Mardin’de kayyum karşıtı direnişin ilk gününde atılan gaz bombaları ve tazyikli suya karşı elinde koltuk değneği ile belediye binasının önünde direnen 60 yaşındaki Ferha annenin direnci her gün HDP il binasının önünde kendisini yeniden sergiliyor. Beyaz tülbentli anneler, puşili amcalar, genç kadınlar ve erkekler. Hedefleri aynı: Bu gaspa karşı tek kişi dahi kalsak direneceğiz
Güneş en tepede, tüm yakıcılığı ile vuruyor kitlenin üzerine. Osman (Sarıboğa) amca 82’ye merdiven dayadığı yaşıyla, başında puşisi ve elinde bir bardak su oturuyor bir karton parçasının üzerinde. Önünde “Halkın iradesi gasp edilemez” pankartı, etrafında seçtikleri ve kendisi ile aynı talepte buluşanlar. İçişleri Bakanı tarafından atanan kayyuma tepki gösterenler. “İrademize sahip çıkacağız” diyenler. 31 Mart yerel seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) seçilen Belediye Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Figen Altındağ’ın yerine kayyum olarak atanan Mustafa Yaman, usulsüzlük ve yolsuzlukları ile herkese kayyumun nasıl bir şey olduğunu en iyi anlatan örneklerin başında geliyor. Kayyum olarak atanmasının ilk gününde kentte aldığı bir aylık “eylem ve etkinlik yasağı” ise halkın, iradesine tefe koymak isteyenlere cevabının ne olduğunu en iyi bilenlerden. Malum önceki dönem kayyumluğunun ardından 31 Mart’ta HDP oyunu 4 puan daha artırarak almıştı belediyeyi.
Park neden önemli?
Kayyumlara karşı başlatılan Demokrasi Nöbeti birinci ayını geride bırakırken, ilçe sınırlarından çıkmalarına dahi izin verilmeyen HDP’li milletvekilleri ve yurttaşlar zorlayarak Mardin’in merkez ilçesi Artuklu’da bulunan Karayolları Parkı’na girmeyi başarmıştı. Park da, bulunduğu ilçe de önemli. Yoksa HDP’liler için “diğer ilçelerde eylem yapmak istiyorlarsa yapsınlar” diyen bir yaklaşım var. Çünkü hem Mardin’in göbeği ve HDP’nin zayıf olduğu ilçe olması bakımından hem de 29 aylık kayyumluğu sürecinde Vali Mustafa Yaman şahsında devletin “kayyum vitrini” olması bakımından önemli. Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılan, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın fotoğrafları ile donatılarak ışıklandırılan Vali Ozan Caddesi’nin üzerinde olan bir park.
Her yer eylem alanı
HDP’liler parka en son 6 Eylül’de girebildi. Her girdiklerinde kurulan barikatlar nedeniyle eyleme katılmaları engellenince, “Bize her yer eylem alanı” diyerek, oldukları yere oturanlar ile eylem alanı genişledi. Parkta bulunan her boş alan, her bank bir eylem alanı oluverdi. 7 Eylül sabahı bölgede yaşanan çatışmalar ile birlikte kentteki polis yoğunluğu kendisini daha fazla hissettirmeye başladı ve HDP’liler il binasına sıkıştırılmak istendi. Ancak “İrademize sahip çıkacağız” diyen bir kitle zorlayarak, bir kısmı parka bir kısmı ise il binasının önüne kadar çıkabildi. Gelinen noktada engellemeler, baskılar ve yer yer sözlü ve fiziki tacizlere rağmen devam eden bir eylem söz konusu. İlk günün aksine daha az bir kalabalık toplansa da, Mardin halkı ilk günden itibaren tepkisinin büyüklüğünü ortaya koydu. Polislerin kontrol altında tutma çabası ile oluşturduğu her abluka ise, ters tepip polise tepkiyi artırırken, kaldırımda yürüyen yurttaştan esnafına kadar herkes tepkisini ortaya koymaktan geri durmuyor. Öyle ki; kimi zaman bu abluka sinirlerin gerilmesine ve polis-yurttaş kavgasına dahi evirilebiliyor.
İlk günkü direngenlikle
Kayyum karşıtı direnişin ilk gününde atılan gaz bombaları ve tazyikli suya karşı elinde koltuk değneği ile belediye binasının önünde direnen 60 yaşındaki Ferha (Akbulut) annenin direnci her gün HDP il binasının önünde kendisini yeniden sergiliyor. Beyaz tülbentli anneler, puşili amcalar, genç kadınlar ve erkekler. Hedefleri aynı: “Bu gaspa karşı tek kişi dahi kalsak direneceğiz.”
‘Birlikte mücadele’
HDP Mardin İl Eşbaşkanı Salih Kuday, eylemlerine dönük engelleme girişimlerinin ilçelerin giriş çıkışlarına kurulan kontrol noktalarında başladığını aktarıyor. Parti yöneticilerinin kontrol noktalarından geri çevrildiğini sözlerine ekleyen Kuday, söz konusu engellemelerin il binalarına kadar uzandığını ve Karayolları Parkı’nda piknik yapmak isteyen insanları dahi etkilediğini ifade ediyor. Ama her şeye rağmen eylemlerin devam ettiğini kaydeden Kuday, kendilerinden kaynaklanan eksiklikler olduğunu da sözlerine ekleyerek, “Son dönemlerde özellikle yoğun seçim süreçleri yaşamamızdan dolayı halkla temasımız seçim dönemlerine indirgenmiş bir hale geldi Mardin özelinde. Ama her zaman halkımızın yanında olmamız gerekiyor. Son dönemlerde halka gitmek konusunda eksikliklerimiz oldu. Ama oluşturduğumuz komisyonlarla bunları aşacağımızı düşünüyorum. Halkın da bu gaspa karşı birlikte mücadele etmemiz durumunda kazanacağımız umudunu taşıması gerekiyor” ifadelerini kullanıyor.
