Ergin Çağlar/Mersin-MA
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevinden ihraç edilen Siyaset Bilimcisi Dr. Atilla Güney, iktidarda bulunan AKP’nin yürüttüğü politikalar, yansımaları ile mevcut tablodan nasıl çıkılabileceğine dair değerlendirmeler bulundu.
Faşist retorik
Dr. Atilla Güney, iktidarın yerine getirebilecek hiçbir vaadi kalmayınca ajandasında yer alan ırkçı ve faşist bir siyasi retorik izlemeye başladığını vurguladı. Güney, izlenen bu siyasetin mevcut ve olası sonuçlarını ise şu sözlerle dile getirdi: “Gelecek birkaç kuşağın ekonomik olarak hayatta kalma koşullarını ipotek altına koymuş bu çetenin kutuplaştırıcı ve faşist jargonu, insan olarak bir arada yaşamayı, ortalama insani değerler etrafında ortak yaşam koşullarını oluşturma olanağını da ortadan kaldırıyor. Türkiye, orta vadede bir iç savaşa doğru giderken, söz konusu kutuplaştırıcı siyaset marifetiyle, bu savaşın ön cephesinde yer alacak çetelerin nefretle yoğrulmuş neferlerini yetiştirecek, şiddet ve anlayışsızlık tohumları serpiliyor. Bu hamasi özgüven, umudu ve yeni olanı yitip gitmiş ataların, eskinin çoktan tarihin çöplüğüne atılmış geçmiş hikayelerinde arama sevdası biçimine bürünmüş tuhaf şovenizm, Türkiye’ye önümüzdeki birkaç kuşağın geleceğini kolay kolay onarılamayacak biçimde kaybettirdi.”
HDP ana bileşen
Güney, sürekli olarak gerilim ve tehdit politikasından beslendiğine dikkat çektiği iktidarın, böylece halklar arasında kapanmayacak uçurumlar açtığını da belirtti. Güney, iktidarın hedef aldığı HDP’nin ise, son gelişmeler ışığında Türkiye’deki siyasetin ana bileşeni olduğunu gösterdiğini söyledi. Güney, “HDP, Türkiye siyasetinin ana bileşeni olduğunu, onlarsız hiçbir demokratik çözümün mümkün olmadığını gösterdi. Demokratik uzlaşı, özgür siyaset ve evrensel hukuk ilkeleri ancak ve sadece devlet merkezli siyasal alanın dışında var olan bir sivil toplum ve kamusal alanın etkililiğini ön-varsayar. Ancak şu da bir gerçek ki, iktidarın son on yılında izlediği otoriter, popülist siyaset, sivil toplumu sönümlediği gibi müzakere süreçlerinin akacağı mecrayı oluşturan kamusal alanları da ortadan kaldırdı. Bu nedenle demokratik uzlaşı, özgür siyaset, evrensel hukuk halklar ve inançların kendilerini var edip, demokratik mücadelesiyle beraber yürümeli” dedi.
‘Kurtulmak mümkün’
AKP’nin, iktidarı boyunca yürüttüğü ekonomik, siyasal ve çevresel her türlü icraatı ile artık dönüşü olmayan bir yolda olduğunu söyleyen Güney, “Karşımızda klasik bir siyasi partinin ötesinde, hükümet mekanizmasını işgal etmiş, artık çıkar amaçlı bir suç örgütüne dönüşmüş bir yapı ile karşı karşıyayız. Deyim yerindeyse, sistematik devlet terörünü rutinleştirmiş, şiddetten beslenen, mitolojinin sürekli kurban isteyen yaratıklarına taş çıkartan bir örgüt ile karşı karşıyayız. Bu otoriter popülizmden, ancak demokratik örgütlü bir hareket haline gelerek kurtulmak mümkün olur” diye konuştu.