ABD’nin S-400 almamaları yönünde yaptığı uyarıları yanıtlayan Erdoğan, ‘Tükürdüğümüzü yalamamız beklenmesin’ dedi. Seçim nedeniyle kriz istemeyen Ankara, S-400/Patriot ikileminde ne yöne dönse karanlığı görüyor
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alacak olması nedeniyle ABD ile yaşadığı gerilim her geçen gün büyüyor. Washington’dan yapılan üst düzey açıklamada Türkiye’nin S-400 almaktan vazgeçmemesi halinde başta F-35 savaş uçağı satışının iptali olmak üzere bir dizi yaptırım hazırlıkları olduğunu duyurdu. ABD’den gelen açıklamalara rağmen AKP, S- 400 almakta kararlı olduklarını söylüyor. En son önceki akşam bir televizyon programına katılan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, “S-400 konusunda biz işi bitirdik. Biz Ruslarla ortak S-500’leri yapacağız” dedi. Bu saatten sonra tartışmanın anlamsız olduğunu savunan Erdoğan, “Biz gerek Vladimir Putin ile gerek Rusya ile bütün bunlar konuşuldu, anlaşıldı, imzalar atıldı. Bizim şimdi bir geri dönüşümüz olamaz. Bize böyle bir ahlaksızlık yakışmaz, bu ahlaki değildir. Biz bir anlaşma yaptıysak onun arkasında dururuz. Kimse bizim tükürdüğümüzü yalamamızı beklemesin” ifadelerini kullandı. Rusya’dan S-500 hava savunma sisteminin de alınabileceği sinyali veren Erdoğan, konuşmasında şunları dile getirdi: “Biz Ruslarla ortak S- 500’leri yapacağız belki… Sen aldığın her ürünü bize sorarak mı alıyorsun? Hayır. Dolayısıyla biz de bağımsız bir Türkiye’yiz ve her alanda adımlarımızı atıyoruz ve Rusya ile de adımlarımızı attık, imzalar tamam ve çok çok uygun şartlar altında da anlaşmamızı yaptık.” Dün Anadolu Ajansı Editör Masası’na katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ise S-400’lerin Temmuz ayından itibaren teslimine başlayabileceğini söyledi.
Kararlılığın altında tedirginlik yatıyor
Türkiye’nin S-400 ve Patriot ikileminin geldiği boyut ve yaratacağı etki sanıldığından daha büyük. Erdoğan durumun vahametini anladığından şimdilik dış siyaseti seçim süreci için kullanamıyor. Her rest çekmenin ekonomide nelere mal olduğunu yaşanarak görüldü. Ancak alttan alta krizi aşmak arayış içinde. Her iki ülkenin idare edilmesi çok mümkün görünmüyor. Önemli olan başa açılan belanın ne kadar zararla atlatılacağı. Heyetlerin sık sık ABD ve Rusya’ya gitmesinin sebebi bu. Türkiye’nin S-400’leri satacağı üçüncü bir ülke aradığı da daha önce basına yansıdı.
Doğruysa bu ABD’ye meyletmenin zeminini hazırlama anlamına geliyor. Gerek ilişkilerin tarihsel geçmişi gerekse de NATO üyeliği önünde sonunda tercihin ABD’den yana yapılacağı yönünde. Bu olasılığın gerçekleşmesinin Rusya’yı rahatsız edeceği ise sır değil. Zira Türkiye geliştirdiği ilişkiler nedeniyle Rusya’ya borçlu olduğu konular var. Rus uçağının düşürülmesi, Büyükelçi suikastı, Suriye içine iki operasyon yapma ve buralarda asker bulundurma, Suriye’de BM’ye göre terörist ilan edilen örgütlerle ilişkiler, Astana ve Soçi’de verilen sözler, Kürt kartı Türkiye’nin önüne konulacak konu başlıkları. Şayet Türkiye, dümeni ABD’ye kırarsa Moskova’nın da planları var.
Birincisi Türkiye’nin cihatçı gruplarla dosyasını açmak, İdlib başta olmak üzere Suriye’deki askeri varlığını sonlandırma baskısını arttırmak. Suriye rejimi üzerinden İdlib’e yönelik operasyonel faaliyetleri hızlandırmak. İkincisi, Kürt kartını kullanmak. Şam ile Kürtlerin anlaşmasını defalarca deklare eden Rusya son olarak Dışişleri Bakanı Lavrov’un ağzından Türkiye’nin Kürt politikasını kabul etmediklerini ifade etti.
Türkiye’ye sapla samanı karıştırmama önerisinde bulundu. Bu durumda Türkiye, beka sorunu olarak değerlendirdiği Kürtlerin statü kazanma kabusu yaşayabilir. Türkiye’nin olası bir S-400 alımı ve Rusya’ya meyli ise beka ve varlık sebebi olarak saydığı Kürtlerin Suriye’de statü kazanması ile sonuçlanması içten bile değil. ABD’nin DSG’ye vereceği desteği daha fazla artıracağı da öngörülecek bir diğer husus.
DIŞ HABERLER