AKP’nin Suriye’de ikinci stratejik yenilgiyi aldığını vurgulayan Figen Yüksekdağ, ‘Sadece iktidarın değil, Erdoğan’ı savaş arabasına çivileyip durmaksızın gaza basan bütün faşist kliklerin de yenilgisidir’ dedi
Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutulan HDP eski Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, Kuzey Suriye’ye yönelik başlayan saldırılara ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı. AKP’nin savaş eksenli politikasının barışı yakın olasılıklar içinden bile çıkardığını söyleyen Yüksekdağ, “Ama bu durum çok uzakta olduğunu da göstermez. Zira barışın toplumsal siyasal bir zorunluluk olarak kendini dayattığı ve gerçekleştiği anlar, çoğunlukla savaşın tırmandığı ve yayıldığı koşullarda ortaya çıkmış. Güçlü olabilirsiniz ama haklı olamazsınız. Rojava’da güçlülük ve haklılık savaşıyor. AKP saray iktidarı ve onun etrafında kümelenmiş savaş lobisi zorla haklı çıkmaya çalışsa da bunu başaramadılar ve başaramazlar. Sınırsız askeri-siyasi güce, teçhizata, NATO olanaklarına, bütün emperyalist güçlerin sunduğu fırsatlara, medyasından muhalefet partisine, tekmil kamu ve devlet kurumlarını parmaklarında oynatmalarına rağmen ihtiyaç duydukları meşruiyeti elde edemediler” değerlendirmesi yaptı.
‘Misak-ı Milli hayali’
Türkiye’nin hala Osmanlı hayalleri peşinde koştuğunun altını çizen Yüksekdağ, şu ifadeleri kullandı: “Lozan’ın 100. yılında kaybettikleri Misak-ı Milli’yi bu kez-nasıl bir akılsa- Kürtler olmadan yeniden kazanma hülyasının peşinden gidenler, dün nasıl emperyalist güçlerin dümen suyunda Kürtlerin ve bölge halklarının kaderiyle oynadıysa, bugün de benzer bir yol izliyor. Ama ne Kürtler eskisi gibi ne de dengeleri… Bu nedenle kötü savaş politikalarının sonuçları eskisinde çok daha ağır, yarattığı kırılma da derin olur. Son gelişmelere gerçekten bakıldığında görüleceği gibi, kim kazandı kim kaybetti hiç belli olmaz.”
‘Suriye’deki ikinci yenilgi’
Dünyadan TSK-ÖSO’nun saldırılarına yükselen tepkinin farklı okunması gerektiğinin altını çizen Yüksekdağ, “Şu gerçeği unutmamak ve karartılmasına izin vermemek lazım: Fırat’ın doğusunu hedefleyen savaş harekâtına devletler karşı çıkıyor gibi görünse de devletleri buna zorlayan, dünya halklarının ve kamuoyunun Rojava’da IŞİD’i yenilgiye uğratan Kürt ve halk güçlerine duyduğu saygıdır. Tabloya ve güncel sonuçlara baktığımızda, savaş çizgisinde ve Kürt karşıtlığında ısrar eden siyasi iktidar Suriye’de ikinci stratejik yenilgisini yaşamıştır. Bu sadece AKPSaray iktidarının değil, destek veren ve Erdoğan’ı savaş arabasına çivileyip durmaksızın gaza basan bütün faşist kliklerin de yenilgisidir. Fetih nidaları ve anti-emperyalizmcilik oyunlarıyla K. Suriye’ye harekât başlatıp, ABD ile Rusya’nın gir dediği yerden girip, dur dediği yerde duran ama emperyalistlerle uzlaşma siyasetinin binde birini halklar ve kadim yurttaşları Kürtler karşısında sergilemeyen bir iktidar çizgisinin tükenişidir” dedi.
‘Asli sorumluluk üstlenmeli’
AKP’nin yönetememe ve erime haline karşı demokrasi cephesinin alternatif örgütlemesi gerektiğine işaret eden Yüksekdağ, şu öneride bulundu: “Türkiye halklarının kaderi, yönetme ehliyeti ve meşruiyeti olmayan güçler tarafından ipotek altına alınmıştır ve mevcut düzen muhalefeti de çözüm adresi olamayacak durumda. Bu nedenle HDP ve Türkiye demokratik ittifakı güçlerinin asli sorumluluk üstlenmesi, egemen siyasetin prangalarını kırarak halkların üçüncü yolunu çözüm merkezine dönüştürmesi politik bir zorunluluk. Ayrıca Türkiye halklarının huzur ve refah içerisinde geleceğe taşınmasının, Türkiye’nin varlık zemininin korunmasının tek yolu da, artık tarihsel bir zorunluluğa dönüşmüş Kürt sorununun çözümüdür. Bu sorun çözümsüz bırakıldığı durumda içeride de dışarıda da kriz hiç bitmez. Bunu görerek politika yapmak ve Kürt sorununun demokratik çözümünü toplumsal bir talep haline getirmek mümkün.”