Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle süresiz –dönüşümsüz açlık grevine giren oğulları Yasin Güngör’ün anne ve babası da aynı taleple 17 gündür eylemde. Güngör eşler, “Bu zulüm ve zorbalık sadece Kürt halkı üzerinde yürütülüyor. Bedenimizi açlığa yatırarak zulümden kurtulup, barışı sağlayabiliriz” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Hakların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekilli Leyla Güven’in başlattığı süresiz -dönüşümsüz açlık grevi eylemi 80’nci gününe girdi. Aynı taleple farklı cezaevlerinde başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemleri ise 42’nci gününde. 2 yıldır tutuklu bulunduğu Elazığ 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde açlık grevine giren Yasin Güngör’ün Annesi Sacide ve Babası Selamettin Güngör de 17 gündür aynı taleple eylemde. Manisa’nın Akhisar ilçesinde yaşayan Güngör ailesi, çocuklarına destek olmak ve Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekmek amacıyla greve başladıklarını dile getirdi.
‘Sağlık sorunları yaşıyorlar’
Oğullarının açlık grevinde olduğunu 2 hafta sonra görüşe gittiklerinde öğrendiklerini dile getiren Güngör ailesi, “Yasin’in gözlerinden rahatsız olduğunu için başta greve başladığını duyunca inanamadık” dedi. Kimi sağlık sorunları yaşasa da henüz hiçbir sağlık kontrolünde geçmediklerini belirten Güngör ailesi, açlık grevine başladıklarından bu yana çocuklarıyla sadece telefonla görüşebildiklerini ifade etti.
‘Çoğalacağız’
Açlık grevlerine ilişkin “Bişeyler yapmak istedik” diyen baba Selamettin Güngör, “Çünkü herkes biliyor ki tecrit bir insanlık suçudur. Yasin açlık grevine başladığında bize ‘İzmir, Manisa ve bütün Ege bölgesine gidecek sesimizi duyuracaksınız. Bizim dışarıdaki sesimiz olun’ diyordu. Evet, gerçekten cezaevlerinde bir mücadele var. Bu yüzden bizde anladık ki bu topraklarda binlerce Leyla Güven var. Eşimle birlikte onların sesi olmak, tecridin sonlanması için karar alarak açlık grevine başladık. Bunu yapmaktan gurur duyuyoruz. Bu eylem bizim için çok önemli bir anlamı var. Leyla Güven ve Nasır Yağız bilsin ki yalnız değiller. İnanıyorum daha da çoğalacağız. Evden bütün gıdaları çıkardık. Sadece su şeker ve tuz karışımı yapıp içiyoruz. Bazen tansiyon yüksekliği, baş dönmesi oluyor. Tabii kararlıyız. Hiçbir eylemimizden geri adım atmayacağız” diye konuştu.
‘Tecrit, mücadeleyle sonlanacak’
Öcalan’ın kardeşiyle kısa bir süre önce görüştürülmesinin grevi kırmaya yönelik olduğunu vurgulayan Güngör, “Biz biliyoruz ki bu görüşme bir formalite icabıdır. Avukatlar ve ailesi düzenli bir şekilde yanına gitmesi gerekiyor. Bu insani haklardır. Keyfi olarak bu haklardan muaf tutuluyor. Bu zulüm ve zorbalık sadece Kürt halkı üzerinde yürütülüyor. Bu devletle, silahla, savaşla çatışmak değil amacımız. Fakat bedenimizi açlığa yatırarak zulümden kurtulup barışı sağlayabiliriz. Eğer Kürt halkı bir birlerine destek verirse, birlikte çoğalırsak tecridi hep birlikte kıracağız. Cegerxwin’in, ‘Eger hûn nebin yek hûn ê herin yek bi yek’ gibi tehlikeler bulunuyor. Bu anlamda birbirimize güç vermemiz gerekiyor” diye belirtti.
‘Talepler kabul edilsin’
Birçok hastalığı olan ve düzenli ilaç kullanmasına rağmen açlık grevine başlayan anne Sacide Güngör de, halsizlik, baş dönmesi, mide bulantısı gibi sorunlara rağmen eyleminde kararlı olduğunu söyledi. Birçok insan açken vicdanen yemek yiyemediğini vurgulayan anne Güngör, şunları dile getirdi: “Hiçbir insanının tecrit altında yaşamaya mahkum edilemez. Düzenli olarak hukuki hakları sağlanmalıdır. Bu yüzden insanlar bedenlerini açlığa yatırdı. Güven’in durumu gittikçe kritikleşiyor. Cezaevindeki grev ilerlediğinde diğer tutuklularda da yaşanacak. Ölümlerin yaşanmaması için bir an önce talepler kabul edilsin. Biz tecridin kaldırılma talebiyle başlattığımız bu greve Leyla güven ve tutukluların sesi olmak istiyoruz. Bu anlamda tüm toplumun bu ses etrafında birleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir anne ve kadın olarak bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum. Bu direniş yolu açlıksa biz de bunu yapacağız.”
Kaynak: MA / Ayşe Sürme