1960’lı yıllarda Güneydoğu Asya’da, Ortadoğu’da, Afrika’da, Güney Amerika’da emperyalizme ve yeni sömürgeciliğe karşı mücadeleleri sürüyordu. SSCB tarafından siyasal ve lojistik destek bulan bu mücadelelere karşı yerel diktatörlüklerin arkasında ABD’nin siyasi ve askeri desteği vardı. Bu bakımdan dünya çapında adeta iki cephe oluşmuştu. Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimciler, bütün ezilen halklarının bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelelerini koşulsuz olarak destekliyor ve antiemperyalist mücadelede yerini alıyordu.
Devrimci gençlik hareketi eylemlerini tüm dünya devrimcilerinin dilinden düşürmediği “Yankee go home”, “6.Filo defol”, “Hoşt Amerika, puşt Amerika”, “Kahrolsun Amerika, Yaşasın Bağımsız Türkiye” gibi sloganlarıyla sürdürürken, antiemperyalist mücadelede uluslararası düzeyde ön planda olan Fidel Castro, Che Guevara, Patrice Lumumba, Amilcar Cabral, Yaser Arafat, Nayif Havatme, Ho Şi Min, Kim il-sung vb. gibi liderlerden olağanüstü düzeyde etkilenmişti.
20. yüzyılın en kanlı, en acımasız ve en fazla insan ve doğa zayiatına yol açan Vietnam savaşı sürüyordu. ABD Vietnam’ı yakıp yıkmasına karşın, yüzyılın en büyük direnişini yapan Vietnamlıları dize getiremiyordu. “Ho Ho Ho Şi Min, Ernestoya bin selam! İki, üç… Daha fazla Vietnam!” sloganları dünyanın her yanında olduğu gibi Türkiye’de de yankılanıyordu. Bu nedenle Ho Şi Min, Türkiye 68’lilerini en çok etkileyen önder devrimcilerden biri olmuştu.
2 Eylül’de ölümünün 50. yılını andığımız Vietnam bağımsızlık hareketinin önderi olan Hoş Şi Min, Fransa’da sosyalist dünya görüşünü benimsedi. 1920’de Fransız Komünist Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı. 1925’te Çin’de, Vietnam Devrimci Gençlik Birliği’ni ve 1930’da Çinhindi Komünist Partisi’ni kurdu. Japon birliklerinin Çinhindi’ne girmesi üzerine 1941’de gizlice ülkesine dönen Ho Şi Min, Fransız sömürgecilerine ve Japon işgalcilerine karşı gerilla savaşı başlattı. 2 Eylül 1945’te 500 bin kişilik bir kitlenin önünde bağımsız Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti.
İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın sonunda Japonları silahsızlandırmak amacıyla Güney Vietnam’a giren İngilizler, bölgeyi yeniden Fransızların eline geçmesini sağladı. Bu nedenle Fransızlara karşı Vietnam’da yeniden bağımsızlık savaşı başladı. Sekiz yıl süren direniş savaşının ardından Fransızlar yenilerek 1954’te ülkeyi terk etti. Ancak ülke Kuzey ve Güney Vietnam olarak ikiye bölünmüştü. Kuzeyde Ho Şi Min yönetimindeki demokratik cumhuriyet varlığını sürdürürken, Güney Vietnam ABD’nin siyasi ve iktisadi denetimi altına girdi. Ulusal bağımsızlık ve iki Vietnam’ın birleştirilmesi için işbirlikçi Güney Vietnam yönetimine ve onu destekleyen ABD’ye karşı 1955’te başlayan savaşta Güney Vietnam’da çarpışan ABD askerlerinin sayısı 1968 başlarında 500 binin üzerine çıktı.
1975’te Güney Vietnam rejimi çök çökmesinden ve ABD’nin yenilgiyi kabul etmesinden sonra Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’nin bu ülke ile birleşmesi ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu. Ho Şi Min iki Vietnam’ın birleştiğini göremeden ve 1969’da savaş sürerken hayatını kaybetti. Ho Şi Min, 21 yıl süren bu savaş için, “Her mezra ve cadde birer kale, her insan bir savaşçı, her parti hücresi bir kurmay heyeti gibiydi” demişti. Vietnam direniş savaşı, çok büyük bedeller ödenerek, “13 milyon şehit, binlerce kayıp, yüz binlerce yaralı ve sakatla” kazanıldı. Vietnam halkı tarafından “Ho Amca” olarak anılan, hiç evlenmeyen ve “Ben devrimle evliyim” diyen Ho Şi Min vasiyetnamesinde, “Son dileğim, bütün partinin ve halkın dünya devrimine gerçek katkıda bulunmasıdır” demişti.
O dönemde Türkiye’de ideolojik ve siyasal polemiklerde yinelenen “Ho Şi Min tavrı” ise, onun kişiliğinde iki temel nedenden kaynaklanıyordu: Biri, Marksizm’i yaratıcı bir şekilde kendi ülkesinin özgün koşullarına göre hayata geçirirken her türlü uluslararası desteği kabul etmek ve her koşulda proletarya enternasyonalizmini gözetmekti. İkincisi, SSCB ile Çin arasında ortaya çıkan ve uluslararası planda her şeye yansıyan ideolojik farklılıklar konusunda taraf olmamak ve uluslararası sosyalist hareketin birliğini savunmaktı. Sorunun Türkiye’ye özgü esprili bir yanı vardı ki, o da evliliğe karşı olan devrimcilerin tutumlarını “Ho Şi Min tavrı” olarak açıklamalarıydı.