Suriye-Rusya güçlerinin İdlib’e gerçekleştirdiği hava operasyonunda devreye giren kara güçlerinin Han Şeyhun’u alması, TSK konvoyunun vurulması sonrası Esad, Rus heyetini ağırladı. Gelişmelerle Astana-Soçi sürecinin bittiği kaydediliyor
Rusya ve Suriye rejimi Han Şeyhun’u düşürdükten sonra İdlib’de ilerleyişi sürdürüyor. Türkiye ve Rusya Suriye’de birbirlerine karşı örtülü hamleler yaparken Han Şeyhun süreci ile karşılıklı hamleler alenileşip keskinleşince Astana-Soçi mutabakatlarında yolun sonuna gelindiği belirtiliyor. Rus heyeti kabul eden Esad, İdlib’de son yaşananların “Türkiye’yi herkese deşifre ettiğini” vurguladı. Türkiye, Suriye içinde asker bulundurduğu kentlerde ve yakın bölgelerinde bir yandan ÖSO adı altında bazı gruplar ile ortak hareket ederken, bu gruplar Şam-Rusya-İran koalisyonuyla savaşıyor. Türkiye diğer yandan bu grupların savaştığı Rusya-İran ile birlikte Astana-Soçi ortaklığı kurmuş durumda. Bu paradoks içinde bıçak sırtında yürütülen Astana- Soçi sürecinin, İdlib’de Han Şeyhun kasabasının düşmesi ile çöktüğü tartışılıyor.
Astana-Soçi toplantılarının sonuncusu olan ve 1-2 Ağustos’ta yapılan 13. Astana (yeni adıyla başkent Nursultan) toplantısında kabul edilen şartlı ateşkesin 24 ssatlik şartını Türkiye yerine getirmeyince Baas-Rusya 6 Mayıs 2019’da başlattığı İdlib harekatını ateşkesi bozarak yeniden alevlendirmişti. Hava desteğiyle karadan ordu ve bağlı milis güçleri (Kaplan Güçleri, Cumhuriyet Muhafızları, Ulusal Savunma Güçleri, Kudüs Gücü) hızla Han Şeyhun’a doğru ilerledi. İdlib’in güneyinde başkent Şam’ı Halep’e bağlayan M-5 otoyolu kıyısındaki güney kasabası Han Şeyhun’un 20 Ağustos’ta rejim güçlerince düşürülmesi Türkiye’nin 12 askeri gözlem noktası konusunda nasıl hareket edeceği sorununu gündeme getirdi. Han Şeyhun’un güneyinde otoyola yakın rejim kuşatmasına giren TSK 9. gözlem noktası Morik’in aciliyet arzeden durumu belirsizliğini koruyor. (Tankların da olduğu TSK konvoyu Maaret el Numan ile Han Şeyhun arasında havadan vurulmuştu. Rejim daha önce karadan füze atarak gözlem noktalarını uyarıyordu, ilk kez havadan vurdu.) Han Şeyhun’un kuzeyindeki Marat Numan, Kefrenber, Cisr El Şuğur’un yeni hedef olması bekleniyor.
Merret El Numan’a bombardıman
Suriye rejim güçleri Merret El Numan’ın doğu kırsalı, El Ekrad dağı çevresi, Hîş, El Şêx Damis, Sehyan, Rekaya, Merşûrîn, Temanê, Tehtaya, Besîda, Kefersecnê, Circinaz, El Qedqê, Merret El Numan, Der Şerqi, El Tehi bölgeleri dahil birçok yere yoğun hava saldırısı gerçekleştirdi. Son bombardımanda Beşiriyye, Tuh, Maarşimarin, Tel Mennis yerleşimlerinde 5 kişi yaşamını yitirdi, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Merret El Numan’a hava saldırıları ardından sivillerin göçlerinin görüldüğünü vurguladı.
