Herkese merhaba
Sevgili Gültan Kışanak’ın düzenli olarak okuduğunuz bu köşesinden -kendisinin önerisi ve teşvikiyle- ben de sizlere sesleneceğim.
Kadın hareketi içinde aktif mücadele yürüten birisi olan Selma James, kadın emeği, sınıf tartışmaları, aile, eşit ücret, ev içi emeğin ücretlendirilmesi, kadın yoksulluğu, örgütlenme ve dayanışması, militarizm, seks işçiliği.. vb. birçok konuya dair 1953-2005 yılları arasında kendi kişisel deneyimlerinden kaleme almış. Küresel kadın grevi ve ev içi emeğin ücretlendirilmesi kampanyasının kurucularından olan James’in “CİNSİYET, IRK, SINIF: Kadınlardan Yeni Bir Perspektif” isimli kitabını okurken kendi mücadele deneyimlerimizi, Türkiye kadın hareketi, Kürt özgür kadın hareketi ve her iki hareketin birbiri ile ilişkisini ortaklaştırdıkları ve çatıştıkları noktaları sorgularken buldum kendimi. Dünyanın neresinde olursa olsun biz kadınların patriyarkal neo-liberal kapitalist sistemin saldırılarına karşı mücadele ve direnişin ortak noktaları olduğunu görüyoruz. O nedenle kadınlar arası hem yerel hem uluslararası birlik, dayanışma vemücadele önemli. Kitaba dönersek, doğal olarak kitap, “kadının yeri” tartışması ile başlıyor. Kadının ailede, sokakta, fabrikada, sendikalarda kadınların karşılaştıkları sorunlar, çocuklarla ilişkisi, “kadınlar birbirini tanır” diyerek kadın dayanışmasının ve mücadelenin önemini feminist perspektifle sorgulanması ve yeniden ele alınması gerekliliğini vurgularken, 1958’te kaleme aldığı yazısını “Kadınlar giderek şunu daha iyi anlıyorlar: tek yol topyekün değişim. Ama şimdiden net olan bir şey var; hiçbir şey olduğu gibi devam edemez. Her kadın bunu bilir” diye bitiriyor.
Ev içi emeğin ücretlendirilmesi
Kitabın ikinci tartışma konusu “kadınlar, sendikalar ev iş, ya da ne yapılmamalı?” James’in 1972 Britanya (İngiltere) Kadın Kurtuluş Hareketi’nin ulusal konferansına tartışma metni olarak sunduğu makale, günümüzde sınıf hareketi içinde ve sendikal hareket içindeki kadın tartışmaları ve kadın emeği, ev içi emeğinin ücretlendirilmesi talepleri ve mücadele yöntemleri açısından da önemli diye düşünüyorum. Ev içi emeğin görünür kılınması ve ücretlendirme tartışması Türkiye kadın hareketi açısından da güncel tartışma konuları. Komünal yaşamın temel ekonomisini oluşturan, kadının görünmeyen emeğinin görünür kılınması kadının emeğine yabancılaşmadan, kapitalist çarkın bir parçası haline getirilmeden hangi yol ve yöntemlerle gereçek değeri açığa çıkarılabilir? Tartışamasını da yürütmek önemli diye düşünüyorum.
Makale de “ev içi emeğin ücretlendirilmesi, örgütlenmeleri için uluslararası bir ağ oluşturma ve ücretimiz için kampanyamızı başlatma sürecinde, işçi sınıfının kimlerden oluştuğunu yeniden tanımladık ve bu perspektiften doğan örgütlenme pratiklerinin ne olduğunu, devletin evdeki ve ev dışındaki üretkenliğimizle ilgili planlarını ve bunlar karşısında kadınların ne tür bir mücadele sürdürdüğünü ortaya koyduk. Zamanla kadınların her yerde işe karşı ve ücret için mücadele ettiğini sendikalarınsa iş için ve bize karşı mücadele ettiğini çok açık bir şekilde gördük” diyerek sendikal mücadelenin feminist bir perspektifle ele alınmasının önemini, sendikaların çoğu zaman devlet ve iktidardakiler ile işbirliği içerisinde olduğu gerçeğini sorguluyor.
Sendikaların “devleti yenemiyorsan ona katıl” yaklaşımının sınıf mücadelesine özellikle kadın emeğine verdiği zararı irdeliyor. Sanırım bu tartışmalar bizler açısından da çok yabana atılır değil. Sendika temsilcileri ve yöneticilerin çoğunun erkeklerden oluştuğu ve devletle, iktidarla ilişkili olduğu en son işçiler ve memurlar adına görüşme yapan sendikacıların tavırlarında çok net gördük. “Bizim sermaye ile ilişkimiz, erkeklerinkinden niteliksel olarak farklı: biz, hem aile içinde hem fabrikada sömürülüyoruz” diyor James ve soruyor: “Sendikalar özellikle kadınlarla ilişkili olarak, bugüne kadar ne yaptılar?” Sahi Türkiye’de işçi sınınfının temsilcisi olduğunu iddia eden sendikalar bugüne kadar, kadın işçiler ve ücretli işte çalışmayan ancak ailenin, toplumun yükünü taşıyan, sürekli artı değer üreten yoksul kadınlar için ne yaptılar, onlara ne vadediyorlar?
