Son günlerde HDP önüne yığılan kimi aileler üzerinden ajitasyon yapan hükümet, 12 Eylül’de devlet eliyle gözaltında kaybedilenlerin ailelerine kulakları tıkamış durumda. Aileler tepkili
Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olan 12 Eylül Askeri Darbesi’nin dün 39. yıldönümüydü. 12 Eylül ülke üzerinde ağır bir enkaz bırakırken, ardından ise 650 bin gözaltı, bir milyondan fazla fişleme ve onlarca faili meçhul cinayet bıraktı. Gözaltına alınan yüzbinlerce insandan on binleri işkence gördü. Onlarca insan ise gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamadı. Süleyman Cihan 12 Eylül döneminde gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınmayanlardan sadece biri. 39 yıldır ailesi Cihan’ın akıbetini soruyor.
Cihan’ın kardeşi Ahmet Cihan, darbe yapıldıktan kısa bir sonra kardeşinin hakkında bir ihbar olduğu gerekçe gösterilerek gözaltına alındığını ve bir daha kendisinden haber alamadıklarını söyledi.
Öldürüldüğü kanıtlandı
Gözaltında kayıpların devlet arşivlerinde olduğunu belirten Cihan, uzun arayışlardan sonra kardeşinin önce kayıtlarda “yok” denildiğini ancak işkence ile katledilip Kimsesizler Mezarlığı’na gömüldüğünü ortaya çıkardıklarını söyledi. Dönemin savcısının dosyada delillerin olmasına rağmen “soruşturmaya ve kovuşturmaya yer olmadığına” karar vererek dosyayı kapattığını ifade eden Cihan, o dönem görev yapan bütün devlet yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ancak 2014 yılında dosyanın zaman aşımı nedeniyle kapatıldığını ifade etti.
‘İşkence belgelendi’
Süleyman Cihan dosyasını diğer kayıplardan ayıran hususlara dikkat çeken Cihan, “Bütün kayıplar aynı devlet tarafından gözaltına alınıyor. Tutanak tutulmuyor. Delil bırakılmamaya çalışılıyor. Süleyman Cihan dosyası tam tersine delillerin bırakıldığı bir dosya. Adli Tıp raporlarında da Süleyman’ın gözaltına alındığı ve işkence edildiği yapılan muayeneler ile belgelenmiş” diye konuştu.
‘Kayıplar devlet politikası’
Kayıpların devlet politikası olduğunu sözlerine ekleyen Cihan, “12 Eylül döneminde Hayrettin Eren, Nurettin Yedigöl, Cemil Kırbayır ve daha niceleri hepsi aynı yöntemle kaybedildi. Bu politika 90’lı yıllarda kendini daha fazla gösterdi. Bizim çabamız yeni kayıpların olmaması çabasıdır. Ancak aradan geçen 39 yıla baktığımızda gözaltında kayıplar hep yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor” diye belirtti.
‘Berfo anaya söz verdik’
Darbe ile birlikte gözaltına alınıp ve bir daha kendisinden haber alınmayanlardan biri olan Cemil Kırbayır için annesi Berfo Kırbayır (Berfo Ana) son nefesine kadar Cumartesi Anneleriyle birlikte oğlunu aramaktan vazgeçmedi. Kırbayır’ın kardeşi Fatma Kırbayır Gülmez, “Berfo anaya verdiğimiz sözü tutacağız” dedi. Berfo ana ve ailesi olarak kardeşinin kemiklerini bulmak için seferber olduklarını belirten Gülmez, “Cemil’in suçu devrimci olmasıydı. Kemiklerimizi versinler. Biz kayıplarımızı arıyoruz. Devletten arayacağız. Kime gidelim? Dönemin başbakanı Berfo anaya söz verdi. Cemil Kırbayır’ın katilleri belli” diye belirtti.
‘Bize kalan ateşten gömlek’
“12 Eylül’den bize kalan tek şey ateşten gömlektir” diyen Gülmez, “12 Eylül bize ateşten bir gömlek giydirdi. Bütün annelerin acıları aynıdır. Buna çözüm bulun. Babam ‘Cemil Cemil’ diyerek ciğeri parçalandı ve kan kustu. 12 Eylül’den bu yana değişen hiçbir şey olmadı. Acılar hala devam ediyor. İnsanlar ölüyor. Katiller yargılansaydı biz burada olmazdık” şeklinde konuştu.
İSTANBUL