Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde 24 Eylül 1996’da 11 tutuklunun öldürüldüğü katliam davası zamanaşımı gerekçesiyle düşürülürken, sanıklar 23 yıldır hiçbir ceza almadan görevlerine aynen devam etti.
Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde 12 Eylül 1982 askeri darbe uygulamalarının bir benzeri 14 yıl geçtikten sonra tekrarlandı. 24 Eylül 1996 yılında 11 tutuklunun öldürüldüğü katliamın sorumluları cezasız kaldı ve görevlerine aynen devam etti. O dönemin cezaevi yönetiminin uzun süren baskıları nedeniyle gerginlik, görüş sırasında ailelerin gözü önünde gardiyanların ve askerlerin demir çubuk ve kalaslarla saldırısı bir katliama dönüştü. 11 kişinin kafalarından aldığı darbe nedeniyle yaşamını yitirdikleri kanıtlanırken, aynı şekilde 24 tutuklu da yaralı kurtuldu.
Katliamda, Erkan Hakan Perişan, Cemal Çam, Hakkı Tekin, Ahmet Çelik, Edip Dilekçi, Mehmet Nimet Çakmak, Rıdvan Bulut, Mehmet Kadri Gümüş, Kadri Demir, Mehmet Arslan ve Hakkı Tekin isimli tutuklular yaşamını yitirdi.
Aralarında asker, polis, gardiyan, cezaevi doktoru ve cezaevi müdürünün de bulunduğu toplam 72 sanık hakkında 1996 yılında açılan dava, 27 Şubat 2006’da sonuçlandı ve 62 sanık “Kastın aşılması suretiyle birden fazla kişiyi öldürmek” ve “Görevi kötüye kullanmak” suçlarından 5’er yıl hapis ve 3’er yıl kamu hizmetinden men cezasına çarptırıldı. Mahkeme, 3 sanığın beraatına karar verirken, 7 sanık açısından ise dosyanın zaman aşımına uğradığına hükmetmişti.
Zaman aşımı
Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi, olaylarla ilgili 62 kamu görevlisine verilen 5’er yıllık hapis cezasını eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle bozarak, dosyayı yeniden görülmek üzere yerel mahkemeye gönderdi. 2012 yılının Aralık ayında esas hakkındaki görüşünü açıklayan mahkeme savcısı, 62 sanığın “Öldürme kastı olmaksızın ölüme sebebiyet vermek”ten ayrı ayrı cezalandırılmalarını istemiş ancak zaman aşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle de kamu davasının zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasını istemişti.
Olaylarda ağır yaralanan ve daha sonra hayatını kaybeden Kadir Demir’in tedavi altına alınmadan Antep Cezaevi’ne sevk edilmesi nedeniyle haklarında dava açılan 17 kamu görevlisinin dosyasının da bu davayla birleştirilmesi sonucu sanık sayısı 89’a yükselmişti.
AİHM mahkum etti
Daha önce dava, makul sürede sonuçlanmadığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurulmuş ve AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkını güvence altına alan 2’nci ile işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3’üncü maddesini ihlal edildiğine karar vererek, 2010 yılında Türkiye’yi 798 bin Euro tazminata mahkûm etmişti.
Tutuklular “kasti olarak öldürülmedi’!
Diyarbakır 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülen davada, aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu 89 kişiden 62’sine sadece 5’er yıl hapis cezası verildi. 20 sanığın beraatına karar veren mahkeme 7 sanık hakkındaki suçlamaları ise zaman aşımı nedeniyle düşürdü. Katledilen tutukluların otopsilerinde ölümlerin “işkenceden kaynaklı” olduğunu belirlenmesine rağmen mahkeme heyeti, tutukluların “kasti olarak öldürülmediği” kanaatiyle söz konusu kararlara vardı.
Yargıtay ikinci kez bozdu
Katliamda yakınları kaybeden aileler, yerel mahkemenin verdiği kararı tekrar Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi, davada yargılanan 89 kamu görevlisi hakkında yerel mahkemenin verdiği kararı 2016 yılında usul ve esas yönünden bozdu. Yerel mahkemenin 62 kişiye verilen 5’er yıl hapis cezasına uygulanan indirim oranının kanuna aykırı olduğunu belirten Yargıtay, birçok sanığın tek bir avukat tarafından savunulmasını da bozma gerekçesi yaptı.
Dava düşürüldü
Davanın görüldüğü Mayıs 2019’da Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklar hakkında açılan kamu davasının 765 sayılı TCK’nin 102/2 ve 104/2 maddeleri ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 223/8 maddesi gereğince düşürülmesine karar verdi.
Sanıklara terfi
Olayın yaşandığı dönemde Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nde görevli Yüzbaşı Vedat Çolak’ın, 15 Temmuz’dan sonra Jandarma Genel Komutanlığı Terörle Mücadele Daire Başkanı olarak atandığı ortaya çıkmıştı. Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde katliamın yaşandığı dönem cezaevinin 2. müdürü olarak görev yapan sanıklardan Mahmut Çaça’nın, tutuklu ve hükümlülere yönelik uygulamalarıyla gündemden düşmeyen Tarsus T Tipi Cezaevi’nin müdürü olarak görev yaptığı ortaya çıkmıştı.