Kadına yönelik şiddetin artması ile ilgili değerlendirmelerde bulunan TJA aktivisti Zelal Bilgin, sürdürdükleri kampanyaya ilişkin bilgi verdi. Bilgin, ‘Amacımız özgürlük alanlarının yaratılması ve şiddet politikalarının son bulmasıdır’ dedi
Kadın katliamlarında uygulanan cezasızlık politikaları ile zanlılar neredeyse koruma altına alınıyor. Birçok kadının ise koruma talebinde bulunduğu halde önlem alınmadığı için katledildiği defalarca ortaya çıktı. Kadınların katledilmesinde en büyük sorumlunun mevcut iktidar olduğunu dile getiren Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Zelal Bilgin, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun kaldırılmaya çalışıldığını kaydetti.
‘İntihar’ kisvesiyle katliam
Zelal Bilgin, sadece Ağustos ayında 49 kadının katledildiğini hatırlatarak, “Resmi kayıtlara ‘intihar’olarak geçen kadın ölümlerinin büyük bir çoğunluğunun kadın cinayeti olduğunu görebiliyoruz. Çünkü bunlar ev içerisinde yaşamış oldukları baskılar neticesinde intihara zorlanan kadınlar veya bir cinayet adına yargılanmamak için kadınları zorla intihara sürükleyen yaklaşım sonucu ortaya çıkıyor” diyerek, kadın katliamlarına dönük herhangi bir koruyucu önlemin alınmadığını ifade etti.
‘Kadın korumasız bırakılıyor’
Kayyum protestosu için oldukları yerde polisin ve bariyerlerin yoğunlukta olduğuna dikkat çeken Bilgin, “Geçtiğimiz günlerde eşini katletmek üzereyken yakalanan birini gözaltına alıp direk serbest bırakabiliyorsunuz. Kadını korumasız bırakabiliyorsunuz. Kaldı ki kadınların koruma talebi karşılandığı takdirde de cinayetler işlenebiliyor. Korunma altına alınan bir kadına telefon numarası verip risk esnasında aramaları söyleniyor. Tabii o süre zarfında olan oluyor. Şiddet gün geçtikçe tırmanıyor. Mevcut sistem içerisinde yaratılan politikalar tamamen şiddet eğilimli politikalardır. Şiddetin bir cezası yok. Zanlının giymiş olduğu takım elbise, takmış olduğu kravat üzerinden indirimin uygulandığı bir ceza söz konusu oluyor.”
Sözleşmeye saldırı
Televizyon programlarının, dizilerin, reklamların ve buna benzer birçok yayın organının şiddeti desteklediğine değinen Bilgin, şu ifadeleri kullandı: “Televizyon programlarında yayınlanan şiddetin aynısı toplumun içinde karşımıza çıkabiliyor. Şu anda ilk imzacısı olunan İstanbul Sözleşmesi’ni hayata geçirme noktasında imtina edilen ve kaldırılması noktasında ciddi tartışmaların yürütüldüğü bir dönemden geçiyoruz. İstanbul Sözleşmesi, kadının maruz kaldığı şiddete karşılık bir mücadele hakkı ve yasal zeminde bir koruma oluşturuyor. Kadının aile içinde maruz kaldığı şiddeti yok saymak adına 6284 sayılı yasanın bile içi boşaltılmaya çalışılıyor.”
Ciddi bir değişim
Eşbaşkanlık sisteminden kadının kendisini ifade etmek için oluşturmuş olduğu bütün alanlara ciddi bir saldırı olduğunu kaydeden Bilgin, “Bugünkü kayyum politikaları bir öncekinde uygulanan ve yaratmış olduğu boşluklar tam giderilmek üzereyken tekrar hayata geçirildi. Kayyum döneminde kadın kurumları kapatıldı ve kadınlara uygulanan şiddet gün geçtikçe tırmandı. Bugün kadına, çocuğa ve doğaya yönelik şiddetin, katliamın, tacizin ve tecavüzün tek sebebi hükümetin yetersiz politikaları ve cezasızlık sistemi ile birlikte cesaretlendirdiği erkek egemen zihniyettir. İstanbul Sözleşmesi’nden de, 6284 sayılı kanundan da vazgeçmeyeceğiz. Bu saatten sonra işlenen bütün kadın cinayetleri ile ilgili tepkilerimiz çok daha güçlü bir şekilde olacaktır. Amacımız, erkek egemen zihniyetin değişmesi ve yaşamda ortaklaşalarak kampanyamızla beraber ciddi bir değişimin ortaya konularak özgürlük alanlarının yaratılması ve bu şiddet politikalarının son bulmasıdır” dedi.
Şehriban Aslan/Diyarbakır-Jinnews