Erdoğan posterinin yakıldığı İdlib-Hatay sınırında Han Şeyhun’un güneyinde çemberde kalan 9 nolu ile Şer Maxar’daki 10 nolu gözlem noktalarının boşaltılabileceği ifade ediliyor. Gösterilerin arkasında ise Suudi Arabistan ve BAE olduğu belirtiliyor
Rusya’nın açıkladığı tek taraflı İdlib ateşkesi 31 Ağustos cumartesi sabahı 06.00’da başladı. Ancak tansiyon yüksek. Türkiye-Rusya anlaşmaları ihanet olarak yorumlanırken, İdlib’de 30 Ağustos’ta başlayan Türkiye karşıtı eylemlerin arkasında Türkiye ve Katar’a karşı hamle yapan BAE ve Suudilerin olduğu belirtiliyor. 16 Eylül zirvesi öncesi İdlib’deki bazı silahlı grupların rejim tarafına geçebileceği belirtiliyor.
İdlib’de Suriye rejimi ve Rusya’nın operasyonlarında vilayetin güneyindeki Han Şeyhun’da kontrolü sağlaması sonrası silahlı gruplar arasında başlayan Türkiye tepkisi öfke patlamasına neden oldu. 30 Ağustos’ta binlerce kişi cuma namazının ardından Türkiye-Suriye arasındaki Bab El Hewa Sınır Kapısı’na yürüyüş düzenledi. Yürüyüşte göstericiler sık sık tekbir getirerek, “Hain Türkiye” ve Suriye iç savaşının sembol ve başlangıç sloganı olan “El Şaab yurîd iskat el nîzam (halk rejimi yıkmak istiyor)” sloganları attı.
Ersin Çaksu’nun ANF’de çıkan haberanaliznine göre TSK’nin biber gazı, tazyikli su ve gerçek mermilerle karşılık verdiği gösteride, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın posterleri yakıldı. Han Şeyhun’un düşmesinin ardından Erdoğan’ın Moskova’ya giderek Rusya Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmede İdlib’deki gruplarının ayrıştırılması ve tasfiyesi için yeni anlaşmalar olduğu belirtilirken; Türkiye karşıtı eylemlerin arkasında İdlib’de üçüncü güç olarak bilinen Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) olduğu kaydediliyor.
Dondurma göndermeleri
Son iki gündür çetelere ait sosyal medya hesapları üzerinden Erdoğan ve Türkiye’ye yönelik ağır eleştiriler yer alıyor. 27 Ağustos’taki Moskova görüşmesinde Putin’in Erdoğan’a ısmarladığı dondurma üzerinden Türkiye’ye yüklenen gruplar “Ümmet onları bir külah dondurmaya satanları unutmayacak” şeklinde tepkilerde bulunuyor. İdlib’de eylemlerin “Avrupa ve ABD’ye karşı mülteci korkusunu körüklemek için” Türkiye tarafından organize edildiği, ancak kontrolden çıktığı yorumu yapılsa da eylemin arkasında Rusya-İranrejim ve Türkiye-çeteler taraflarından farklı olarak “üçüncü bir taraf” olduğu belirtiliyor. Söz konusu tarafın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile Suudi Arabistan olduğunu belirten kaynaklar, her iki gücün uzun süredir Suriye rejimi ile ilişkilerini sürdürdüğü ve diplomatik faaliyetlere başladığını belirtiyor. Mart 2015’te İdlib’i düşüren silahlı grupların oluşturduğu “Fetih Ordusu”nun El Nusra’dan sonraki en büyük bileşenlerini BAE ve Suudi Arabistan’ın desteklediği gruplar oluşturuyordu. BAE ile Suudi Arabistan’ın söz konusu hamleyi uzun süredir sorunlar yaşadıkları Türkiye ve Katar’a karşı yaptığı belirtiliyor. Katar’ın da son zamanlarda gruplarına yaptığı yardımlarda kesintiye gitmeye başladığı ifade ediliyor.
