan ÖSO, sivilleri hedef alan tüm güvenlik güçlerinin artık kendileri için meşru birer hedef haline geldiğini belirtti. ÖSO’nun kurucusu El Esad, iç savaşın başlamasından bir süre sonra Türkiye’ye kaçarak ÖSO’yu Türkiye’den yönetmeye başladı. ÖSO, Suriye bayrağına bir yıldız daha ekleyerek 3 yıldızlı bayrağı kullandı.
Antalya’da büyüdüler
İlerleyen zaman içerisinde üç yıldızlı Suriye bayrağını kullanmaya başlayan diğer grupların da ÖSO bayrağı altında savaştığını ilan etmesinden dolayı örgüt yeniden yapılandırıldı. Silahlı muhalif gruplara destek veren Türkiye ve batı devletlerinin yanı sıra Körfez Arap ülkelerinin de talepleriyle merkezi bir komuta kademesi kurulması amacıyla Aralık 2012’de Antalya’da bir toplantı düzenlendi. Antalya’da yapılan toplantıda Yüksek Askeri Konsey kurularak ÖSO çatısı altında savaşan grupların bir kısmı konseyin emri altına girdi. Konsey’in genel komutanlığı görevine ise General Selim İdris getirildi. General İdris, amaçlarını Suriye’de sayıları ve etkinliği giderek artan radikal Selefi gruplara karşı “daha ılımlı ve daha güçlü bir alternatif” oluşturmak olarak tarif etti.
Eğit-Donat programı
Kurulan Yüksek Askeri Konsey altında beş farklı cephede savaşan yaklaşık 30 farklı grup yer aldı. Her cephe için de altışar silahlı grup kuruldu. Bu grupların askeri karar alma süreçlerinde başta cephe komutanlıklarıyla, daha sonra ÖSO’nun İdris önderliğindeki ana komutanlığıyla temasa geçmesi gerekiyordu. Ancak gerçekleşmesi öngörülen emir komuta zinciri başarılı olmadı. ÖSO bayrağı altında savaşan grupların bir kısmı zaman içerisinde radikal Selefi örgütlere dönüştü. ÖSO kurulduğu günden beridir destekçileri arasında en önde Türkiye ve ABD geliyor. ABD’nin 2013 yılında başlattığı “Eğit Donat” programı kapsamında, ilk etapta ÖSO’ya bağlı savaşçıların da eğitim gördüğü ve silah yardımı aldığı açıklandı.
Türkiye yeniden toparladı
Suriye iç savaşında en etkili olduğu 2012- 2013 yılları arasında bir dönem Suriye topraklarının yüzde 50’sinden fazlasını kontrol altında tutan ÖSO, zamanla güç kaybetti. Başta IŞİD ve rejim olmak üzere YPG’ye karşı etkisiz kalan ÖSO, elinde bulundurduğu toprakları koruyamayarak kontrolü başka gruplara devretti. Dağılan ve dağınık bir şekilde koordinasyon olmadan savaşan ÖSO’yu yeniden ayağa kaldıran ise 2016 yılında Suriye iç savaşına müdahil olmak isteyen Türkiye oldu. Türkiye’nin desteğiyle yeniden yapılandırılan ÖSO, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) sahadaki partneri haline geldi. TSK ve ÖSO, Ağustos 2016’da başlayan Fırat Kalkanı Harekatı’nda Azez ile Cerablus arasındaki bölümü güneyde El Bab kentine kadar yaklaşık 2 bin kilometrelik bir alanı IŞİD’den aldı.
Suriye Ulusal Ordusu
Yeniden ayağa kaldırılan ÖSO, 30 Aralık 2017’de kurulan “Suriye Ulusal Ordusu” adı altında yapılandı. Suriye Ulusal Ordusu, ÖSO’ya bağlı yaklaşık 30 alt grubun birleşmesiyle oluştu. Ulusal ordunun kuruluş amacı, Fırat Kalkanı Harekâtı ile ele geçirilen bölgeyi korumak ve halkı, hükümete bağlı güçler ve IŞİD ile YPG’nin “saldırılarına karşı savunmak” olarak açıklandı. İç savaşın başında güçlü şekilde öne çıkan ÖSO, 2016 yılında gücünü kaybettiği anda Türkiye desteğiyle güçlendi. Zamanla radikal bir yapıya bürünen ÖSO’ya bağlı gruplar, birçok defa kendi içinde de çatıştı.
Selefilerle ortaklık kurdu
ÖSO iç savaşta öne çıkan Selefi örgütler olan Ahrar-el Şam, Ceyşul İslam ve El Nusra ile zaman zaman ortaklık kurdu. Ahrar-el Şam katı İslamcı yönüyle öne çıkarken, Ceyşul İslam ise Sünni olmayan kesimlere karşı katı bir tutum içerisinde. 2013’te El Kaide’ye bağlı bir örgüt olarak kurulan El Nusra da 2016 yılında El Kaide’den ayrılıp Şam Fetih Cephesi olarak adını değiştirse de hedefi olan Esad’ı devirip İslam Devleti kurmaktan vazgeçmedi. Bu gruplarla belirli dönemlerde koordine olarak operasyonlar düzenleyen ÖSO, kimi zaman bu gruplarla çatıştı. İdlib’e bağlı Maaret en Numan şehrinde ÖSO ile El Nusra arasında yoğun çatışmalar yaşandı.
