7 siyasi parti ve oluşum artan enflasyon karşısında tüm ücretlerin arttırılması için Kadıköy İskele Meydanı’nda bir araya geldi: İşçiler ve emekçiler yüksek enflasyonu, fahiş zamları, derinleşen yoksullaşmayı izlemeden, seçimleri beklemeden bir an önce harekete geçip birleşik mücadeleyi büyütmelidir
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Halkevleri, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), “Hakkımız Olanı Alacağız! Tüm Ücretler Arttırılsın!” şiarıyla, artan zamlara ilişkin Kadıköy İskelesi’nde basın açıklama gerçekleştirdi. “Hakkımız Olanı Alacağız! Tüm Ücretler Arttırılsın!” pankartının açıldığı açıklamaya, çok sayıda sol-sosyalist, siyasi parti temsilcisi ve emekçiler katıldı. Açıklamada, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Zam zam nereye kadar bitti buraya kadar”, “İnsanca bir yaşam istiyoruz”, “Savaşa değil eğitime bütçe”, “Zam zulüm işkence, işte AKP”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Hakkımız olanı alacağız”, “İnsanca bir yaşam istiyoruz”, “Direne direne kazanacağız”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganı atıldı.
‘Halk sefalet içinde’
Bileşenler adına basın metnini okuyan EMEP İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, işçilerin emekçilerin gözlerini her gün yeni zamlarla açtığını söyledi. Barbaros, “Akaryakıttan elektriğe, doğalgazdan ulaşıma, temel gıda ürünlerinden vergi ve harçlara kadar birçok kalemde yapılan fahiş zamlar ile emekçi halkın yoksulluğu, yokluğu katlanmaya devam ediyor” dedi. Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) son olarak 12 aylık enflasyon artışını yüzde 160.76 olarak açıkladı. İşçiler, emekçiler faturalarını öderken markette ve pazarda yüksek enflasyonu, hayat pahalılığını en yakıcı şekilde hissediyor. Halk sefalet içindeyken elektrik şirketleri hükümetten en az yüzde 50 zam istedi, yüzde 30’da uzlaşıldı. Hükümet, emekçilerin cebindeki deliği her geçen gün daha da büyütüyor. Mutfaklar yangın yeri, işçi ve emekçiler sofrasına ne koyacağını kara kara düşünüyor. 20 yıllık iktidarlarının her döneminde olduğu gibi sermayeyle el ele veren hükümet, halkı sefalet koşullarına mahkum etmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Sermayenin yegane temsilcisi: Erdoğan
Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 19 bin 602 liraya yükseldiğini aktaran Barbaros, bütün ücret ve maaşlarda olduğu gibi yılbaşında asgari ücrette yapılan zammın aynı ay içinde eriyip gittiğini söyledi. Ortada bir sömürü düzeninin olduğunu altını çizen Barbaros, “Bu düzen ve iktidar, zenginlere kar rekorları, emekçi halka ise sefalet maaşları dışında hiçbir gelecek vaat etmiyor. Emekçilerin açlığı, sefaleti büyürken sermayenin yegane temsilcisi Erdoğan ve tek adam yönetimi ise kapitalistlerin, rantçıların, zenginlerin kasasını doldurmanın derdinde. Özelleştirmeler, yap-işlet-devret modeli, patronlara vergi afları ve teşvikler, kur korumalı mevduat hesabı, gelire endeksli senet vb. yollarla ülkenin ve halkın kaynakları başta yandaşlar olmak üzere kapitalistlere ve bir avuç servet sahibine peşkeş çekiliyor” diye konuştu.
‘25 buçuk milyon insanın açlık sınırının altında’
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın her konuşmasında “aç kalan falan yok” dediğini hatırlatan Barbaros, “25 buçuk milyon insanın açlık sınırının altında yaşam savaşı veriyor. İstanbul’da ekmek büfeleri önünde uzun kuyruklar kullandığını söyleyen Barbaros, “İktidarın kamu kaynaklarını yağmalattığı, ihalelere boğduğu, emekçilerin cebinden milyar dolarlar akıttığı patronlar ise halkın ekmeğinden çalarak servetlerine servet katıyor. Bu sömürü ve baskı düzeni, emekçilere her gün yeni zamları vadetmekten, düşük ücretlere ve kölece çalışma koşullarına mahkum olmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. Yoksuldan alıp zengine aktaran, ülkede yaşanan her bir sorunun faturasını işçi ve emekçiye kesen bu iktidar da, bu sermaye düzeni de değişmelidir” ifadelerini kullandı.
Emekçiye değil savaşa bütçe
Verilerin yoksulluğun giderek derinleştirdiğini ifade eden Barbaros, halkın yaşam ve çalışma koşullarının, “tek adam” yönetimi ve Cumhur ittifakı politikalarıyla her geçen gün daha da kötüye gittiğini söyledi. Barbaros, “Siyasal iktidarın programı işçinin, emekçinin, yoksul halkların değil, patronların programıdır. Emekçi halkın ihtiyaçlarına, sağlığa ve eğitime ayrılmayan bütçeler savaş makinelerine, silaha, halklar arası düşmanlık tohumları ekmeye ayrılmaktadır. Tüm bu karanlık tablo içerisinde memleket işçi ve emekçiler açısından yangın yeri iken sermaye muhalefeti ise halk hareketini frenlemek için çaba göstermeye devam ediyor. Emekçilerin biriken ve kangren haline gelmiş olan sorunları sadece sandığa havale edilerek çözülemez. İşçiler ve emekçiler yüksek enflasyonu, fahiş zamları, derinleşen yoksullaşmayı izlemeden, seçimleri beklemeden bir an önce harekete geçip birleşik mücadeleyi büyütmelidir” diye belirtti.
Birleşik mücadele çağrısı
Sefalet koşullarına karşı haklarını alacağını söyleyen Barbaros, kiralara, temel tüketim mallarına, ulaşıma, elektriğe, suya ve doğalgaza yapılan zamların durdurulması gerektiğinin söyledi. Herkesin bu “sömürü” ve “yağma” düzenine karşı bir araya geldiğini belirten Barbaros, “Şimdiye kadar ilçelerde stantlar açtık, imza topladık. İşçi ve emekçiler insanca yaşam talepleri etrafında bir araya gelip işyerlerinde, fabrikalarda, ofislerde, mahallelerde mücadele platformlarını ve kendi birliklerini kurarak sesini yükseltmelidir. Taleplerimizin hayata geçmesi ancak işçi sınıfının ve emekçi halkın birleşerek örgütlü bir şekilde mücadele etmesi ile mümkündür” dedi.
Açıklama sloganların ardından sona erdi.