Kendi yalnızlığı ve zavallılığı içinde etrafa tehditler savuran bir küçük adam! Devlete sırtını dayamış rahatlıkla önüne gelene istediği kelimelerle istediği hakaretleri edebiliyor. Bunun psikolojide mutlaka bir karşılığı olmalı. Yaşanan süreçte dibe doğru gitmenin ortaya çıkardığı zavallılık halini yiğitlik, vatanseverlik gibi süslemelerle etrafına tehditler savuranların kendilerine ait herhangi bir vasfı, görüşü, kişiliği, karakteri, ahlakı olmayan ve insani kaygılar gütmeyen bir anlayışla atandığı memurluk katından hem halka hem de seçilmişlere tehditler savurmanın psikolojide karşılığı, kendi içinde derinden yaşadığı korkaklık olarak tanımlanıyor.
Korkuyorlar, korkmasalar belediyeleri gasp etmezlerdi, gaspedilen belediyeler için sokağa çıkanlar saldırıya uğramazdı. Oturma eylemi yapanların çevresi yüzlerce polis tarafından ablukaya alınmazdı. Niçin korkuyorlar biliyor musunuz? Çünkü direniş yapanlar haklılar ve onlar haklıdan, gerçeklerden her zaman korkarlar. Gerillaya para gönderiyorlar suçlamasında bulunurlar ama hiçbir kanıtları yoktur, olaylardan bihaber olan halka yalan söyleyip onların da desteğini almayı amaçlarlar. Onlar halkların demokratik haklarını kullanmasını engellerler, çünkü baskıyla kurdukları sömürü düzeninin devamını ancak böyle sağlarlar. Bu ülkenin sistem medyası da korkaktır. Çünkü gerçekleri değil kendilerine servis edilen yalanları gazetelerinde ve TV’lerinde yayınlarlar. Medya patronları sistemden beslenirken gazeteci kılıklı tetikçiler ise yüksek meblağlı maaşlarla onların tetikçiliğini yaparlar.
Doğayı ve yaşamı savunan insanlardan da korkarlar. JES’lere direnen köylüye karşı jandarmayı yüzlerce araç konvoyu ile şirketin çıkarlarını korumaya gönderirler ve halka göz dağı verirler. Korkaktırlar, bu nedenle kirli propagandaya başvurup yağmacıların ormanları yakmasını gizlemek için örneğin orman yangınlarını üstlenmek adına örgütler peydahlatıp halkın özgürlük mücadelesini karalamak isterler. Korkaktırlar, çocuk tecavüzcülerini koruyup yayın yasağı koyar ve protesto edenlere saldırırlar. Kadın cinayetlerinden medet umarlar ve bu cinayetleri işleyenleri el üstünde tutarlarken kirli düzenlerinin zarar görmesinden korkarlar. Yağmacıdırlar bu nedenle yaptıkları yağmaya karşı çıkanları kötüleyip saldırıda bulunurlar.
Korkaktırlar, korkunun ecele bir faydası olmadığını bal gibi bilirler ama başkaca yapabilecekleri ve bildikleri hiç birşey yoktur. Çünkü onlar karanlıktan beslenirler ve karanlık bir yaşam örüp ecele yakalanmayacaklarını sanırlar. Bir dönem dünyanın başbelası Hitler de bir korkaktı. İskoçya’da Aberdeen Üniversitesi’nden Dr Thomas Weber Hitler’in onbaşı olduğu 1. Dünya Savaşı yılları boyunca cephenin 3-5 kilometre arkasında posta haberleşmesini sağlayan korkak bir asker olduğunu belirttiyor. Ortaya çıkardığı belgelere göre Alman askerleri günlüklerinde, onbaşı Adolf Hitler’i süngüsüyle bir konserveyi bile açamayan yalnız bir adam olarak tasvir ettiklerini belirtiyor. Korkakların hemen hepsi yalnız tipler. Bu zavallı yanlızlıkları içinde korkaklıklarını gizlemek için ellerine geçirdikleri gücü kullanarak kirli yüzleri maskelemek ve kendilerini tatmin etmek belirgin özellikleridir.
Hiçbir noktada boyun eğdiremedikleri sevgili Selahattin Demirtaş ise ne hapse atılmaktan ne öldürülmekten korkmadı ve elde ettiğiniz gücün karşısında asla boyun eğmedi. Çünkü o hiç yalnız olmadı. O halkına güvendi ve halkı tarafından gerçek anlamda sevildi. Onu sevenler çıkar peşinde koşanlar değil. Peki bu durumda tehditler savuranlar mı? Yoksa ne kendi onurunu ne de halkının onurunu her şeye rağmen koruyan Demirtaş mı ‘insan’ diye kendimize sormamız gerekiyor. Emre amade mahkemeleriniz bile tahliye kararları vermek zorunda kaldığı süreçte bunu engellemek için iktidarın emir kulu halini alan savcılıkları harekete geçiriyor. Geçiyor da o onurlu insan da sizlerle uzlaşabilecek en ufak bir geri adım görebiliyor musunuz?
İşte o zavallı yalnızların imzasıyla ve beraberinde birçok yalanla birlikte HDP’li belediye başkanları görevden alındı ve halkın direnişinin her geçen gün güçleneceği ve belediyeleri geri alacağı konusunda herkes hemfikir. Demirtaş’ın duruşu halklara ne yapması gerektiğini gösteriyor ve cesaretin bulaşıcılığı her geçen gün yayılmaya devam ediyor. Bu zavallılıkların mevcut iktidarla birlikte başladığını sanmayın. Türkiye, sermaye sultası altında ve sadece sermayenin çıkarlarını savunan iktidarlar eliyle bugüne kadar yönetildi. Bugünün farkı ise; sermaye sınıflarına hizmette kusur etmeyen ama aynı zamanda kendi sermaye yapısını ortaya çıkaran ve bu uğurda rantsal alanlar yaratmak için her şeyi yapabilen bir iktidarla yüz yüze olmamızdır.