PKK Lideri Abdullah Öcalan, İmralı’da tutulduğu 1999 yılından bu yana yaptıkları görüşmelerde ve yazdıkları savunmalarında, “Bir demokrat olarak halkların kardeşliğine inanıyorum”, “Halkların demokratik ittifakından yanayım” ve “Halkların barış içinde özgür birliğini savunuyorum” şeklinde birçok kez değerlendirmelerde bulundu. Bugün de aynı noktada duran Öcalan, en son 7 Ağustos’ta avukatlarıyla yaptığı görüşmede “çözüme hazır” olduğunu duyurdu. Öcalan’ın bu mesajına, Arap, Pomak, Çerkes, Hemşin, Kürt, Alevi, Süryani ve Gürcü halk ve inançlardan cevap geldi.
Talep onurlu barış
Öcalan’ın ilettiği çağrıyı önemsediğini belirten Demokratik Pomak Hareketi Temsilcisi Şaban Korkmaz, “Türkiye halklarının ve demokrasi cephesinin talebi acil ve onurlu bir barıştır. Bu talebin hayata geçmesi yaraları sarıcı, kucaklayıcı, birleştirici, özgürleştirici bir alan yaratacaktır” dedi. Korkmaz, bu toprakların iki ana ulusu olan Türk ve Kürt halkının ilişkilerinin demokratik uluslaşmayla düzeleceğinin altını çizdi.
‘Bizim de mücadelemizdir’
Jineps gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Çerkes halkından Yaşar Güven, “Tüm insani değerlerin ve doğanın kendisinin vahşi talanı ile karşı karşıyayız nicedir. Muhalif olmak bütün talana topyekûn dur demeyi gerektiriyor. Muhalefetin gündemi bu vahşi talanın tamamıdır. Laz, Boşnak, Gürcü, Hemşinli, Süryani, Türk, Ermeni, Rum, Çerkes, Alevi, Kürt, Arap halklarının tamamına insanca yaşama alanı açmaya çalışan her mücadele, ne kadar çok zaman alırsa alsın bizim de mücadelemizdir” ifadelerini kullandı.
Halklara yer açmak
Gor Dergi yazarı Hemşin halkından Mahir Özkan, şunları söyledi: “Öcalan’ın ‘Kürtlere yer açmaya çalışıyorum’ sözünü ‘Halklara yer açmaya çalışıyorum’ olarak anlamak gerekir diye düşünüyorum. Türkiye’de yaşayan halkların varlıklarının, dil, kültür, tarih ve geleceklerinin anayasal güvenceye alınması gerekiyor. Asimilasyon öyle boyutlara ulaşmış durumda ki yasal güvencelerin dahi geri döndüremeyeceği bir konumdayız. Bu bakımdan Hemşinliler, Lazlar, Gürcüler ve Kürtlere göre çok daha vahim durumdalar. Yani Kürtlerin yanı sıra anayasal sistemde Türklerin ve Kürtlerin dışında kalan halklara da yer açmaya ve hatta pozitif ayrımcı politikalara ihtiyaç var.”
Çözüm demokratikleşme
Hemşin kültürü üzerine çalışmalar ve araştırmalar yapan Hemşinli Hikmet Akçiçek, “Öcalan çözümde ısrar ediyor ve bu son açıklaması barışçıl demokratik çözümün tekrardan ifadesidir. Kürtlerin yüzü gülmeden ne Türkler ne de Ortadoğu halklarının yüzünün gülmesinin mümkün olmayacağını düşünen bir yurttaş olarak, Kürt sorunun eşit yurttaşlık temelinde, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Ortadoğu’da demokratikleşmeye hizmet edecek şekilde çözümünün tüm halkların yararına olacağına inanıyorum. Farklı uluslar ve çıkarlar arasından barışçıl, tüm Ortadoğu’da halklarının yararına bir çözümün bölge ülkelerinin demokratikleşmesi ile mümkün olacağını düşünüyorum. Demokrasiden nasibini almamış, Türkçü İslamcı otoriter iktidardan bu konuda barışçıl bir adım atmasını beklemiyorum.
Bu ses duyulmalı
Arap halkından olan Şair Meryem Fehime Oruç, Öcalan’ın “Çözüme hazırım” mesajını değerlendirerek, “Sayın Abdullah Öcalan ‘bir haftada ben silahlar sustururum’ diyorsa herkesin bu sesi duyması gerekir. Özellikle bir kurşunun kaç TL ettiğini bize soranların keşke bu sesi duyup artık onunla masaya otursa. Sayın Öcalan’ı iradesi olarak gören milyonlarca insan varken, Türkiye de siyaset yürüten birçok partinin bunu görmemesi bana göre onların da savaştan, kandan beslendiklerin göstergesidir” dedi.
Barış çağrısı önemli
İstanbul Gürcü Dil Merkezi Başkanı Eşref Yılmaz, Öcalan’ın barış çağrısının önemine dikkati çekerek, “Halklar, Öcalan’ın bu çağrısını gündemde tutmalı ve devleti ikna anlamında baskı etkisini yaratacak etkinlikleri yaşama geçirmek için samimi çaba göstermelidir. Öcalan’ın ‘ben çözerim’ sözüne karşılık devlet de halklar da çözüm odaklı yaklaşmaları gerekiyor. Karşılıklı güveni işaret ediyor. Bu güvenin tesisi gerekmektedir” dedi.
Herkes çözüme kenetlenmeli
Doğu ve Güneydoğu Dernekleri (DGD) Platformu Başkanı Abdulhakim Daş, Türkiye’de yaşayan tüm yurttaşların temel hak ve özgürlükler bağlamında eşit haklara sahip olması gerektiğine dikkat çekerek, “Bütün olarak muhalefetin barış sürecini zorlayacak asgari müştereklerde bir araya gelecek bir örgütlülüğün olması zorunludur. Türkiye’de birlikteliği örgütleyecek sivil yapılar oluşturulmalıdır. Kürt partileri Türkiye’deki diğer yapılanmalarla bir araya gelip ortak çözümler etrafında kenetlenmelidirler” diye konuştu.
‘Kapı aralıyor’
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Basın Sekreteri Bülent Felekoğlu ise, Öcalan’ın barış çağrısının önemli olduğuna dikkati çekti. Felekoğlu, şöyle dedi: “Herkes Öcalan ile görüşme sonrasında bir rahatlama yaşıyor. Her görüşme sonrası yeni diplomatik kanalların açılma hissi hem Türkiye muhalefet dinamiklerine nefes aldırmakta hem de Türkiye demokratik olgunlaşmasında umut kapıları aralamasını somutlamakta. Toplumda tek tip ses dışında başka bir alternatif Türkiye ve Ortadoğu halkları önünde kabul edilebilir, sürdürülebilir yaşamlara dair umudun güçlenmesinin kapısı aralıyor. Her şeyden önce halkların birleştirici, ötekileştirmeyen yaklaşımlara ihtiyacı var. Öcalan görüşmeleri bu kapıyı aralıyor.”
‘Öcalan’sız mümkün değil’
Öcalan’ın çağrısının tarihi olduğuna işaret eden Süryani Dernekler Federasyonu Başkanı (SÜDEF) Evgil Türker de, “Bir fırsattır aslında. İster Türkiye’de olsun ister Suriye’de olsun ister başka coğrafyalarda olsun barışın kesin tesisi ancak bu çağrılarla mümkündür. Bizim açımızdan da Öcalan çözümün esas muhatabıdır. Öcalan’sız bu sorunları çözmek mümkün değildir”diye konuştu.
Sadiye Eser – Mehmet Halit Çetinbaş/İstanbul-MA