Amudê sinemasında 13 Kasım 1960’ta 283 Kürt çocuğun hayatının kaybetmesinin üzerinden 62 yıl geçse de yaralar hala taze, katliamın tanıklarından Mihemmed Ali, yaşadıklarını anlatarak ‘kara bir gündü’ dedi
Her günün bir anmaya dönüştüğü Kurdistan topraklarında 13 Kasım ise 1960’ta Kuzey ve Doğu Suriye’nin Cizîre bölgesinin Qamişlo kentine bağlı Amudê ilçesinde 283 Kürt çocuğun Amûde Sineması’nda yanarak hayatını kaybettiği tarihin yıl dönümü.
Cezayir direnişine destek amacıyla Amûde’deki 120 kişi kapasiteli tek sinema salonuna çoğunluğu Kürtlerden oluşan 500 çocuk dolduruldu.
Cezayir Devrimi’ni anlatan Mısır yapımı Cerîmet Nisif el-Leyl (Sûcê nîvê şevê- Geceyarısı Suçu) filmi çocuklara gösterildi. Filmin yarım saatlik bölümünden sonra sinemanın perde kısmında başlayan yangın, kısa sürede tüm salona sıçrarken, 130 metrekarelik sinema salonunda bulunan iki dar kapı da yangın sırasında kapalı tutuldu. Ahşaptan olan sinema salonu kısa sürede alev alarak yanıp, çöktü. Yangında yaşları 8-14 aralığında olan 283 çocuk hayatını kaybetti.
Heykelleri dikildi
Yangının Suriyede’ki Kürtlerin varlığına yönelik bir katletme olduğu ve Baas Rejimi tarafından çıkarıldığı belirtilirken, yüzlerce çocuğun katledildiği olayda bir soruşturma dahi yürütülmedi.
Sinema salonunun yerine yapılan Baxçê Pakrewan (Kahramanlar Bahçesi) Parkı ile katliamın anıları taze tutulurken, katliamın yaşandığı anda 10’dan fazla çocuğu yangından kurtaran Mihemedê Seîd Axayê Deqorî’nin de çocuklarla görüldüğü heykeli bahçeye yerleştirildi. Parkta, yine onlarca çocuğun yanan sinema salonundan kendilerini attığı su kuyusu da bulunurken, sinemanın duvarında ise hayatını kaybeden çocukların isimleri ve fotoğraflarının yer aldığı anıt duruyor. Amudê’de yaşanan acılardan kaynaklı ilçede halen sinema salonu bulunmazken, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ise sinemada hayatını kaybedenleri “Devrim şehitleri” olarak kabul etti.
‘Kapılara gittik ama kapılar açılmadı’
Olayın tanıklarından ve kurtulan çocuklarından biri olan Mihemmed Ali MA’dan Müjdat Can’a yaşadıklarını anlattı. Cezayir Devrimi’ni anlamak için sinemaya götürüldüklerini söyleyen Elî, “Sinema bilindik bir isimdi. Divanı vardı. Tahtalarla yapılmıştı. Kürsülerin üzerine oturmuştuk. Küçük çocuklarda yerde oturuyordu. Filmi izliyorduk. Bir genç kendini yukardan atarak ‘yangın çıkıyor’ dedi. Ardından herkes kapılara doğru gitti, ancak kapılar açılmadı” dedi.
Elim ayağım yandı
Sinemada ufak bir dükkan olduğunu ve oraya sığındıkları için kurtulduklarını belirten Elî, “Kısa sürede her yeri ateş sardı. Dışarıda kalanlar alevler her tarafı sarınca yangını fark etti. Bizden daha çevik bir çocuk, sinema içindeki dükkandan koşarak kapıdan kurtuldu. Bende ardından koştum ve ateşten kurtuldum. Elim ve ayağım yandı, yaralandım” dedi.
Kara bir gündü
Amûde Sinema katliamının kendilerinde büyük bir acı yaşattığını belirten Elî, “Ne zaman bu katliamın yıl dönümü gelse içimiz acıyor. Gerçekten kara bir gündü Amûde için. Bu gençler olsaydı bugün Amûde, iki kat olurdu” dedi.
RİHA