12 Eylül’ün yıl dönümünde, dün ve bugün uygulanan politikaları kıyaslayan Diyarbakır 78’liler Derneği Başkanı Gani Alkan, “Eğer, niyetleri olmuş olsaydı, şimdi cezaevi müze olmuştu. 12 Eylül’ün zihniyeti bugün hala sürüyor, samimi değiller.” dedi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 12 Eylül 1980’de yaptığı askeri darbe ile muhaliflere yönelik baskı, sindirme, gözaltı, tutuklama ve öldürme politikaları devreye konuldu. O dönem işkence ve insanlık dışı uygulamaların merkezine dönüşen cezaevlerinden biri de Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi idi. 7’inci Kolordu Komutanlığı ve Sıkıyönetim Özel Askeri Ceza ve Tutukevi Müdürlüğü olarak adlandırılan cezaevi, 1980 ile 1988 yılları arasında özellikle Kürtlere yönelik bir işkence merkezine dönüştü.
650 kişi kapasiteli cezaevinde, bu yıllar arasında 30 bin kişinin kaldığı tahmin ediliyor. O dönem cezaevinde kalanların anlatımlarına göre, tutuklulara yönelik sistematik olarak 70 farklı işkence yönteminin uygulandığı cezaevinde, resmi kaynaklara göre 35, kimi farklı kaynaklara göre ise 52 insan yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenlerin sayısının bundan çok daha fazla olduğu da öne sürülüyor.
4 ay gözaltında kaldıktan sonra 1981’de tutuklanıp, 1988 yılına kadar Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde kalan Diyarbakır 78’liler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Gani Alkan, kaldığı cezaevinde o dönem yaşananları, cezaevinin müze yapılması yönündeki taleplerinin yerine getirilmemesine ilişkin Mezopatamya Ajansı’ndan (MA) Mehmet Şah Oruç’a değerlendirmelerde bulundu.
‘Özel bir ekip cezaevine getirilmişti’
O dönem cezaevine girdiğinde baskıların gittikçe arttırıldığını, bu baskılara karşı ise direnişler başladığını anlatan Alkan, “Esat Oktay’ın başında olduğu özel bir ekip cezaevine getirilmişti. Gelişen Kürt mücadelesini bastırmak ve tarihe gömmekti niyet, insanların kişiliksizleştirmesi amaçlanıyordu. Yeniden ret ve inkar politikalarını devreye koymak istiyorlardı” dedi.
‘Tükenmişlik yoktu’
Tutuklulara işkence ve insanlık dışı uygulamalarla yönelimde bulunulduğunu belirten Alkan, o günleri şu sözlerle özetledi: “Özellikle 84 yılında başvurulan işkenceler, öncesindeki tüm işkencelere bedeldi. 2 arkadaşımız ölüm orucunda yaşamını yitirdi, 3’ü de işkencede öldürüldü. Ama tutuklular da aynı şekilde direniyordu. Tükenmişlik yoktu. İnsanlar ölümle tehdit ediliyordu, Diyarbakır Cezaevi resmen cehenneme dönüştürülmüştü ama bu baskılara rağmen insanlar canları ortaya koyarak direnişe geçti.”
‘Müzeye dönüştürülmesini istedik’
Alkan, yaşanan bu yılların ardından devletin yaptığı işkence ile yüzleşmesi, yaşananların dünya kamuoyu ile paylaşılması ve verilen demokrasi mücadelenin gelecek nesillere aktarılması için cezaevinin müze olması için mücadele vermeye başladıklarını ifade etti. Alkan, bunu da “Halkın burada neler yaşandığını bilmesi gerekir. Bu nedenle cezaevinin İnsan Hakları Müzesi’ne dönüştürülmesini istedik” sözleriyle dile getirdi.
‘12 Eylül’ün zihniyeti bugün hala sürüyor’
Alkan’a göre, AKP hükümeti Diyarbakır Cezaevi ile ilgili siyasi rant elde etme çabasında. Geçmişte bu konuda verilen sözlerin tamamen geçiştirme olduğunu söyleyen Alkan, “Eğer, niyetleri olmuş olsaydı, şimdi cezaevi müze olmuştu. 12 Eylül’ün zihniyeti bugün hala sürüyor, samimi değiller. O dönem bize ‘Türkçe konuş çok konuş’ deniliyordu, bugün ise ‘tek millet, bayrak, din ve dil’ deniliyor. Bu, 12 Eylül zihniyetinin tekrarıdır. Zihniyette bir değişiklik yoktur” dedi.
Diyarbakır Cezaevi Koordinasyon Merkezi’nin kayyum tarafından Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği’ne tahsis edilmesi üzerinde de duran Alkan, “Burada bize ‘Siz müze talep ettiniz ama biz bunlara verdik’ mesajı verildi. Bu doğrudan ayrıştırma politikasıdır. Hiçbir insanın ölmesini tasvip etmeyiz ama ayrıştıran zihniyet, tehlikeli zihniyetin ta kendisidir” dedi.
‘Kürtlere karşı her yerde savaş var’
Alkan, Türkiye’de 12 Eylül döneminde yaşananlar ile bugün yaşananları da karşılaştırdı. 12 Eylül’de olduğu gibi bugün de bir korku toplumu yaratıldığını söyleyen Alkan, “Bugün barış sözcüğünü kullananlar tutuklanıyor. 12 Eylül’deki askeri cunta savaşı, ülke sınırları arasında kalmıştı, ama bugünkü mevcut iktidar, savaşı ülke sınırları dışına taşıdı. Her yerde savaş var. Özellikle de Kürtlere karşı. Bugünkü zihniyet ile o günkü zihniyet arasında herhangi bir fark yok” diye konuştu.