İBB’nin Taksim için tasarım yarışması devam ederken, 78’liler Girişimi’nden ‘1 Mayıs 1977 Katliamının hatırlatacak bir sanatsal anıt düzenlemesi talep ediyoruz’ çağrısı geldi
78’liler Girişimi, Taksim Meydanı’nda yapılacak düzenleme ile ilgili bir metin kaleme alarak, 1977 Mayıs’ında katledilenler için meydanda sanatsal anıt dikilmesi çağrısı yaptı.
Metnin tamamı şöyle:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) ortak çalışmasıyla ‘İstanbul Kamusal Mekânlarına Kavuşuyor’ temasıyla açılan Taksim Meydanı, Bakırköy Meydanı ve Salacak Kıyısı tasarım yarışmaları son aşamalarına doğru ilerliyor.
İstanbul’da kamusal alanlar bilimsel ve katılımcı bir yaklaşım geliştirme hassasiyetli ile yeniden düzenleniyor.
Meydan düzenlemelerini kamusal kılmak için işletilen katılım süreçlerinde, özellikle çocuklar ve gençlerle yapılan çalışmalar dikkat çekiyor.
‘İstanbul Senin’ diyerek yola çıkan İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin (İBB’nin) konuya yaklaşımını her şeyden önce ülkede Kamu kültürünün gelişimine katkı olarak yorumluyoruz.
***
Kentsel kamusal alanlar hakkında karar almak geleceğe olduğu kadar geçmişe karşı da sorumluluk taşımayı gerektiriyor.
Bir kentsel mekânı dönüştürmek o alanda süren olan yaşamın fiziksel ihtiyaçlarına cevap vermek kadar, mekânda birikmiş ortak belleğin tüm katmanlarıyla korunmasına da özen göstermeyi gerektiriyor.
Hele de söz konusu olan Taksim Meydanı gibi bir hafıza mekânı olduğunda, dönüşüm yıllar yıllarca örülmüş toplumsal ilişkilerin bütününe dokunmak anlamına geliyor.
***
Taksim Meydanı toplumsal muhalefetin kent mekânı ile var olan ilişkisinin fiziksel olarak sembolize edildiği bir mekândır.
Taksim Meydanı bu memlekette ifade özgürlüğünün, hak mücadelelerinin ve adalet talebinin görünür kılındığı mekândır da.
Yıllar ve yıllar boyunca çeşitlenen hak taleplerini kuşaklar ötesinde birleştiren, yaşayan, biriktiren, hala konuşan canlı bir organizmadır. Taksim Meydanı.
78’liler olarak halk oylamasına kalan son üç projenin bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Meydanın belirleyici karakterini, yani politik kimliğini örten ya da ikinci planda atan her hangi bir projenin ortak bellek kadar, ortak bir gelecek tahayyülü için de yaralayıcı olacağını düşünüyoruz, biz 78’liler…
Öncelikle örgütlü hak ve özgürlükler mücadelesinin sembolü olmuş bir meydan halk kitlelerini buluşturma özelliğinde olmalı, bundan yoksun olacak şekilde bir düzenlemeye maruz kalmamalıdır.
Bireylerden kitlelere, kitlelerden kitlelere buluşma fiziki sadece…
Kitleler tarihin önemli an’larında tarihsel/toplumsal olaylar etrafında buluşurlar.
Türkiye’nin İstanbul’unda gerçekleşen 1 Mayıs 1977 katliamı zamanının özelliklerini taşıyan böylesine önemli tarihsel/toplumsal buluşmanın ve katliamın adıdır.
1 Mayıs 1977 Katliamının izlerinin görünür olmadığı bir meydan düzenlemesi belleksizliğin hükmünü sürdürmesi anlamına gelir ki toplumsal yaraların sağaltılması ve adalet duygusuyla sarılmasının önünde insani olmayan bir engeldir.
Tarih unutmuyor!
Büyük insanlık unutmuyor!
Tarihsel olarak gecikmiş adaletin ifadesi olsa da 78 Kuşağı ve kaybettiğimiz arkadaşlarımızın aileleri unutmuyor.
Hiçbir şey boşuna yaşanmadı!
1 Mayıs 1977 katliamının anısını hatırlatacak bir sanatsal anıt düzenlemesi talep ediyoruz.
1 Mayıs 1977 katliamının anısını sanatsallıkla hatırlatan, bir imge ya da bir iz olarak gün yüzüne çıkaran ve meydanla buluşturan bir müdahale talep ediyoruz.
Sözün özü:
Talebimiz, Taksim Meydanı yarışmasını kazanacak mimari projenin sanatçılara referans olarak verileceği, davet usulü ya da açık katılımla düzenlenecek bir heykel yarışmasıdır.
Bu heykel yarışmasının danışma kurulunda, başta kuşağımızın yaşayan sanatçıları, edebiyatçıları, akademisyenleri, siyasetçileri olmak üzere, çoklu bir temsiliyet sağlanması önemlidir.
Kentlilerin doğal hareketliliğin bir parçası olacak biçimde mekâna yerleşecek, klasik anıt mantığından ziyade, çağdaş sanatın mekânı ve belleği yorumlama biçimlerine yakın bir sanatsal çalışma, Taksim Meydanı’nı toplumsal barışın meydanı kılmak için önemli, bir adım olacaktır.
78’liler Girişimi sözcüsü Celalettin Can, Prof. Ahmet Çakmak, Karşı Sanat Çalışmaları’ndan Feyyaz Yaman, Avukat Mebuse Tekay, 1 Mayıs 1977 ailelerinden Gönül Kement, Barış İçin Kadın Girişimi’nden Nimet Tanrıkulu, Naci Sönmez, Eğitimci Sami Evren, Prof. Tahsin Yeşildere, Maden Mühendisi Yılmaz Bayezıt, Yunus Bircan.”
