Erdoğan’ın Putin ile Moskova’da yaptığı görüşmelerden iki gün sonra, Rusya’nın özel kuvvetlerini de direkt cepheye sürdüğü iddia edildi.Suriye Başkanı Esad da Rus ve Çin heyetinden sonra Fransız heyeti ağırladı
İdlib savaşını zamana yayarak İran, Suriye, Türkiye üzerindeki hesaplarını kazanca dönüştüren Rusya Başkanı Putin’in, Erdoğan’la görüşmesi soğumadan Özel kuvvetleri de sahaya sürdüğü öne sürüldü. İdlib’deki yeni safhada Almanya, Belçika ve Kuveyt’le birlikte Suriye’nin İdlib vilayetindeki sivillerin korunması için BMGK’ye bir karar tasarısı sundu.
Rusya’nın desteği ile rejim güçlerinin Nisan ayında İdlib’e yönelik başlattığı operasyon sürüyor. Şam yönetimi bölgede üç köyde kontrolü ele geçirdiğini duyurdu. Bir sonraki hedefin, Şam-Halep otoyolu yakınların yer alan Maret el Numan kasabası olduğu belirtiliyor. El Kaide’nin uzantısı Hayat Tahrir el-Şam, Ceyş-ul İzze gibi gruplar kuzeye çekiliyor.
Basına yansıyan haberlere göre Rus özel kuvvetleri 29 Ağustos gecesi Suriyeli İdlisb’de silahlı gruplara karşı ilk direkt operasyonlarını gerçekleştirdi. Batı Hama’da Kasabiye köyü mevkiinde muhalif hatlara sızmaya çalışan Rus özel kuvvetleri ile şiddetli çatışmalar yaşandı. Aralarında Türkiye’nin desteklediği grupların da olduğu Batı Hama ekseninde Rus özel kuvvetleri ile gerçekleşen çatışmanın ardından Ulusal Kurtuluş Cephesi, rejim ve Rus askeri noktalarını bombaladı.
Suriye başkanı Beşar Esad ise Rus ve Çin heyetlerinden sonra perşembe günü Avrupa Parlamentosu üyesi Thierry Mariani başkanlığındaki Fransız Ulusal Kompleks Partisinden bir heyeti kabul etti. Heyet üyeleri arasında Avrupa Parlameto üyeleri Nicolas Pay ve Virgini Joron da yer aldı. Suriye ajansı SANA haberinde şunlar kaydedildi: “Esad, özellikle tüm Suriye topraklarında terörü tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar teröre karşı savaşın devam edeceği ve Suriye Arap ordusunun son olarak Hama ve İdlib kırsallarında sağladığı zaferler, İdlib’de konuşlanan terörist grupları destekleyen Türk müdahalesi, Suriye’ye karşı savaşan yabancı teröristlerle Suriye ve bölgede istikrarsızlık durumunun devam etmesine çaba gösteren Amerikan yönetimini politikasını ele aldı.”
Rusya, 27 Ağustos salı günhü Putin-Erdoğan görüşmesi daha soğumadan ertesi gün Suriye uçakları ile birlikte İdlib’i havadan vurmuştu. Genelde Tuh, Has, Kefersecne, Nukeyyer, Gadafa, Tel Mennis, Tel Merdih, Marşurin, Kefrenbil, Marrat Numan, Serakib bombalanıyor.
ABD’nin BM Daimi Temsilci Vekili Jonathan Cohen, “Esad rejimi ve müttefiklerinin, terörle mücadele operasyonu gibi sahte bir bahane altında başlattığı saldırıya karşıyız… İdlib’de terörist sorunu olduğunu kabul ediyoruz ama gözlemlediğimiz teröristlerle mücadele değil, daha çok Esad rejimini olduğu gibi kabul etmeyi reddedenlere karşı acımasız askeri operasyonu sürdürmek için bir bahane” diye konuştu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise, “12 gözlem noktamız görevlerini başarılı şekilde yerine getiriyor. ‘Gözlem noktalarımıza yönelik saldırıların olduğuna’ yönelik haberler çıkıyor. Böyle bir şey yok. Bizim personelimize, gözlem noktalarımıza zarar ziyan geldiği takdirde meşru müdafaa hakkımızı sonuna kadar kullanacağımızı herkese söyledik, söylemeye devam ediyoruz” dedi.