Her daim eylemde olmak
Demokrasi Nöbeti’ne her gün Nusaybin’e bağlı Çölova kırsal mahallesinden 60 kilometre yol kat ederek gelen 60 yaşındaki Emine Koç, en direngen isimlerden biri. Emine Ana Mardin Devlet Hastanesi’nde kanser tedavisi gören yakınını ziyaret etmeden önce nöbet alanına gelerek, saatlerce oturma eylemine dahil oluyor. Aynı zamanda kısık sesi ile de şarkılar seslendiriyor. Biraz kamera fobisi olan Emine Ana, İzmir’de yargılandığı bir davadan dolayı da 4 yıl 6 ay hapis cezası almış durumda. Ama bu onu yıldırmıyor ve “Bu gasp devam edene kadar ben tek başıma da olsa eylemi sürdüreceğim” diyor. Barışın gelmesi, kanın durması için mücadele ettiğini sözlerine ekleyen Emine Ana, eylemde olmasını “Bize insan olarak bakmayı öğrensinler istiyorum. Ben oyumu kayyuma vermedim. O yüzden hakkımı istiyorum. Biz gitsek AKP’nin bir belediyesine otursak kabul ederler mi? Etmezler. Biz de istemiyoruz” sözleri ile özetliyor. “Benim gözümde bu eylem küçük bir eylem” diyen Emine Ana şöyle devam ediyor: “Ama biz kendi irademize sahip çıkarsak bu eylem de başarıya ulaşacak. Çünkü her daim eylemde olmak güzeldir. Biz bu eylemi sürdürmeseydik, şimdiye diğer belediyelerimizi de elimizden almaya kalkarlardı.”
‘Her şeye rağmen buradayız’
Eylemin en genç isimlerinden biri olan Xece Gevcan, yok edilmek istenen kadın kazanımlarını korumak için mücadele etmeyi sürdüreceklerini ifade ediyor. Eylemlerinin az kişi ile devam etmesine rağmen anlamlı olduğunu dile getiren Gevcan, “Bu kayyumlar olduğu sürece bir kişi dahi olsak biz burada olmayı sürdüreceğiz. Her şeye rağmen buradayız” diyor. Mehmet Carti, Mardin’in Arap simalarından biri olarak eylemlerde her gün yerini alan bir isim. “Sadece Kürt halkının değil, Arap ve Süryaniler ile Mardin’de yaşayan tüm halkların iradesidir gasp edilen” diyen Carti, “Belki sayısal olarak yetersiziz ama bu eylem başarıya ulaşacak. Çünkü biz direneceğiz” diye vurguluyor.
Kaç kişiyle yapıldığı önemli değil
Kızıltepe’den gelerek eylem alanından eksik olmayan Adnan Cevheroğlu, kamu emekçisi iken KHK ile ihraç edilen isimlerden. Cevheroğlu’na göre; kayyum atamaları hukuksuz uygulamaların artacağının bir ön mesajı. Cevheroğlu, hukuksuzluğa göz yumulması durumunda yaşanacakları, “Evimize dahi kayyum atanabilir” sözü ile açıklıyor. Baskılar karşısında eylemin kitleselleşmesinin bir önemi olmadığını da ifade eden Cevheroğlu, “Uzay çağındayız. Bu nedenle bu eylemin kaç kişi ile yapıldığı değil, kamuoyunda yarattığı etki önemli. Bir kişinin yapacağı eylem bile milyonları etkileyebilir. O nedenle bir kişi çıktığımız yolda milyonlara ulaşmamamız için hiçbir neden yok. Önemli olan eylem halinde olmak” ifadelerini kullanıyor.
Barış yoksa kebap da yok!
HDP il binasının karşısında her gün yaşananlara şahit olan kebapçı Şahin Elban, hükümetin “örgüte para gönderdiler” söylemini, “Para mı vardı ki göndersinler” sözleri ile dalgaya alırken, kayyuma karşı tepkilerini “Tabi ki; hakkımızı savunacağız. Herkes hakkını savunmak zorunda” sözleri ile açıklıyor. “Ne olursa olsun. Bu iş barışla çözülür” vurgusu yapan Elban, şunları söylüyor: “Bu ülkenin ihtiyacı barıştır. Barış olmayınca kebap bile satamıyoruz. Ekonomi de kötü gerçekten. Halk seçmiş ne diye kayyum atıyorsunuz. Ama inanıyoruz, ne olursa olsun sonunda güzel olacak.”
Protesto eylemleri devam ediyor
AKP-MHP ittifakının talimatıyla İçişleri Bakanlığı tarafından 19 Ağustos tarihinde HDP’li Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyum atandı. Kayyumların atanmasını tüm dünyanın tepkisine neden olurken 3 büyükşehirde hemen her partinin seçmeni bunu hukuki bulmadığını, irade gaspı olduğunu söyledi. HDP’li milletvekilleri ve HDP seçmeni ise Diyarbakır, Mardin ve Van’da birinci ayını geride bırakan süresiz Demokrasi Nöbeti eylemini sürdürmeye devam ediyor.
Ahmet Kanbal/Mardin