Ankara ve Tahran’la ittifak Moskova için çıkmaz bir yol.
Suriye ve çevresinde paradoksal bir durum oluşuyor. İŞİD’in yenilmesinde kesin katkısı olan Suriye Kürtleri, ülkenin gelecekteki devlet sistemine ilişkin müzakerelerin taraftarlarından biri olmaya devam ediyor. Fakat onların temsilcileri Cenevre, Astana veya Soçi’ye davet edilmiyor. Suriye’nin gelecekteki anayasasının hazırlanması için kurulan komitede temsilcileri yer almıyor.
Gelecekteki Suriye devletinde yeri olmayan bu üç milyon insanın suçu ne?
Esad ve çevresi üniter bir Suriye devletinde bütün etnik azınlıkların tekil Arap ulusu içinde çözülmesi ve onların çıkarlarına hizmet etmesi gerektiğine inanıyor. Ülkede özerklik veya federal bölgelerin olmaması gerektiğini düşünüyor. Sünni Arapların fikri de Türklerle aynı bu konuda. Bu yüzden Kürtler ulusal hak ve özgürlüklerini dikkate alarak Suriye’de iç savaşa katılmıyor ve rejimle işbirliği isteğini ifade etmiyorlar.
Erdoğan Suriye Kürtlerine, YPG’nin PKK ile ideolojik bağı olduğu gerekçesiyle terörist gözüyle bakıyor. Fakat Kürtler Suriye’de savaşın başladığı yıldan beri sadece kendi topaklarında savaştılar. Türkiye sınırlarını hiç ihlal etmediler. Ancak Ankara, Kürtlerin kendi ulusal çıkarları için tehdit olduklarına Moskova dahil bir çok ülkeyi ikna etmeyi başardı. Rusya, kendi askeri gücünü Halep’in eyaleti olan Afrin’den çekerek, Türklerin sadece burayı işgal etmesine değil, aynı zamanda etnik temizlik yapmasına olanak sağladı. Ölen Kürt savaşçıların ya da göç etmek zorunda kalan Kürt ailelerin yerine Arap Sünni, radikal İslamcı militanları yerleştirdiler. Erdoğan bu toprakları Esad’a vermeyeceğini gururla ilan etti. Rusya Şam’ın Ankara’nın egemenliklerini ihlal ettiğine dair uyarılarını dikkate almıyor.
Bilinen Kürt karşıtı politikasına bağlı kalarak Erdoğan, Suriyeli Kürtlerin Suriye’nin geleceğiyle ilgili müzakerelere katılmasına şiddetle karşı çıkıyor. Sebep sadece YPG’ye karşı olması değil, aynı zamanda PKK ile hiçbir ilgisi olmayan Kürt Ulusal Konseyine (KNK) de karşı çıkıyor.
Aynı durum Tahran’ın Suriyeli Kürtlere yaklaşımı için de geçerli ve bencil çıkarlar temelinde. Kendi Kürtlerini ezerek (8 milyondan fazla insan) Türkiye gibi İran Ayetullahları da düşünüyor ki, Suriye’de Arap-Alevi Suriyeliler ve Esad Kabilesi- Şii topluluğu hakim olmak zorunda. Sünni Araplar, Kürtler ve Türkmenler bu bunların çıkarlarına hizmet etmeli.
Astana formatındaki birliğin (Rusya Türkiye, İran) parçalanmış görünümünü gizlemeye çalışarak Moskova bu adaletsizliğe gözlerini kapatıyor. Bu tür bir politikanın gerekçesi olarak, Kürtlerin ABD ile işbirliği yapmasını ve İŞİD’den alınan yerlerin Esad güçlerine teslim etmek istememesi olarak gösteriliyor. Bu konuda Esad güçlerinin Kürt bölgelerinden ve bütün kuzey Suriye’den panik halinde kaçtığını ve buraları İŞİD’e gönüllü olarak bıraktığını unutulmayalım.
Bugün Esad’ın Ülkenin kuzeyine tekrar girmek ve buraları kontrol etmek için fazla bir askeri gücü kalmadı. Savaşın başında 320 bin olan Şam askeri gücü bugün 100 bin civarında. Diğerleri kaçtı, öldü ya da diğer radikal gruplara katıldı. Esad ise Kürtleri hala görmezden geliyor ve onlarla herhangi bir müzakereye girmek istemiyor. Ne de olsa merkezi hükümetin isteği üzerine Kürt savaşçılar komşuları Irak gibi devletin sınırlarını mükemmel şekilde koruyabilir ve zamanla Suriye ordusuna entegre olabilirler.
Yarın Kürtleri destekleyen ABD güçleri Suriye’den çekilirse, İran paralı askerleri, ile diğerleri (Lübnan Hizbullahlı, Afganlar Pakistanlılar, Iraklılar, Yemenliler ve diğerleri.) ya da Türk askerleriyle birlikte diğer muhalif militanlar onların yerini alabilir.
Moskova’nın bu topraklarda binlerce yıldır yaşayan Kürtlerle yüzleşmesinin zamanı geldi. Erdoğan ve İranlı Ayetullahlarla flörtleşmek ile hiçbir yere varılamaz. Bugün düşman bölgelere (Türk, İran, Kürt-Amarikan) ayrılan Suriye’nin Kürtler olmadan ayağa kalkması mümkün değil. Suriyeli Sünni Araplar ve Şii Arapların aksine Kürtler Şam’ı ele geçirmek istemiyor ve bölgedeki diğer güçlere (İran, Türkiye) bağlı değiller. Onlar ABD ile İttifak yapmak zorunda; çünkü her tarafları düşman ile sarıldı.
Artık nasıl olacaksa; üniter, federal ya da konfederal… karar verecek olan Suriyeliler olmalı. Ülke dışında yaşayan Suriyeliler dahil. Suriye’de terör ve iç savaşa son vermek için, paralı asker de dahil tüm yabancı silahlı güçlerin Suriye’den çekilmesi gerek. Bugün Suriye’ye yönelik en büyük tehdit, İranlı Ayetullahlar ve Türkiye işgal güçlerinin desteklediği “Müslüman kardeşler” veya “Tahirir El Şam” gibi 80 bin radikal İslamcı militanlardır. Ve bunlar Rusya’da yasaklı örgütler.
Gerekirse Rusya ve ABD, BM güvenlik konseyi himayesinde bir barışı koruma veya İnsani yardım operasyonu başlatabilirler.
* Bu yazı Rusya’nın saygın gazetelerinden Nezavisimiya Gazeta’dan çevrilmiştir.
Çeviri: Aysel Tabak