ABD ve Türkiye destekledi
Türkiye ÖSO’nun baş destekçisi olarak öne çıksa da 2011 yılından bu yana ÖSO’ya istihbarat, askeri ve lojistik destekte bulunan çok sayıda ülke oldu. ABD, Katar, Suudi Arabistan, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Fransa ve İngiltere gibi devletler, ÖSO’ya farklı alanlarda destek sundu. ABD ÖSO için hazırladığı eğit-donat programı kapsamında 384 milyon dolar para harcadı. ABD’nin ÖSO’ya açıktan 20 tane T62 Muharebe Tankı ve çeşitli arazi araçları verdiği biliniyor. Türkiye, birçok ilinde ÖSO’nun eğitilmesi için kamplar kurdu ve yaralılarının Türkiye’de tedavi görmesini sağladı. Almanya ve İsrail’in ise çeşitli dönemlerde ÖSO’ya istihbarat sağladığına dair iddialar ortaya atıldı.
Önce IŞİD’de şimdi SMO’da
Türkiye destekli SMO’nun sicili dünyada da tartışılıyor. Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik son saldırıda işkence ve infaz suçlamaları ile Türkiye için de savaş suçu kapsamına giren faaliyetler yürütmekle suçlanan SMO’nun militanlarından bazılarının IŞİD bağlantılı geçmişleri ortaya konuyor. Alman ARD televizyonu, Alman güvenlik güçlerine dayandırdığı bir habere imza attı. Gazeteci Georg Heil’in aktardığına göre, Rojava’daki saldırıda Türk destekli grup içinde savaşanlar arasındaki Hüseyin el Jolani’nin daha önce IŞİD içinde olduğuna dair bir video bulunuyor. Hüseyin ElJolani’nin, 2015’e kadar IŞİD saflarında savaştığına dair görüntülere yer veriliyor. Habere göre, IŞİD’in büyük ölçüde yenilgiye uğratılmasının ardından Jolani, 2015 yılında Almanya’ya geçerek iltica başvurusunda bulunmuş. Yayımlanan videoda Hüseyin El-Jolani’nin, Serakaniye’deki saldırılarda Türk destekli cihatçı grup içerisinde yer aldığı ifade ediliyor.
Afrin’i yağmaladılar
TSK tarafından Cerablus, El Bab ve Azez hattına düzenlenen Fırat Kalkanı Harekatı’nda IŞİD’e karşı kullanılan ÖSO, yönetimi Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) elinde olan Afrin’in alınması için 20 Ocak 2018 tarihinde başlatılan Zeytin Dalı Harekatı’nda öne sürüldü. 63 gün süren harekat sırasında Türkiye’nin iddiasına göre ÖSO 320, TSK 54 kayıp verirken, Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi’ne (SHOR) göre ÖSO 604, Türkiye ise 85 kayıp verdi. Harekâtla birlikte kentte yaşayan 200 bin Kürt yerinden edilirken, yerlerine Selefi silahlı gruplar ve aileleri yerleştirildi. Afrin’de insanları kaçırıp ailelerinden fidye isteyen ÖSO’nun, birçok kişiyi de işkence ederek öldürdüğü Birleşmiş Milletler raporlarına yansıdı. Evleri yağmalayıp hırsızlık yaptıkları da belirtilen ÖSO militanlarının, kadınlara tecavüz girişimlerinin olduğu biliniyor. Hatta o kadarki Kasım 2018’de TSK, Afrin’de ÖSO’ya bağlı yağmacı gruplara karşı operasyon başlattı.
Savaş suçu işlediler
2019 yılında sahadaki muhalif grupları tekrardan yapılandıran Türkiye, Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Suriye Ulusal Ordusu adı altındaki iki grubu birleştirerek Urfa’da “Suriye Milli Ordusu”nu (SMO – Ceyşül Vatani) kurdu. Türkiye Afrin’de DSG’ye karşı kullandığı ÖSO gruplarını, bu kez Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik düzenleyeceği askeri operasyon için farklı isimle sahaya sürdü. 9 Ekim’de Gire Spi (Tel Abyad) ve Serekaniye’ye (Rasulayn) karşı saldırı başlatan Milli Ordu, şu an DSG’nin geri çekilmesinden dolayı iki kenti de kontrol ediyor. Afrin’de yaptıklarından dolayı sabıkalı olan ÖSO, Afrin’de yaptıklarını bu sefer SMO adı altında gerçekleştirdi. SHOR’ye göre, SMO militanları Kürt politikacı Hevrin Xelef ve 8 kişiyi infaz ederek bedenlerine işkence etti. 13 Ekim’de mülakat veren ABD Savunma Bakanı Mike Esper, “Muhaliflerin işlediği savaş suçlarından Türkiye sorumlu tutulmalı” dedi. Uluslararası Af Örgütü ise operasyonda birden fazla savaş suçu işlendiğini açıkladı.