Osmaniye T Tipi Kapalı Cezaevi’nden serbest bırakılan Ahmet Bali, cezaevinde yaşadıklarını anlattı. Bali, sayım dayatması, darp, revire çıkarmama gibi uygulamaların 12 Eylül’ü aratmadığını iddia etti
Hak ihlalleri ile gündemden düşmeyen Osmaniye T Tipi Kapalı Cezaevi yönetiminin, siyasi tutuklulara ayakta sayım dayatması, revire çıkartmama, hücre cezası, çıplak arama, sohbetleri yasaklama ve keyfi uygulamalar ile 3 aylık görüş yasakları uyguladığı iddia edildi. 3 kişilik odalara 10 kişinin konulduğu, hasta tutukluların tedavi edilmediği ve bunun sonucunda sakat kaldıkları, uygulamaları kabul etmedikleri gerekçesiyle tutukluların gardiyanlar tarafından odaları basılarak coplarla darp edildiği de iddialar arasında. Kısa süre önce Osmaniye 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nden tahliye olan Ahmet Bali, yapılanların 80’li dönemleri aratmadığını belirterek “12 Eylül darbesinden sonra cezaevlerinde yapılanları orada yeniden yapmak istiyorlar” dedi.
‘Askeri sistem’
Ahmet Bali, Suruç’ta esnaf iken 2015’te gözaltına alınarak “Örgüt üyeliği” ve “Örgüt propagandası” gerekçesiyle tutuklanıp 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Urfa T Tipi Kapalı Cezaevi’nden Osmaniye 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürülen Bali, burada 4 yıl kaldıktan sonra tahliye oldu. Cezaevinde kaldığı süre boyunca sürekli saldırıya uğradıklarını, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kendilerine yönelik saldırıların arttığına dikkat çeken Bali, cezaevi yönetiminin askeri sistem ile kendilerine yaklaştığını söyledi.
Cop, yerde sürükleme, darp…
Ayakta sayım dayatması yapıldığını, bunu kabul etmediklerinde gardiyanların kendilerini zorla ayağa kaldırarak coplarla saldırdığını söyleyen Bali, “Cezaevi müdürü ölüm orucu ve açlık grevleri sürecinde baş memur Yusuf Sevim’e tüm yetkileri vermişti. Müdür ona ‘sen tutuklulara ne yaparsan yap, sen onların sorumlususun’ diyordu. Doktora çıkma hakkımız yerine getirilmiyordu. Öz yönetim sürecinde Nusaybin’den getirilenler vardı. Onlar tedavi edilmediği için çoğu sakat kaldı. Tedavilerini yapmıyorlardı. Ben çıkmadan 2 gün önce yine saldırdılar. Kolumda sorun var, işkenceden dolayı. Açlık grevindeyken bile saldırıyorlardı. Bizi yerlerde sürüklüyorlardı. Coplarla, botlarla saldırıp vuruyorlardı. Sabah sayımlarında hepimizi avluya çıkartıp ayakta sayım dayatmasında bulunuyorlardı. Bunu kabul etmediğimizde coplarla saldırıp bizi darp ediyorlardı. Akşam sayımında da aynı durum ile karşı karşıya kalıyorduk. Bizi darp ettikleri esnada bazı arkadaşlar kafaları merdivenlere çarpıyordu. Kimisinin vücudunda morluklar oluşuyordu. Sürgün ile tehdit ediyorlardı” diye konuştu.
‘Kendi yaralarımızı tedavi ediyorduk’
3 kişilik dar odalarda 10 kişi kaldıklarını söyleyen Bali, “12 Eylül darbesinde cezaevlerinde yapılanları Osmaniye Cezaevi’nde yapmak istiyorlar. Darp edildikten sonra bize hastaneye gidip rapor alacağımız söyleniyordu. Geri geldiğimizde bu sefer askerler saldırıyordu. Biz kendimiz yaralarımızı iyileştirmeye çalışıyorduk. Doktora götürüldüğümüzde kelepçe takıyorlardı. Çıplak arama yapıyorlardı. İnsanlık dışı muameleler görüyorduk. Bunu kabul etmediğimiz zaman cezaevi savcılığı davalar açıp görüş yasağı gibi cezalar uyguluyordu. Keyfi olarak bunları yapıyor. Buna da cezaevi yönetimi karar veriyor. Oda baskınlarında 50-80 gardiyanla içeri giriyorlardı. Üstümüze basıyorlardı” dedi.