Enflasyona karşı örgütlenmek
Britanya Kadın Hareketi 1970’li yıllardan sendikalardan, herkes için aynı ücret artış, değil yüzdelik artış talep ettiler. Çünkü herkes için aynı ücret artışı mevcut ücretler arasındaki eşitsizliği sürüdürülmesine neden olmaktadır. Kadın emeği sömürüsünün ortadan kalkması için ev içi emeğin ücretlendirilmesini savundular. Çünkü “ev kadının işyeridir ve ücretli çalışan kadın (zenginler hariç) aynı zamanda ücretsiz ev işi de yapar.” Kadınlar aynı zamanda enflasyona karşıda örgütlenmek gerektiğini, mücadelenin sendikalar dışında örgütlenmesini önermektedirler. Sendikaların sadece işçi kadınların ne kadar ücret aldığıyla ilgilenir, ne kadarını geri verdiği ile değil diyerek, kadınların özgün ve özerk örgütlenmesinin önemine vurgu yapıyorlar.
Kürt özgür kadın hareketi
Kitabın yazarı aynı zamanda bir aktivist. O nedenle kendi kişisel deneyimleri, kadınlarla birlikte örgütledikleri kampanyalar, kadınların karşılaştıkları sorunlara karşı yürütülen yasal ve eylemsel mücadele örneklerinde sıkça yer verilmiştir. Bu aslında kadın sorunları karşısında erkek egemen toplumun refleksi, aktif mücadelenin sonuç alıcılık açısından ne kadar önemli olduğunu da göstermektedir. Kitapta yer alan konulardan birisi de siyah ve beyaz kadınların mücadele deneyimleri, ırkçılık sorunu. Bu sorunun kadın hareketini nasıl etkilediği ve böldüğüne dair değerlendirmeler. Bu tartışmalar bize de yabancı değil. Türkiye de Kürt özgür kadın hareketi ile Türkiye kadın hareketi açısından da benzer gerilimler yaşandığına sıkça tanıklık ettik. Yazarın 1984 yılında kaleme aldığı “Yabancılar ve Kız Kardeşler” makalede ev içi emeğin ücretlendirilmesi tartışmalarını göçmen kadınların emeği üzerinden değerlendiriyor. “İşçi sınıfı içinde sinsice beslenen ırkçılığa ve dar görüşlüğe sarıldık. Dedik ki göç bir yandan devlet planlamasının bir unsurudur: yerli işçi sınıfının mücadelesi sonucu elde edilen ücretleri, çalışma koşullarını ve yaşam standartlarını aşağıya çekmek ve direnişi kırmak için kullanılır..”
Kadınların ekonomiye katkısı
Kitapta dikkat çeken konulardan birisi de 1980 de BM Kadın On Yılı’nın Kopenhag’daki konferasında kadınların ekonomiye yaptıkları katkı ilk kez sayıya dökülmesi. Kadınlar dünyadaki işlerin üçte ikisini yaptığını, ancak gelirlerin yüzde 10 aldığını (Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) rakamlarına göre yüzde 5) ve mal varlığının yüzde 1’ine sahip olduğunu hesaplamış. Kadınların “ücretli” bir işte çalışmadığı sürece “çalışmadıklarının” düşünüldüğünün altını çizmektedir. Bu bakış açısı kadın emeğinin değersizleştirilmesinde “görünmez” kılınmasında önemli rol oynar. “Hükümetlerin kadınların ücretsiz işini hesaba katılması talebi, güçlü kadınlarla güçsüz kadınları birleştirmeyi, her ikisininde iş yükünü hesaplayıp görünür kılmayı hedefleyen Uluslararası bir hareketin odağını ve bütün ekonomilerin kadınların işine ne kadar bağımlı olduğunu ilk kez görünür kılıyor.” ve “ücretli/ücretsiz köleliğe son verilmesi için tabandan örgütlenen bir Uluslar arası hareket inşa etmek” olarak kampanyanın hangi hedefe yöneldiğini yazıyor.
Küresel kadın grevi
Kitapta önemli bir başlık da küresel kadın grevi ve kadınların talepleri. Kadınların en önemli taleplerinden biri de dünyada savaşlara karşı barışın geliştirilmesidir. Kadın bedenin bir savaş alanı olarak kullanılmasından tutalım, kadınların yaşadığı doğal çevreden zorla çıkarılmasına, insan ve doğa katliamından, şiddetin her türüne, tacize tecavüze kadar savaş kadınlar açısından daha büyük tahribatların yaşanması anlamına gelmektedir. Küresel kadın grevinin taleplerinden biri olan “öldürmeye değil yaşatmaya yatırım” güncel olarak da en yakıcı taleplerimizden biri olmak durumundadır. James, küresel kadın grevinin barış mücadelesini anlatırken “bu sadece savaşa değil, aynı zamanda kolektif servetimizin ve kaynaklarımızın savaş için tüketilmesine karşı yeni ve bütünsel bir protestodur” diyor. Yaşadığımız coğrafyada, Türkiye’de yürütülem savaş politikalarına dur demek, bir arada eşit özgür, ekolojik ve demokratik bir geleceği örmek için “barış” mücadelesini yükseltmek kadınlar başta olmak üzere işçi sınıfının “barış mücadelesini” yükseltmek oldukça önemli. Bu tartışmalar ve daha fazlasını okumak, üzerinde düşünmek, kendi kişisel deneyimlerimizle karşılaştırmak isterseniz Bgts Yayınların’dan çıkan Selma James’in, “Cinsiyet, Irk, Sınıf kadınlardan” yeni bir perspektif kitabını okuyabilirsiniz.