HDP Sözcüsü Günay Kubilay, Diyarbakır İl Binası önünde oturma eylemi yapan annelere ilişkin ‘İktidarın siyasi rant devşirme politikalarını geri plana iterek, bütün ailelerin çocukları için gerçek bir çözüm arayışı içerisindeyiz. Aileler acılarının istismar edilmesine lütfen izin vermesinler’ dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Günay Kubilay, belediyelerine kayyum atanma sürecine ve gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Mezopotamya Ajansı’ndan Diren Yurtsever’e yaptığı değerlendirmede Kubilay, ‘Mardin, Diyarbakır, Van büyükşehir belediyelerine kayyum atamalarının iktidarın istediği düzeyde toplumsal kabul görmediğini , öyle yoğun tepkiler geldi ki HDP’yi yalnızlaştırmak, tecrit etmek isteyen iktidarın kendisi tecrit oldu’ dedi.
‘Acılar savaş politikası devam ettiği için yaşanıyor’
Kubilay, HDP Diyarbakır İl Örgütü önündeki ailelerin oturma eylemi ile ilgili şunları söyledi: “Biz başından beri annelerin acılarını anlıyoruz. Ailelere ‘bu parti sizin partinizdir’ dedik. İster içerde oturun ister dışarıda oturun ama çözüm yeri HDP’nin Amed İl binası değil. Biz nihayetinde bir muhalefet partisiyiz. Barışı demokrasiyi, özgürlüğü savunuyoruz. Ama bu acılar Kürt sorununda çözümsüzlük süreci ve iktidarın savaş, şiddet politikası devam ettiği için yaşanıyor. Dolayısıyla bunun çözüm yeri Meclis’tir.”
Kubilay, “İmralı ile yapılan son görüşmelerde de Sayın Öcalan ‘ben bu sorunu bir hafta da çözebilirim’ demişti. Ortada böyle bir siyasi irade olduğuna göre Kürt halkı da bütün baskılara rağmen barışta ısrarlı olduğu halde bunu bir imkana dönüştürebilmek mümkün olabilirdi. Fakat daha görüldü ki iktidar, annelerin acılarına çözüm olacak bir siyasal sürecin inşası yerine, onların acılarını istismar eden, HDP üzerinde bir tür algı yaratarak kayyum atamaları ile elde etmek istediklerini böyle bir yolla gerçekleştirmek istiyor” şeklinde konuştu.
‘Bütün ailelerin çocukları için çözüm arıyoruz’
İran’dan 5 ailenin HDP önüne getiriliğini belirten Kubilay, “Ne kadar kötü algı operasyonunun yapıldığını ortaya koyan tablolar. Siyasi iktidar insanlara umut verip, arkasından siyasal bir rant hesabı yapıyor olabilir. Ama biz bunu o annelere yakıştırmıyoruz. Bunları asla onlar için de söylemiyoruz. Onların acılarının gerçek olduğunu düşünüyoruz. Biz o yüzden de, iktidarın siyasi rant devşirme politikalarını geri plana iterek, bütün ailelerin çocukları için gerçek bir çözüm arayışı içerisindeyiz. Aileler acılarının istismar edilmesine lütfen izin vermesinler. Her iki bakanın da oraya giderek yediğini sindirememiş timsahlar gibi gözyaşı döküp, boyun bükerek oturmaları bir manipülasyonun olduğuna da işaret ediyor” ifadelerini kullandı.
‘Yeni bir Çöktürme Planı’
Kulp’ta 7 kişinin yaşamını yitirdiği saldırı ve sonrasında HDP’nin hedef gösterilmesine dair de Kubilay, şu değerlendirmeyi yaptı: “19 Ağustos darbesi, ailelerin oturma eylemi HDP’ye yönelik yeni bir Çöktürme Planı’nın başlatıldığı anlamına geliyor. 7 Haziran ile 1 Kasım arasında yaşanan kaotik bir süreç vardı. İktidar 7 Haziran’da seçimi kaybetmişti. Fakat onun rövanşını 1 Kasım’da Türkiye’ye çok ağır bedeller ödeterek almış oldu. O dönemde iktidar güçleri, bir çözüm sürecinden tekrar bir savaş sürecine geçişe karar kılmışlardı. Dolayısıyla kamuoyunu ikna edebilecek bir başlangıç adımı olarak Ceylanpınar olayının tasarlanmış olduğu anlaşılıyor. Kulp sürecinde de olgulara bakıldığında aynısı var. Bir bomba patlıyor, hiçbir araştırma yapılmadan hemen bizim eş belediye başkanlarımıza bir gözaltı operasyonu yapıldı. Burada görülüyor ki bu algı operasyonu doz arttırılarak devam edecek.”
Kubilay, saldırıyı HDP’nin yaptığına dair manşet atan Yeni Şafak gazetesi hakkında da suç duyurusunda bulunduklarını belirtti.
‘Demokratik süreci birlikte inşa edebiliriz’
İktidarın 31 Mart seçimlerinde açığa çıkan tabandaki ittifakı da hedef aldığını belirten Kubilay, “Siyasi iktidar, gücünü kendi muhalefetin parçalı halinden alıyor. Toplumsal muhalefetin toparlanmaya ihtiyacı var. Sandıkta kazanmak yetmiyor, buna sokakta sahip çıkmak gerekiyor. Sandıkla sokak diyalektik bir bütünlük içinde. Birbirlerini tamamlayarak geliştiği ölçüde kazanımlarımızı koruyabiliriz. Demokratik bir süreci birlikte inşa edebiliriz” dedi.