Öte yandan Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Burak Özügergin’i bakanlığa çağırarak, son günlerde artan mülteci akını hakkında görüştü.
Gruplar saf değiştirebilir
Rejim ve Rusya’nın ise öncelikli hedefinin Maaret El Numan, Cisr El Şuğur ve Seraqib ilçelerini almak olduğunu belirten kaynaklar, 16 Eylül’de Ankara’da yapılması planlanan Rusya, İran ve Türkiye zirvesi öncesi İdlib’teki bazı silahlı grupların Rusya ile görüşerek rejim tarafına geçebileceğini belirtiyor. Ayrıca Türkiye’nin Morek’te çemberde bulunan 9 nolu ve Şêr Maxar’da bulunan 10 nolu gözlem noktasını boşaltabileceği belirtiliyor. İdlib’te düzenlenen Türkiye karşıtı eylemlerle sahada eli güçlenen Rusya’nın da İdlib’in güneyinde sivillerin tahliyesi için koridor açma hazırlığında olduğu öğrenildi. Koridorun rejimin ateşkesten sonra yöneleceği muhtemel yerlerin başında gelen Maaret El Numan yakınlarında olacağı ifade ediliyor. İdlib birçok aktör için kara delik olurken, Erdoğan işlerin yolunda gitmediğini “İdlib’le ilgili gelişmelerde ‘bizim istediğimiz noktadadır’ dersek bu yalan olur. Şu anda bizim istediğimiz noktada değil” diyerek itiraf etmişti.
İşlerin yolunda gitmediği İdlib’de Türkiye’nin bundan sonraki süreçte “mülteci kartına” oynayabileceği ve bu yolla özellikle Avrupa ülkeleri üzerinde baskı kurmaya çalışma yoluna gidebileceği tahmin ediliyor. Rus özel kuvvetlerinin 29 Ağustos’ta İdlib’in güneyinden kara harekatına da katılmıştı. Daha önce Suriye güçleriyle birlikte operasyon yapan Rus özel kuvvetlerinin bu kez operasyonda ayrı hareket ettiği belirtildi.
Tekbirle yaktılar
Gelinen safhada İdlib’in kuzeyine göç edenler ve silahlı gruplar Cilvegözü Sınır Kapısı’na yürüyük AKP iktidarını ve TSK’yi protesto etti. Erdoğan’ın kendisine dondurma ısmarlayan Putin’le anlaşmasına öfkelerini ifade eden, sınırın açılmasını, Rus bombardımanın durdurulmasını isteyen gruplar, TSK ve Erdoğan aleyhinde sloganlar attı. Tekbirle Erdoğan’ın posterlerini yaktı, tekmeledi. Cilvegözü Sınır Kapısı’nın karşısındaki Bab-El Hava’dan Türkiye’ye geçmeye çalıştı. “Hain Türkiye”, “Hain, hain, hain; Türk ordusu hain” gibi sloganlar atılırken ellerinde El Kaide kolu HTŞ bayrakları olanlar da vardı. Göstericiler TSK’ye “Müslümanlık böyle mi olur? Ruslar ve İranlılarla ittifak yapıyorsunuz… Hain Türk ordusu, Türk askeri Rusya’ya çalışıyor, Reyhanlı’ya gidiyoruz, bizi nasıl satacaklarını öğreteceğiz” diye seslendi. Göstericilerden Muhammed al Amouri (53), AFP’ye yaptığı açıklamada Türkiye’den İdlib operasyonunu önleme konusunda sözünü tutmasını istediklerini kaydederek “Bu Türkiye’ye bir uyarıdır. Bir şey yapmazsa, Türkiye’ye ve Avrupa’ya geliyoruz. Buradaki siviller buna daha fazla katlanamaz” dedi. Erdoğan 27 Ağustos’ta Putin ile görüşürken dondurma tezgahının önüne gelince, iki dondurma alınmıştı, Erdoğan “Benim paramı da veriyorsun değil mi” diye sormuştu. Dondurma karşılığında, nelerin Rusya’ya verildiği esprileri dönmeye başlamıştı.
HALEP