Putin’in stratejisi
Erdoğan ile görüşmesinde “Putin, “İdlib’deki durum hakkında derin endişe duyuyoruz. Türkiye ile teröristlerin yok edilmesi için ek tedbirlerin çerçevesini belirledik. İdlib’de teröristlerin ortadan kaldırılması ve yapılması gerekenler için anlaşma sağladık” diyen Putin, İdlib savaşını zamana yayarak,zaman zaman dozu düşürerek İran, Suriye, Türkiye üzerindeki hesaplarını kazanca dönüştürüyor. Üç ülke üzerinde İdlib kartıyla nüfuz alanlar açıyor. Putin, ABD ve NATO ile Türkiye arasına mesafe koymak, Türkiye’ye yeni nesik Su 57 uçakları ve yeni S 400 sistemi satmak, uzay programı anlaşması yapmak için İdlib ve Kuzey Suriye konusunda manevralar yapıyor. İdlib’de askeri gözlem noktalarında TSK askerlerinin sıkışması, AKP’nin dış politikada sıkışmışlığından azami ölçüde yararlanmak istiyor. Türkiye’nin Kürt karşıtlığı üzerindne her tavizi vermeye hazır olmasından büyük paralar kazanıyor.
Pedersen’den IŞİD uyarısı
VOA’nın haberine göre BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ise Suriye Anayasa Komisyonu’nunda birçok isim konusunda tarafların uzlaşma sağladığını, küçük sorunlar olduğunu kaydetti. Pedersen, Şam’ı da İdlib’e saldırıları nedeniyle üç milyon sivilin hayatını tehlikeye atmakla suçladı. Pedersen, “Güvenli Bölge” çalışmalarını yakından izlediklerini belirterek, “Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalı. Bölgede yaşayan farklı kesimlerin sesleri dikkate alınmalı. Türkiye’nin güvenlikle ilgili meşru kaygıları da dikkate alınmalı” diye konuştu. Pedersen, Suriye’de son dönemde yaşanan çatışmaların IŞİD’in yeniden ortaya çıkmasını sağladığını da belirterek, “İstikrarın kaybolduğu bölgedeki durum çok kritik. IŞİD bu durumdan fayda sağlayarak yeniden saldırılara başladı. Ülkede yaşanan kriz ve devam eden şiddet alarm verici düzeye geldi” dedi.
Caferi: Türkiye bağımsızlığımızı ihlal ediyor
Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, ABD ve Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeydoğusunda “Güvenli Bölge” oluşturmasına karşı olduklarını ve bu tür eylemleri “bağımsızlıklarının ihlali” olarak değerlendirdiklerini söyledi.
BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye toplantısında konuşan Caferi, “Suriye, kuzeydoğuda güvenli bölge oluşturma planlarına katiyen karşı. Bu planlar, Suriye’nin bağımsızlığının ihlalidir” dedi. Caferi, BM Güvenlik Konseyi’nin daha önce Suriye’nin toprak bütünlüğüne destek verdiğini de kaydetti. BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock ise, “ABD ve Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeydoğusunda güvenli bölge oluşturma niyetiyle ilgili açıklamalar dikkatimizi çekti. BM, bu anlaşmanın parçası değil ve bu konudaki görüşmelerin katılımcısı değil. Ama şunu kaydetmek gerekiyor ki, her bir anlaşma, sivillerin güvenliğini sağlama ihtiyacını da dikkate almalı” diye konuştu. Öte yandan Almanya, Belçika ve Kuveyt’le birlikte Suriye’nin İdlib vilayetindeki sivillerin korunması için BM Güvenlik Konseyi’ne bir karar tasarısı sundu.
Üç ülke karar tasarısı metninde, derhal ateşkes sağlanmasını ve hiçbir şart olmaksızın bölgeye insani yardım ulaştırılmasının önünün açılmasını talep ediyor.
İDLİB