Kaz Dağları’nda 200 bin ağacın kesildiği bugünlerdeMTA GenelMüdürü, ormanların varlığını madenlere borçlu olduğunu iddia etti. Elazığ TSO Başkanı ise ağaç katliamlarına karşı mücadele yürütenleri lobicilerin uzantısı olarak niteledi
Maden şirketleri devletle elele doğal yaşamı ve ormanları yok ederken bu yok oluşa karşı ortaya çıkan tepkiyi yalanlarla süsleyerek önüne geçme gayretinde olduğu görülüyor. Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürü Cengiz Erdem, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) tarafından Elazığ’da düzenlenen ‘Türk Madenciliğinde Farkındalık ve Uluslararası Marka Yolculuğu Bilgilendirme Toplantısı’nda konuştu. Erdem, tarih boyunca insanların ısınma ihtiyacını karşılamak için kullandığı ormanların varlığının madencilik sektörüne borçlu olduğunu belirterek, “Kömür, petrol, doğalgaz, jeotermal ve uranyum gibi kaynakların bulunması ve çıkartılması, bugün ormanlarımızın teminatıdır. Eğer bunları sektöre ve halkımıza sunmasak yakacak için bile bu ormanlar bizim ihtiyacımızı karşılamaz” dedi. Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’nun Amazonların maden, enerji ve endüstriyel tarım için yakılmasını ‘yangınları çevreciler çıkarıyor olabilir’ iftirasına benzer bir söylemin MTA G. Müdürü tarafından gündeme getirilmesi manidar bir duruma işaret ediyor.
Aynı gemide miyiz?
MTA Genel Müdürü Erdem, “ABD, Kanada, Avustralya, Güney Afrika ve benzeri ülkeler yapılan madencilik faaliyetleri sırasında orman idaresi tarafından ağaçların kesilmesi bir tartışma konusu değilken ülkemizde böyle bir gündemin oluşturulması, ilginç bir durumdur. Hele ki üzeri örtülü bir madenin çıkartılması için zorunlu olarak kesilen bu ağaçların birkaç misli dikilecek olması ve yer altı kaynaklarımızın ekonomimize kazandırılması söz konusuyken. Günlük hayattaki bazı ihtiyaçlarımızdan vazgeçmiyorsak madenlerden yer altı kaynaklarını çıkartılmasından da vazgeçemeyiz. Bu bağlamada inanç ve siyasi görüşleri bir kenara bırakıp madenciliğin gerekliliği konusunda ortak bir paydada buluşup çözüme ulaşmak gerekmektedir” sözleriyle sürekli dillendirilen ‘aynı gemideyiz’ iddiasını tekrarladığı görüldü. Elazığ TSO Başkanı Asilhan Arslan ise “Uluslararası lobilerin bilinçli bir şekilde Türkiye madenciliğini baltalama adına algı operasyonlarına maruz kaldık” ifadelerini kullandı. Kaz Dağları’nda altın madeni için 200 bin ağacın katledilmesinin ortaya çıkması ve tepkilerin artması madencileri telaşlandırdığı görüldü.
MTA pazarlama şirketi gibi!
Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 2012-2018 yıllarını kapsayan son yedi yılda ise 65 bin 883 hektar orman madencilik faaliyetine açıldığı, son 13 yılda ise madenlere açılan orman alanının toplam 99 bin 124 hektar olarak belirtiliyor. Bu maden sahalarının büyük çoğunluğu ise MTA genel müdürünün belirttiği gibi petrol ve doğalgaz sahaları değil. Bu madenler altın, krom, nikel vb. aramalar ve işletmeler olduğu biliniyor. Erdem’in açıklamalarıyla varmak istediği nokta halkın algısına oynayarak madenlere göz yumulmasını sağlamak olduğu anlaşılıyor. Elazığ TSO Başkanı Arslan’ın ‘uluslararası lobiler’ vurgusu ise gerçeği yansıtmıyor. Uluslarası lobiler diye belirttiği birşey var! Ancak o lobilerin başını maden tekelleri çekmektedir. Türkiye’de maden sahalarını MTA raporları ile pazarlamaya çalışan iktidar bu lobilerin taleplerini yerine getirmek, onlara yerli taşeron şirketler bulmak ve fonlardan kredi alabilmek adına tüm doğal alanlar bu maden tekellerinin talepleri doğrultusunda yağmaya açıldığı bilinmektedir. Türkiye coğrafyasında ormanların yüzde 60’ı maden araması ve işletilmesi için projelendirilmiş durumda. Son 10 yılda verilen maden arama ve işletme ruhsatlarından 593’ü ise 183 yabancı şirkete ait.
Neyle ısınırsak ısınalım!
Kapitalizmin kendini sürdürülebilmesinin tek koşulu sermaye birikimidir. Bu birikim yolu ise, emek sömürüsü ile birlikte doğal yaşamı bu birikime bağlayıp sömürüye tabi tutmaktan ibarettir. Bugün ortaya çıkan ekolojik krizin tek sorumlusu kapitalizmdir. Orman varlığının hızla yok olması, nitelikli suların tükenmesi, halkların gıda egemenliğinin yok edilmesi ve açlık, küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişimi, göçler, seller, kasırgalar, deniz ekosisteminin katledilmesi vb. dünyayı kasıp kavuran tüm sorunların müsebbibi kapitalizmdir. Kapitalizm var olmak için aşırı üretimi ve tüketimi toplumlara dayatmak zorundadır. Böyle bir ekonomik sistemin hangi yakıtla ısınırsanız ısının, ne tür enerji kullanırsanız kullanın varacağı yer yaşamın tükeltilmesi olmaktadır. Komünal ve ekolojik bir ekonomik sistem dışında yaşamın yok oluşunu durdurmak ise olanaksızdır.
EKOLOJİ SERVİSİ