Mor Dayanışma Derneği’nin düzenlediği panelde konuşan avukat Müge Pazarcı, 17 yılda 15 yaş altı 15 bin 937 çocuğun doğum yaptığını söyledi. Pazarcı, bu çocukların uğradığı cinsel istismarın ise çoğunlukla en yakınlarından geldiğini belirtti
Mor Dayanışma Derneği, Menemen Dersimliler Derneği’nde “Çocuk istismarı nedir? Önleme yolları ve hukuki hakları nelerdir” başlıklı panel düzenledi. Jinnews’te yer alan habere göre; avukat Müge Pazarcı ve Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP) psikologlarından Müge Tüfekçi sunum yaptı. Panelde Türkiye’nin çocuk istismarı verileri ortaya konurken çocuk istismarı ve korunma yolları anlatıldı.
‘İstismar ayırt edilebilir’
İlk olarak söz alan psikolog Müge Tüfekçi, “Çocukta çalma davranışı, şiddet eğilimi, çok fazla devamsızlık gibi davranışlar varken bunlarla ilgilenmemek duygusal ihmaldir. İhmal pasif ve görmesi zor, istismar ise görülebilen, ayırt etmesi daha kolaydır. Cinsel istismar medyada ve ceza sisteminde daha fazla yer alması nedeniyle daha çok fark edilirken, diğerleri önemsenmiyor. Oysa diğer istismarlar da yine cinsel istismar gibi daha çok yakınından gelmektedir” dedi.
‘Davranışlardan anlaşılabilir’
İstismar türlerinde çocuklarda agresif davranışlar ağlama, bağırma, yaşıtlarıyla ilişki kuramama gibi belirtiler ortaya çıktığını belirten Müge Tüfekçi, ailelerin de destek görmesi, özellikle de en başta çocuğun istismar ortamından uzaklaştırılması gerektiğinin altını çizerek şöyle devam etti: “Duygusal istismarda çocuk ilgiden yoksun kalma, eleştirilme, lakap takılma, bağırma, kıyaslanma, tehdit etme gibi davranışlara maruz kalmıştır. Duygusal ihtiyaçlarını karşılamama, yapabileceğinden fazlasını bekleme, dinlememe, tek başına bir şey yapmasına izin vermeme, aşırı korumacılık da duygusal istismar arasındadır. Duygusal istismar da yine en çok yakını tarafından yapılıyor.”
‘İstismar kayıtlara yansımıyor’
Çocuğun fiziksel yaşı ve gücü ile orantılı olmayan işlerde işgücü olarak çalıştırılmasının ekonomik istismar olduğunu kaydeden Tüfekçi, “UNİCEF’in 2010 yılında Türkiye’de çocuk istismarı ve aile içi şiddet araştırmasına göre 7-18 yaş arasındaki çocuk istismarları içerisinde yüzde 51 ile duygusal istismar ilk sırada yer alıyor. Yüzde 43 ile fiziksel istismar, yüzde 25 ile ihmal ve yüzde 3 ile cinsel istismar. Cinsel istismar az gibi görünmesinin nedeni kayıtlara yeterince yansımaması, aile içi cinsel istismarların görünür olmaması. Üstelik kadın kurumlarının verileri ise daha farklı” ifadelerini kullandı.
İstismar en yakında
Cinsel istismarın çoğunlukla en yakından geldiğini bir kez daha belirten Tüfekçi, cinsel istismara uğrayan çocukta kendini geri çekme, aile hakkında konuşmayı engelleme gibi davranışların görülebileceğini ifade ederek, ekledi; “Cinsel istismara her ülkede, her kültürde ve sosyoekonomik grupta rastlanabilir. İstismara yüzde 70 oranında 10 yaş altı kız çocukları maruz kalıyor.”
‘Görevliler bildirmeli’
Çocukların haklarının, Türkiye’nin de imzacısı olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi ile korunduğunu söyleyen avukat Müge Pazarcı ise kamu görevlilerin ve sağlık kurumu çalışanlarının suçu bildirme yükümlülüklerinin olduğunu hatırlattı.
Türkiye’de en çok istismara uğrayan grup çocuklar
Müge Pazarcı, konuşmasında çocuk istismarına yönelik şu verileri paylaştı: “2015 yılı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) raporlarında, suç mağduru çocuk sayısı yılda 122 bini geçiyor, yılda ortalama 17 bin istismar davası açılıyor. Bakanlık verilerine göre bu rakamın içindeki 8 bin çocuğun istismar edildiği ortaya konuyor. Eğitim Sen 2016-2017 Eğitim Öğretim Yılı sonu Eğitimde Cinsiyetçilik Raporu’na göre ise 2017’nin ilk 5 ayında 182 çocuk istismara uğradı. Kadın örgütlerinin yaptığı istatistikler ve mahkemelere yansıyan olaylar neticesinde 2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı, 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15 bin 937. ECPAT 2015 yılı Türkiye raporuna göre; çocuklar Türkiye’de en çok istismara uğrayan grup. Türkiye cinsel istismar amacıyla insan ticareti ve çocuk evlilikleri nedeniyle Küresel Kölelik indeksinde Avrupa’da birinci konumunda.”
İZMİR