Gelişmelerin hızı Tsunami şiddetinde oluyor. Odağında da Kürtler yer alıyor. Kader bağlayıcı bir pozisyon bu. Hal böyle olunca da ciddi bir endişe oluşuyor Kürtlerde. Tekrar mı varlığımız yok sayılacak, hatta bu sefer tarihten mi silineceğiz? Gibi sorular akıllara takılıyor. Endişe anlamsız değil. Endişenin kaynağında tarihsel geçmiş vardır. Özellikle yakın geçmiş bilinci çok taze ve canlıdır. Endişenin yararlı yanları da olmakla birlikte; çok ileri taşınırsa umutsuzluk, karamsarlık ve teslimiyete kadar götürebilir. Bu tehlikeli bir duruma işaret eder.
Kürtler bugüne nasıl geldi, şimdi ki durum nasıldır?
Yakın geçmişe bakılsa bile günümüzü sağlıklı çözümleme ve anlamak için çok veri var. Yüzyıl önce paylaşım savaşı oldu. Kürtlerin ülkesi dört parçaya bölündü. Kimlikleri ret ve inkâr edildi. Dünyada ve bölgede hiç dostu yoktu. Burada 1923 Lozan Antlaşması tarihi önemdedir. Yok, sayılma egemenlik altına alan ulus-devletlerin kararı değildi tek başına. Başta İngiliz ve Fransızlar olmak üzere küresel bir iradenin kararıdır. O anlaşmanın altında Sovyetler Birliğinin imzası yoktur. Ancak sonraki pratikleri göstermiştir ki, o iradeye katılmıştır. Komünter kararları, Şeyh Sait, Ağrı, Dersim ve en son Mahabat Sovyetlerin tutumunu açığa vermiştir. Dolaysıyla Lozan kararı bölgesel ve küresel karar niteliğindedir. Uluslararası bir iradedir. Bölge ve dünya halklarından da bir ses veren yok. Tam bir yalnızlık ve tecrit durumudur.
Kürtlerin iç durumları da parlak değil. Dağınık, ulusal bilinçten uzak; sırtını sıvazlayana yanaşan ve askeri olmaya hazır bir pozisyondur. Zaten Lozan’a damgasını vuranda Kürtlerin bu pozisyonlarının sunduğu zemindir. İstedikleri gibi ölçmüş, biçmiş, bölmüş ve şekil vermişlerdir Kürtlere.
Günümüzde vaziyet nedir? Büyük oranda resim ters bir görüntü veriyor. Kürtlerin iç resmi çekilecek olunursa görülen şu: Kimi yetersizlikler, ayrıksı duruşlar olsa da; Kürt birliği asıl anlamda sağlanmış durumda. Neredeyse Rojava’ya sahip çıkmayan Kürt kalmadı. Dışta kalanlar küçük marjinal kesimlerdir. Onlarda itibarsız olduklarından absürt fikirler üretiyor, moral bozmaya çalışıyorlar. Oluşan şartlar Kürtler arası birliğin derinleşerek büyüyeceğini vurgulamak doğru olur. Yine yüzyıl önce Kürtler neyi nasıl yapacağını bilmezken; günümüzde düşünceleri oldukça nettir. Hem iç örgütsel duruşları, özgüçleri, yarına dair yapacaklarına ilişkin ortak kanaatlere sahiptirler. Kürtlerdeki netlik dünyayı etkiliyor, yüzyıl önceki resmi tersine çeviriyor ve yeni bir resim ortaya çıkarıyor.
Dünyanın temel gündemi haline geldiler. Bütün ülke gündemlerinin baş sırasında yer alıyorlar. Dersim direnişi belki de on makaleye konu olmamıştı, dünya gazetelerinde katliam hakkında on haber yapılmamıştı. Ancak şimdi dünyada çeşitli kerelerle Rojava’yı manşete çekmeyen gazete kalmadı. Magazin gazetelerinin baş gündemi oldu.
Dünya halkları büyük dayanışmalar ortaya koydular, koymaya da devam ediyorlar. Düşünür, aydın, sanatçılar büyük dayanışmalar gösteriyorlar. Yine her toplumun değişik katmanları dayanışmalarını yükseltiyorlar. Kürtler diplomatik alanlarda da önleri açılmış, üst düzeyde kabul görüyorlar.
Çok kısa olan bu vurgular göstermektedir ki, yüzyıl önce ile bugün arasındaki fark her şeyin tersine döndüğü; yüzyıl önce yalnız olan Kürtler yüzyıl sonra dünya gündeminin üst sıralarında. Diplomatik kanallar açık. Yine kendi içinde esas olarak birliği yakalamış, ortak pozisyon alabilecek düzeyde siyaset yapabilecek seviye yakalanmış. Yüzyıl önce ortaya çıkarılan Lozan’ın küresel iradesi tam parçalanmasa da önemli kırılmalara uğratılmış, ABD, İngiltere, Fransa ve diğerlerinin tutumları farklılaşmıştır. Daha pozitif pozisyondadırlar denebilir.
ABD “bizi terk etti, sattı, ihanet etti, Rusya şöyle-böyle” davranıyor serzenişleri fazlaca anlamlı değildir. Kürtler birilerine dayanarak bu yolu yürümediler ki, onların terkide yıkıma götürsün. Ayakları üzerinde kalkarak yürüdüler. Denge sağlam. O güçlerle kurulan ilişkiler taktik, karşılıklı yararlanma ilişkisine dayanıyor. Çıkarları gitmeyi gerektiriyor ve gidiyorlar. ABD, öyle kolayda gitmez. Çünkü çok şey kaybeder. Almanya hareketlendi, başkaları sahaya inmeye çalışıyor. Böyle olsa da, başkalarının ipiyle kuyuya inilmedi ki, ip çekildiğinde kuyuya düşülsün. Asıl ip Kürtlerin kendi ipidir. Onunla inildi, onunla da çıkılacaktır. Sadece daha fazla gayret gerekiyor. O da gelişiyor. Yeter ki kulaklar doğru kabartılsın. Onun bunun sözüne kulakları kabartmak yerine, kendi sözüne daha fazla kulak kabart. Hepsi bu kadar.