Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik ABD onayı olmadan harekat başlatamayacağını belirten HDP’li Özsoy, ‘Girdikleri takdirde yaşananların çok ağır bir siyasi faturasını da ödeyeceklerdir’ dedi.
ABD ile “Güvenli Bölge” konusunda varılan mutabakata rağmen AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin dün Kızılcahamam’da yapılan 29’uncu İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda verdiği mesajlarla bir kez daha Kuzey Doğu Suriye’ye yönelik operasyon sinyali verdi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, Türkiye’nin bölgeye yönelik tehditlerini ve diğer gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Berivan Altan’a yorumladı.
‘Paramiliter güçleri saldırtabilir’
Erdoğan ve ittifaklarının uzun bir süredir Esad karşıtı politikalarının değiştiğini ve kapalı kapılar arkasında Suriye yönetimi ile görüşüldüğünü belirten Özsoy, Türkiye’nin bugüne kadar Esad’a karşı desteklediği grupları bölgeye yönelik saldırıda kullanmak istediğini söyledi. Bu niyetin de zaten beyan edildiğine dikkat çeken Özsoy, “Suriye savaşının başladığı günden bu yana Erdoğan’ın desteklediği tüm gruplar iyice pespaye oldu. En son HTŞ tarafından da bunlar İdlib’den atıldı. Erdoğan da onları paramiliter güç olarak Rojava’ya saldırtmak için kullanabilir” dedi.
ABD ve Rusya’nın tavrı belirleyici
Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye’ye müdahale için ABD üzerine kurduğu baskılara da değinen Özsoy, “Türkiye uluslararası güçleri, özellikle de ABD’yi bir müdahale ve işgale ikna edebilirse bundan imtina etmeyecektir. Türkiye’nin Ortadoğu’da devam eden aktif savaşın içine çekilmesi ihtimal dahilinde. Demokratik Suriye Güçleri de bu konuda açıklama yaptı. Onlar da tüm sınır boyunu savaş alanına çevireceklerini söyledi. Durum şuan çok gergin ama burada ABD’nin ve Rusya’nın tavırları belirleyici olur” ifadelerini kullandı.
‘Rusya kışkırtıyor’
HDP’li vekil, mevcut tablo içerisinde ise Rusya’nın Suriye’de Türkiye’yi kışkırtan bir politika izlediğini vurguladı.
Rusya’nın Türkiye’nin ABD üzerinden Kürtlerle anlaşmasından rahatsız olduğu ve bu politikayı devreye koyduğunu belirten Özsoy, Rusya’nın bu rahatsızlığını daha önce de İdlib üzerinden Türkiye’nin desteklediği güçlere saldırarak gösterdiğini hatırlattı. Özsoy, “ Şimdi de Türkiye’yi, Rojava’da ABD ile karşı karşıya getirerek, Kürtleri de zayıflatarak Esad’a itmek isteyecektir. ABD ile Türkiye arasını açmak isteyen Rusya, bu konuda çok katı bir şekilde Türkiye’nin provokatif bir duruma girmesi için sürekli teşvik ediyor” diye konuştu.
ABD’nin kabulü olmadan olmaz
Ancak bölgeye yönelik bir askeri müdahalenin ABD’nin kısmi kabulü olmadan yapılamayacağını vurgulayan Özsoy, şöyle devam etti: “Kapalı kapılar arasında neler görüşülüyor bilmiyoruz. Günlük ABD ile görüşüyor, ısrarla oraya gitmek için zorluyor. Güvenli bölgenin derinliğini artırmak ve aynı zamanda oraya hakim olmak, kontrol etmek istiyor. Ama bu daha önce vardıkları anlaşmanın zemini değil. Belli ki Türkiye o anlaşmayı ihlal ederek, mümkün mertebe fiiliyatta genişletebildiği kadar bir güvenli bölge istiyor.”
‘Ağır faturasını öderler’
Türkiye’nin Suriye savaşının başından bu yana yanlış bir politika yürüttüğünü söyleyen Özsoy, Türkiye’nin bölgeye girmek istemesinin nedeninin de oradaki Kürtlerin federal bir yapıya kavuşmasının önüne geçmek olduğunu kaydetti. Çünkü Rojava’nın statüsünün tüm Kürtleri etkileyeceğini belirten Özsoy, “Türkiye bir savaş atmosferinin içine kendisini atmak istiyor. Bir koyup üç alacağım gibi bir düşünceyle yapıyor ama evdeki bulgurdan da olma ihtimali var. Savaş durumuna girme, Ortadoğu’daki girdapların içerisine tüm memleketi çekme, hele hele ekonomik ve siyasi krizlerin çok fazla olduğu bir dönemde Türkiye’nin kaldırabileceği bir yük değil. Fakat ‘illa ki gireceğiz, saldıracağız, oradaki Kürtlerin kazanımlarını yok edeceğiz’ diyorlarsa da, kollarından tutan yok girerler. Ancak bu ne Suriye’de ne de Türkiye’de hayırlı sonuçlar doğurmaz. Girdikleri takdirde yaşananların çok ağır bir siyasi faturasını da ödeyeceklerdir” dedi.
Ulusal birlik
Özsoy, bu gelişmeler yaşanırken Kürtler arasındaki ulusal birliğin oluşmamasının ise yakıcı bir sorun olarak halen ortada durduğunu kaydetti. “Kürtler arasında birlik ve dayanışmanın zayıf kalması en büyük tehlike. Ulusal birlik meselesine tüm Kürt partilerinin kafa kafaya verip, buna bir çözüm bulması ve acilen birliğin kurulması için adımlar atmaları gerekiyor” diyen Özsoy, aksi halde elde edilen tüm tarihi fırsatların kaybedilebileceğini söyledi. Özsoy, “Bunun tarihsel sorumluluğu da ağır olur. Yarın öbür gün niye bu birlik olmadı diye bahaneler arkasına saklananları tarih de halk da affetmez” dedi.