İsviçre Parlamentosu’nda düzenlenen konferansta konuşan HDP, CHP ve İsviçre Sosyalist Parti milletvekilleri Türkiye’de yaşanan siyasi sürece ilişkin uluslararası dayanışma mesajları vererek, çağrıda bulundu.
İsviçre Sosyalist Parti Federal Parlamentosu, “Eşit şans, eşit hak: Herkes için Demokratik Türkiye” başlığı altında İsviçre’nin Bern şehrinde bir konferans düzenledi. Konferansa Halkların Demokratik Partisi (HDP) Onursal Eş Genel Başkanı ve eski HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yönetim Kurulu Üyesi ve Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, KESK eski genel başkanı Lami Özgen, HDP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkanı Yurdusev Özsökmenler, Sosyalist Parti (PS) Ulusal Parlamento Milletvekili Adayı Mustafa Atıcı ile SP Ulusal Parlamento Milletvekili Fabian Molina konuşmacı olarak katıldı. SP Ulusal Parlamento Üyesi Carlo Sommaruga moderetörlüğünde yapılan konferansa çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu Temsilcisi ile İsviçre Parlamentosu üyesi milletvekilleri de katıldı.
Konuşmasına yalnızca Türkiye için değil bütün Avrupa’nın kendisine “Erdoğan rejimiyle bir arada yaşamak mümkün mü?” şeklindeki bir soru ile başlayan HDP Onursal Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, “ Türkiye’den yola çıksak da yalnızca Türkiye’ye özgü ve yalnızca Kürtlerin ve Türklerin mağdur oldukları bir meseleyle karşı karşıya değiliz. Dünya ölçeğinde büyük güç kaymalarına yol açan küresel kriz, bütün kıtalarda, demokrasiyi ve hakları inkara dayanan rejimlere avantaj sağlıyor” diye konuştu.
‘Bu bir savaştır’
Diyarbakır, Van ve Mardin Belediyeleri’ne kayyum atanmasına tepki gösteren Kürkçü devamla şunları belirtti: “Bu bir savaştır. Türkiye’de seçimler, yargı, siyaset, idare, iktidarı gasp etmiş bir ittifakın halka karşı açtığı savaşta kullanılan bir silahtır. Hakim ittifakın hedefi, hiçbir yasa ile sınırlanmış olmayan bir diktatörlük inşasıdır. Seçimlerin yapılması, mahkemelerin mevcudiyeti, kimi zaman seçim sandıklarından ve mahkemelerden iktidarın istemediği sonuçların çıkması kimseyi yanıltmamalı. Bunlar diktatörlük öncesinden kalan ve yerlerine henüz başka bir şey konulamamış olan eski güç dağıtım mekanizmalarıdır.”
‘En büyük terörist nüfusuna sahip ülke’
Türkiye’de meşruluğu tartışmalı bir rejimin olduğunu ifade eden Kürkçü, “Türkiye olağan bir sağcı hükümetin aşırılıklarıyla yüz yüze kalmış, kısıtlı ve otoriter bir demokrasi değildir. 15 Haziran 2015’ten bu yana Türkiye’de peş peşe darbelerle, halk temsilcilerinin saf dışı edildiği bir olağanüstü rejim inşa edilmektedir” dedi. Kürkçü, “Bugün Türkiye’de terörist olarak yaftalanan şeylerin İsviçre’de gündelik yaşamın olmazsa olmazı olan öz-yönetim, ana dilinde eğitim, kültürel ve etnik kimliğin korunması ve geliştirilmesi, eğitim, sağlık, kültürel yerel yönetimler, din ve inanç konularının topluma ve topluluklara bırakılması talebidir. Türkiye böylece dünyanın en büyük ‘terörist’ nüfusuna sahip ülkesi haline döndü” dedi.
‘Erdoğan rejimine yaptırım uygulayın’
Kürkçü, İsviçre’nin Türkiye ile olan ilişkilerinde topluma kulak verilmesi gerektiğini belirterek, İsviçre’nin güç ve çıkarların ötesinde evrensel normları esas alması gerektiğini söyledi. Türkiye ile varılan ticari anlaşmaların gözden geçirilmesi gerektiği çağrısını da yapan Kürkçü “Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin İsviçreli üyelerini Erdoğan rejimine yaptırım uygulanması için de harekete geçmeye çağırıyorum” dedi.
‘Demokrasi araç olarak görülüyor’
AKP iktidarının demokrasiyi bir amaç değil bir araç olarak gördüğünü ifade eden CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya da, Türkiye’de AKP iktidarının kendisiyle olmayan herkesi terörist ilan ettiğini söyledi. Yerel yönetimlerde iş başına seçimle gelenlerin ancak seçimle gidebileceğini belirten Kaya, mevcut iktidarın anayasanın bir hükmü olan bu maddeyi de çiğnediğini dile getirdi. Suriye savaşının Türkiye üzerinde doğrudan etkisi olduğunu kaydeden Kaya, bu konuda partilerinin uluslararası bir barış konferansı organize ettiğini hatırlattı.
‘SP vekilleri de destek vermeli’
KESK Eski Genel Başkanı Lami Özgen de, OHAL’in Türkiye’de özellikle Kürtlere karşı devam ettiğini belirterek, Kürtlere yönelik bu baskı ve tehditlerin bugün artık CHP’yi de içine aldığını söyledi. Sosyalist Parti milletvekillerinin sivil toplum kuruluşu ve sendikalarla birlikte kayyumların atandığı illere giderek destek vermesi gerektiğini kaydeden Özgen, ticari anlaşmaların da bazı maddelerinin askıya alınması gerektiğini söyledi.
“Ülkemde bütün din, dil ve kültürlerin eşit yaşamını istedim ama ne yazık ki bu durum Türkiye’de suç” diyen HDP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkanı Yurdusev Özsökmenler ise, Türkiye’nin her açıdan öngörülemez bir ülke duruma düştüğünü belirterek, Türkiye’de şiddete karşı bir hareket olacaksa HDP’nin bunun bir parçası ve omurgası olduğunu ifade etti.
Türkiye’ye karşı İsviçre’den daha güçlü bir itirazın yükselmesi için burada bulunan mültecilerin de 20 Ekim Federal Parlamento seçimlerinde sandığa gitmesi gerektiğini söyleyen Sosyalist Parti Ulusal Parlamento Milletvekili Adayı Mustafa Atıcı, burada ve Türkiye’de demokrasi güçlerinin birlikte hareket etmesinin son derece önemli olduğunu belirtti. Sosyalist Parti Milletvekili Fabian Molina ise daha önce Mardin’e yönelik ziyaretini anlatarak, uluslararası bir dayanışmanın gerekliliğine vurgu yaptı.