Fatma Koçyiğit *
Bugün bu köşede farklı bir şey yapalım istedik. Tarihi erkekler yazıyor, siyaseti erkekler belirliyor. Hep bunun eleştirisini yapıyoruz. Ne yazık ki edebiyat alanı da bundan azade değil…
Öyleyse bu alanda var olma mücadelesi veren kadınları ve onların yaratımlarını konuşalım dedik. Kadın dayanışmasının bilinci ile 70’li yıllarda doğmuş 90’lı yıllarda emek hareketi ve öğrenci hareketi gibi alanlarda siyaset yapmış kadınların öykülerini anlatan, kısaca bizden biri Neriman Ağaoğlu’nun yeni çıkan “Eflatun Zamanlar” adlı kitabını tanıtalım istedik.
Kitap “Eflatun Zamanlar” adını, ‘90’ların en karanlık günlerinden birinde yitirdiğimiz Behçet Aysan’ın “Bir Eflatun Ölüm” şiirinden almış.
“değişen bir şey yok hiç,
ölüm hariç.
aynı gökyüzü aynı keder.” diye bitirir Behçet Aysan bu şiiri.
“Hem 80’lerde yaşananlara hem de 90’ların acılarının bireysel mutluluklara izin vermemesine değiniyor gibidir. Maalesef benim onu tanımam da bu şiir vesilesiyle oldu. Kitaptaki genç kadınların öyküleri tam da onun Sivas’ta yakıldığı yıllarda, o şiirin zihinlerinde yankılanmasıyla başlar. Diğer taraftan kitapta, politik atmosferin hızla değiştiği 90’larda, bireysel arayışlarını örgütlü olmaya feda etmemiş kadınlar söz konusudur. Bu nedenle öykülerin renginin mavi ya da kırmızı değil, eflatun olduğunu düşünerek bu adı koymak istedim” diyor yazar Neriman Ağaoğlu. (Neriman Ağaoğlu ile söyleşi, edebiyathaber.net 8 Kasım 2022)
Neriman Ağaoğlu, kitapta arkadaş olan altı kadının hafızalarımızı tazeleyen anlatısında, ülkenin 80’lerden başlayan günümüze uzanan hikâyesini de anlatıyor aynı zamanda.
Kitap 2011’de yazılmaya başlanıp 2018’de son yazılan öykü ile tamamlanmış, kadınların özne olduğu, değiştirip dönüştürme iradesinin kadınlar nezdinde tartışıldığı öykülerden oluşuyor. Emekçi ailelerin çocukları, yatılı okullarda okuyup büyük şehirlere gelen, erken büyümek zorunda kalan, geldikleri yerlerde siyasi mücadele içinde yer alan genç kadınlar anlatılıyor. Bu yer alış çokça gitmeleri, zorunlu gidişleri, ölümleri, kısaca ülkenin acı tarihinin eşlik ettiği hüzünlü anlatıları kapsıyor. Bu gidişlerin birinin ardından yazarın “Şimdi gidenleri içinde taşıyan bir kalabalıktım” cümlesi okuyucunun kucağına düşüyor.
Anlatılar dönemin hüznünü, acısını yansıttığı gibi mücadele ruhunu da yansıtıyor. 90’lı yıllarda yaşanan birçok politik olayla birlikte ölüm oruçlarında yaşamını yitiren gençlere de yer verilerek bir hafıza oluşturulmuş öykülerde. Politik duruşları olan ve bu düşünceyle yaşayan insanlar ve ödedikleri bedeller kadar bu bedelleri ödemeyi göze alışlarındaki cesaretleri, siyasi tartışmalara, hesaplaşmalara girmeden çok etkileyici anlatılmış.
Kitapta mücadele de aşk da yalnızlık da var. Ama bizim için en kıymetlisi kadın mücadelesi ve kadın yoldaşlığı var. Bu mücadele aynı zamanda kadınların kendini gerçekleştirme mücadelesi. Ancak bu kadınlar yolculuğun başında henüz seçen değil, seçilen kadınlar. Seksenlerdeki feminist dalgadan etkilenen, direnen ve dönüşen kadın karakterler, öyküler ilerledikçe öne çıkıyor. Direnirken ve dönüşürken kapıldıkları korkuya teslim olmak yerine o korkuya karşı koyan kadınlara dönüşüyorlar. Öykülere sendikal mücadelenin merkezi Ankara ve sokakları eşlik ediyor.
Aslında nerede olursak olalım 90’ları yaşamış her kadının, hepimizin acısını, hüznünü, varoluş sıkıntılarını anlatıyor bu öyküler.
Her öyküden sonra bir mektuba yer vermiş yazarımız. Bu mektuplar aracılığıyla kadın karakterlerin geçmişi, sırları ve bugünleri daha da belirginleşiyor ve yüreğinize oturuyor. Aynı zamanda bu teknik edebi açıdan tematik bir kurmacaya da dönüştürüyor kitabı.
Öyküler en acı ve en kara günlerimizden biri olan Ankara gar patlamasının olduğu günle sonlanırken bir dönemin bitişine de tanıklık ettiriyor bizleri.
“Eflatun Zamanlar”da anlatılan öyküler 90’larda genç olanlara daha da tanıdık gelecektir. Kamu çalışanları sendikaları ve öğrenci topluluklarının başını çektiği politik mücadele ve toparlanışların başladığı bir dönem olan 90’lar, ilk kez kadınlar cephesinden bu kitapta anlatılmış.
Bu dönemin ruhunu kadınların mücadeleleri üzerinden anlatan öyküler çok kıymetli o yüzden. Okurken hem hafızanız tazelenecek hem de ne çok acının tanığı olmuşuz duygusu oturacak yüreklerinize…
Neriman Ağaoğlu kimdir?
1972 yılında Eskişehir’in Günyüzü ilçesi, Ayvalı köyünde doğdu. 19 Mayıs Üniversitesi, Yüksek Hemşirelik Fakültesi ve Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümlerini bitirdi. Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı yurtlarda hemşire olarak çalıştı. Kamu çalışanlarının sendikalaşma çalışmalarına katıldı. KESK’e bağlı Sağlık Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın Samsun, Eskişehir, Ankara şubelerinde yönetim kurullarında yer aldı. Sendikanın kadın çalışmalarına katıldı. Yazar Özgür Soylu ile evli. Bir kızı var. Eskişehir’de yaşıyor.
İlk şiiri 1996 yılında İnsancıl Dergisi’nde, ilk öyküsü 2003 yılında Kum Dergisi’nde yayımlandı. 2005-2009 yılları arası Lacivert Öykü Şiir Dergisi’nin yayın kurulunda yer aldı. 2010-2012 arası yayımlanan Dünden Bugüne Dergisi’nde arka kapak yazılarını yazdı. Öykü, tanıtı ve deneme tarzı yazıları belli başlı edebiyat dergilerinde yayımlandı. 2013 yılında Edebiyatımızda Kadın Yazarlar Sözlüğü (Z. Saral-Phoenix, 2013) yayımlandı.
*HDK Ankara Kadın Meclisi