Mekanın Hafızası: 1 Mayıs 1977 İçin Anıt
Türkiye tarihine “Kanlı 1 Mayıs” olarak geçen İstanbul’daki 1 Mayıs 1977 mitinginde onlarca insan yaşamını yitirdi.
Katliamda hayatlarını kaybedenlerin sayı ve kimlikleri için farklı bilgiler verilmekle birlikte Fahrettin Engin Erdoğan 2009’da DİSK Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Müdürü iken yaptığı bir çalışmada 1 Mayıs 1977’de 41 kişinin yaşamını yitirdiği sonucuna vardı. Erdoğan bu sonucu katliam yargılamasının savcılık iddianamesinde yer alan bilgileri DİSK kayıtlarıyla karşılaştırarak elde etti.
Üzerinden 43 yıl geçmesine rağmen katliamın sorumluları hâlâ bulunmadı ve failler cezalandırılmadı. 1 Mayıs’ta ailelerini, arkadaşlarını, yakınlarını kaybedenler için ise katliamın yaraları sarılmış, kayıplarının acıları dinmiş değil.
1 Mayıs’ta hayatlarını kaybedenler birer sayı olarak kalmasın, bilinmeyen, duyulmayan hikâyelerini herkes öğrensin, tanısın, hatırlasın diye ölenlerin hikâyeleri yayınlanmaya devam ediyor. Bizler de bu hafıza çalışmasına yeni Taksim Projesi’nde -oylama sonucu hangisi kazanırsa kazansın- 1 Mayıs 1977’de kaybettiğimiz arkadaşlarımız, yoldaşlarımız ve belki de hiç tanımadığımız 41 kişi için bir anıt dikilmesini diliyoruz.
O gün, Taksim’de babası Rasim Elması’ı kaybeden Birsen Kement, konuyla ilgili bianet’e verdiği röportajda şunları kaydediyor: “Pek çok çağrıda bulunduk biz. Kazancı Yokuşu’nda analım ölülerimizi dedik. En azından bir anıt olsun istedik, ölenlerin isimlerinin yazdığı. Birçok arkadaşımız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu, ben kendi adıma başvurmadım; ama insanlık suçlarının zaman aşımına uğradığını düşünmüyorum. Ben ülkesini seven bir insanım, beni çok mutlu etmez İnsan Hakları Mahkemesi’ne ülkesini şikâyet ediyor olmak. Ama bize sahip bile çıkılmadı ne yazık ki. Devletin bize sahip çıkması lazımdı. Biz kendi kendimize sahip çıktık. Sadece Taksim Meydanı’nın adı 1 Mayıs Alanı olsun dedik ve ölenlerin isimlerinin yazıldığı bir anıt istedik. Ancak bunu bile bize çok gördüler.”
Ölenlerin otopsi rapor kayıtlarında çoğunun arbede esnasında sıkışarak öldüğü; 4 kişinin ise ateşli silahlardan çıkan kurşunlarla hayatlarını kaybettikleri yazıyor. Sıkışarak ölen kişilerin otopsi raporunda detay olarak ise bu kişilerin vücudunda haricen tespit edilen sıyrıklar ve ekimozların yere düşmesi veya düşürülmesi sonucu meydana gelmiş olabileceği not düşülüyor.
1 Mayıs 1977 günü hayatını kaybedenler, yaşları ve meslekleri
Ahmet Gözükara (34, Öğretmen), Aleksandros Konteas (57, İşçi), Ali Sidal (18, İşçi), Ali Yeşilgül (?), Bayram Çıtak (37, Öğretmen), Bayram Eyi (50, İnşaat Ustası), Bayram Sürücü (İşçi), Diran Nigiz (34, Bekçi), Ercüment Gürkut (27, Öğrenci), Garabet Akyan (54, İşçi), Hacer İpek Saman (24, Öğrenci), Hamdi Toka (35, Seyyar Satıcı), Hasan Yıldırım (31, Uzel işçisi), Hatice Altun (21), Hikmet Özkürkçü (39, öğretmen), Hüseyin Kırkın (26, İşçi), Jale Yeşilnil (17, Öğrenci), Kadir Balcı (35, Tezgâhtar), Kadriye Duman ‘Kıymet Kocamış’, 25, Hemşire), Kahraman Alsancak (29, Uzel İşçisi), Kenan Çatak (30, Öğretmen), Leyla Altıparmak (19, Hemşire), Mahmut Atilla Özbelen (26, İşçi), Mehmet Ali ‘Mustafa’ Elmas (33, Öğretmen), Mehmet Ali Genç (60, Gece Bekçisi), Mehmet Ali Kol (?), Meral Cebren ‘Özkol’ (43, Hastabakıcı), Mürtezim Oltulu (42), Mustafa Ertan (Öğrenci), Nazan Ünaldı (19, Öğrenci), Nazmi Arı (26, Polis), Niyazi Darı (24, Öğrenci-İşçi), Ömer Narman (31, Öğretmen), Özcan Gürkan (?), Ramazan Sarı (11, Öğrenci), Rasim Elmas (41, Sinema Emekçisi), Sibel Açıkalın (18, Öğrenci), Tevfik Beysoy (?), Yücel Elbistanlı (?), Ziya Baki (29, Uzel işçisi), kimliği belirlenemeyen bir erkek.
HABER MERKEZİ