Esad: Deşifre oldular
Suriye’nin SANA ajansının haberine göre Cumhurbaşkanı Beşar Esad, Rus Duma Meclisi Üyesi Dmitry Sablin başkanlığında Suriye’yi ziyaret eden Rusya Birlik Partisi’nden bir heyeti kabul etti. İdlib’te durum da ele alındı. Haberde şu ifadeler kullanıldı: “Teröristlerin Türkiye rejimi başta olmak üzere uluslararası birçok taraftan aldıkları desteğe rağmen Suriye ordusu ve halkının vatan topraklarının her karışını kurtarma azim ve kararlılığını bir kez daha ifade eden el Esad; İdlib’te meydana gelen son çatışmaların Ankara’nın radikal teröre verdiği büyük desteğin hacmini bilen bilmeyen herkese deşifre ettiğini vurguladı.”
‘Soçi fiilen bitti’
ABD ajansı VOA’dan Hilmi Hacaloğlu’na konuşan uzmanlar Soçi mutabakatının fiilen sona erdiği görüşünde.
Dr. Erhan Keleşoğlu, “Oyunun sonuna doğru yaklaştığımızı düşünüyorum. ‘Hem ABD hem Rusya’yı elimde tutayım hem de kendi gündemimi dayatayım’ politikası artık yürümüyor. Bu denge oyunun sonuna geliniyor. HTŞ’nin ağır silahlarını çekmesi, otoyolların açılması, bunların garanti altına alınması gibi verilen sözler yerine gelmedi. Rusya’nın sabrının tükenmekte olduğu hem Kremlin sözcülerinin hem de Putin ve Lavrov’un açıklamalarından anlaşılıyordu. Fırat’ın doğusunda ABD ile anlaşmanın açıklanmasından sonra Rusya’nın hava desteği vererek rejimin önünü açtığını görüyoruz…
Bana kalırsa Türkiye’nin İdlib’de kurduğu düzen yavaş yavaş sona eriyor” dedi. Rusya uzmanı Aydın Sezer ise şunları söyledi: “En son Soçi mutabakatıyla Türkiye’ye bir aylık süre verildi. Ama bu sefer yazılı doküman imzaladı. Rusya, uzun zamandır Ankara’nın ÖSO’ya yaptığı silah yardımının İdlib’deki ilerleyişi yavaşlattığı eleştirisi yapıyor. Kremlin’e yakın yayın organları, Türkiye’nin legal gözlem noktaları ile ‘teröristlere’ kol kanat geldiğini ve mutabakat hükümlerini asla yerine getirmediğini söylüyor. İlginçtir; Rusya, Türkiye’nin ABD ile ilişkisinden sanıldığı kadar rahatsız değil. Birincisi, Rusya güvenli bölge ile anlaşma sağlanacağını düşünmüyor. Hatta güvenli bölge ile ilgili pürüzlerin iki ülke arasındaki ilişkileri gereceği hesabında. İkincisi, bu süreçte ABD tarafından aldatılacak Kürtlerin Esat’la yakınlaşacağını düşünüyor. Ama elbette Türkiye’nin Fırat’ın batısında kendisiyle, doğusunda ABD ile işbirliği siyasetini hiçbir zaman doğru bulmuyor. Bence artık Soçi mutabakatı fiilen bitti.”
DW haberine göre Suriyeli emekli akademisyen Kemal Cafa da, şiddetlenen askeri operasyon kararının Rusya ile müşterek alındığını vurgulayarak “Suriye ordusu müttefiki Rusya ile konsültasyon içinde, Türkiye-Amerika’nın Suriye’nin kuzeyine ilişkin uzlaşma metnine acil ve hızlı askeri bir cevap kararı aldı” dedi. Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ise Soçi’yi, “ölü doğan bir anlaşmaydı” dedi. Rusya Stratejik Trendler Araştırma Merkezi Başkanı İvan Pavloviç Konovalov ise “Türkiye ve ABD arasındaki memorandum da sebeplerden biri” diye konuştu.
