Gazeteci-yazar Mustafa Kemal Erdemol, ‘Suriye’de vekalet savaşında savaşan ilk ülke Türkiye oldu. Uluslararası bir yargılamada bu Türkiye’nin karşısına çıkacak’ dedi
Gazeteci-yazar Mustafa Kemal Erdemol, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik operasyonu sonrası Türkiye ile ABD arasında varılan ateşkese ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Ferhat Çelik’e değerlendirdi. ABD’nin Suriye’de sanıldığı kadar önemli bir aktör olmadığını belirten Erdemol, ABD’nin bölgeden tam olarak ayrılmasa bile oradaki kendine bağlı güçlerle işlerini yürütmeye çalıştığını söyledi. Suriye’de Türkiye’yi durduran şeyin ABD’nin uyarıları kadar Rusya’nın tutumu olduğunu belirten Erdemol, “2017 Rusya ‘Suriye Anayasası’ taslağı hazırladı. O taslakta Kürtlerin kültürel özerkliğini de eklediler. Dolayısıyla kültürel özerklik nerede hayata geçecek? Tabi ki onun bir bölgesi, bir alanı olacak. Suriye’nin anayasa taslağına bunu ekleyen Rusya’nın Türkiye’nin o bölgeye girmesine izin veremezdi. Türkiye biraz daha devam etseydi, Rusya ile arasında ciddi bir kriz çıkabilirdi. Bu nedenle de operasyon durdu” diye konuştu.
‘Ateşkes kiminle yapıldı’
ABD ile Türkiye arasında yapılan ateşkese değinen Erdemol, anlaşmanın tüm detaylarının daha bilinmediğini söyledi. ABD ve Türkiye’nin de tam olarak anlaşamadığını ifade eden Erdemol, “Çünkü biri ateşkes diyor diğeri ara vermek diyor. Yalnız şöyle bir durum var. Ateşkes yapılmışsa taraflardan biri neden ABD olsun? Eğer ateşkes yapılmışsa ya Kürt güçleri bir taraf olacak ya da Suriye rejimi. Şimdi ateşkes ilan edildiyse asıl soru Türkiye’nin kiminle ateşkes ilan yaptığıdır. Eğer Kürt güçleriyle yapıldıysa, hani sen Kürt güçlerini meşru kabul etmiyordun? Eğer Kürt güçleriyle yapılmışsa bu onları meşru olarak kabul etmiş anlamına gelir. Suriye ile yapıldıysa, o zaman biz Suriye ile savaşta mıydık? Çok tuhaf, çok garip şeyler var ortada” ifadelerini kullandı.
‘Bu bir kazanç değil’
Türkiye’nin operasyonla birlikte içinde bulunduğu sorunların daha da derinleştirdiğini vurgulayan Erdemol, şöyle devam etti: “Şimdi iktidar kanadına sorarsan ‘Biz amacımıza ulaştık’ diyor. Ancak Türkiye bu operasyonla kendisini çok zor duruma soktu. Egemenlik hakları bütün dünya tarafından tanınan bir ülkeye girmiş oldu. Dolayısıyla bu bir kazanç mıdır ya da bunun karşılığında neyi kazanmıştır bu bir hayli tartışılır. Türkiye zaten Suriye’de oyun kurucu olma özelliğini bitirmişti. Şimdi orada istenmeyen güç olarak kalacak. Birde Türkiye oraya girerek Kürtlerin Suriye rejimi ile yakınlaşmasını güçlendirdi. Şuanda iki taraf anlaşmış durumda. Dolayısıyla rejim o anlaşmayı Suriye’de hiç güvenilir olmayan Türkiye için neden bozsun? Kısaca Türkiye operasyonla bir kazanç elde ettiğinden söz edilemez.”
‘Türkiye’nin başı ağrıyacak’
Türkiye’nin operasyon yüzünden ileride başının çok ağrıyacağını dile getiren Erdemol, nedenini şöyle açıkladı: “Şimdiye kadar Suriye’de olana bitene ‘vekalet savaşı’ demiştik. Yani bu şu demektir; aslın olmadığı onların yerine vekillerin savaştığı savaş. Hiçbir ülke resmi olarak orada yoktu ama kendi vekilleriyle orada işlerini yürütüyordu. Türkiye’de şimdiye kadar onu yaptı. Şimdi Türkiye Suriye’de savaşa girmekle vekalet savaşında savaşan ilk ülke oldu. İlerde uluslararası bir yargılama olduğunda Suudi Arabistan, İran, Fransa, Katar, İngiltere, ABD’yi suçlamayacaklar. Çünkü onlar resmi olarak, orada değildi. Ancak yargılamada bu Türkiye’nin karşısına çıkacak. Bundan dolayı başı çok ağrıyacak.”
‘Kürtler iyi diplomasi yürüttü’
Suriye’de Kürtlerin diplomasiyi çok iyi kullandığını sözlerine ekleyen Erdemol, orada çok iyi diplomatik manevraların yapıldığını belirtti. Kürtlerin başından beri çok akıllıca işler yaptığını dile getiren Erdemol, “Kürtler bu İslamcı, cihatçı birliklerle asla bir olmadı. Sadece Suriye yönetimine muhalefet etti. Hatta çok açık bir şekilde ‘Suriye’den ayrılmak istiyoruz, bağımsızlık istiyoruz’ gibi taleplerde bulunmadılar. Konjonktürün ve siyasi ortamın farkındaydılar. Hatta ısrarla Suriye içerisinde özerk bir şekilde varlığını sürdürmek istediklerini defalarca dile getirdiler. Dolayısıyla bakmayın siz bir ay önce rejimin BM’ye gönderdiği mektupta PYD ‘terörist’ ilan etmesine. O Suriye’nin Türkiye’ye verdiği bir mesajdı. Fakat şimdi o politikadan kısa sürede vazgeçti. İki taraf arasında yapılan bu anlaşma bundan sonra olacak düzenlemelerde Suriye Kürtlerinin başvurulabilecek bir unsur olduğu anlamına geliyor” şeklinde konuştu.