Rusya açık: Biz de sahadayız
Rusya, Soçi-Astana mutabakatına imza atan Türkiye’ye açık mesajlar vererek, Rusya’nın da İdlib’de sahada olduğunu vurguluyor. Rusya ajansı Sputnik’in haberine göre Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov 20 Ağustos’ta basın toplantısında, cihadistlerin İdlib’deki gerilimi azaltma bölgesindeki saldırılarını sert bir biçimde durdurmak hususunda kararlı olduklarını belirterek, “İdlib’de teröristleri ortadan kaldırma uygulaması devam edecek” vurgusunu yapmıştı. “Türk askerlerinin İdlib’deki varlığının teröristlerin saldırmasının önünü kesemediğini” kaydeden Lavrov, Rus savunma yetkililerinin İdlib’deki duruma ilişkin olarak Türk meslektaşları ile her gün temas halinde olduklarını belirtmişti. Lavrov “Buradan (İdlib’den) saldırılar olması halinde -bu saldırılar ister Suriye ordusuna ister sivillere isterse de Hmeymim’deki hava üssümüze yönelik olsun- hepsini sert bir biçimde bastıracağımızı açık bir biçimde söylemiştik… Söz konusu saldırılara cevap vereceğimiz konusunda Türk meslektaşlarımızı önceden uyarmıştık. Buna son verilemez, zira İdlib hususundaki anlaşma (Soçi Mutabakatı) teröristlere karşı ateşkes yapılmasını içermiyor… İdlib’deki durumu sırf (belli bir uzaklıktan) izlemiyoruz, askerlerimiz burada sahada bulunuyor” ifadelerini kullanmıştı. Bu açıklamalar, rejimin Han Şeyhun’a ilerleyen mühimmat yüklü askeri TSK konvoyunu vurması sonrası geldi. 3 kişinin öldüğü 12 kişinin yaralandığı konvoyun Morik’e intikal etmeye çalıştığı basına yansımıştı.
Soçi maddeleri
Astana-Soçi’deki mutabakatta yer alan “Silahsızlandırma bölgesi oluşturulacak ve bölge 15-20 km derinlikte olacak, tüm radikal terörist gruplar silahsızlandırma bölgesinden 15 Ekim’e kadar çıkarılacak, çatışan taraflara ait ağır silahlar 10 Ekim’de İdlib’deki silahsızlandırma bölgesinden çekilecek, M4-M5 otoyolu güvenliği yıl sonuna kadar sağlanacak ve trafiğe açılacak” idi. Türkiye’de birkaç kez daha süre verildi, en son ateşkes denemeleri yapıldı, ancak Rusya ve Suriye, Ankara’nın sözlerini yerine getirmediğini kamuoyu önünde açıkladı. Türkiye, Rusya ve İran’ın Suriye konusunda başlattığı üçlü zirvenin beşincisi eylül ayında Türkiye’de gerçekleşecek.
İdlib’de hangi gruplar bulunuyor?
İdlib’in büyük kısmı El Kaide kolu eski adı El Nusra olan Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) kontrolünde. Rusya Başkanı Vladimir Putin, bu hafta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşürken “Önceden teröristler, İdlib’in yüzde 50’sini kontrol ederken, şu anda ise yüzde 90’ını kontrol ediyor ve saldırılar bu bölgeden düzenleniyor. İdlib’deki teröristler, buradan dünyanın farklı bölgelerine de hareket ediyor” dedi. Kalan yüzde 10 kadarı olan yerlerde Hared el Müminin altındaki gruplar var. Ulusal Kurtuluş Cephesi, Feth’ul Mubin gibi çatılar var. Dolayısıyla diğer gruplar Huras el Din, Ensar el Din, Ensar el Tevhid ve Ensar el İslam, Ceyş el İzze, Türkistan İslami Partisi (TİP), Ecnad el Kavkaz, İmam Buhari Tugayı, Ahrar el Şarkiyye, Faylak el Şam olarak sıralanabilir.
DIŞ HABERLER