Kürt özgür basın geleneğine güçlü iz bırakan, kadın gazeteci Evin Buldan’ın yitirilişinin 6’ncı yıl dönümün de meslektaşları onu unutmayarak, ‘Evin Buldan ismi gibi ülkesine aşık bir kadın gazeteciydi’ dedi
Kürt özgür basın geleneği, tarihi boyunca sayısız gazetecinin emeği ile direnişi ile bugünlere geldi. Bunlardan biri de Evin Buldan. Colemêrg’in (Hakkari) Gever (Yüksekova) ilçesinde 1990 yılında dünyaya gelen Evin, devlet baskısının yaşandığı bir coğrafyada, bu baskının hedefi olan bir ailenin içinde büyüdü. Aynı zamanda katledilen Kürt iş insanı Savaş Buldan’ın da yeğeni olan Evin henüz 4 yaşındayken, baskılar sonucu ailesi ile birlikte göç yollarına düştü.
‘Doğduğu topraklara geri döndü’
Artan baskılar nedeniyle ailesi 1994 yılında Güney Kurdistan’a göç eden Evin, çocuk yaşta kamp kamp dolaştıktan sonra ailesiyle son olarak Maxmur Kampı’na yerleşti. Burada Selahattin Üniversitesi’nde Radyo Televizyon Bölümü’nü bitiren Evin, daha sonra doğduğu topraklara geri döndü ve gazeteciliğe başladı. 2011 yılında Amed’de Kürtçe günlük gazete olan Azadiya Welat ile ilk adımını atan Evin, gazetenin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılmasının ardından Rojeva Medya gazetesinde editörlük yapmaya başladı.
‘Kürtçeyi yaşattı’
Kürtçenin yaşatılması mücadelesine kalemi ile katkı sağlayan Evin, 2 Nisan 2017 akşamı evinin önünde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Ardında özgür basın geleneğine bir miras bırakan Evin, aradan geçen yıllara rağmen meslektaşları tarafından unutulmadı.
‘Hiçbir güç hakikat kalemine engel olamaz’
Evin, 7 Ekim Kürdistan Kadın Gazeteciler Günü dolayısıyla 2016 yılında verdiği bir röportajında şunları söylemişti: “Gurbetelli bize gerçeklerin karanlıkta kalmadığını ve büyük bir mücadele verildiğini gösterdi. Biz de Gurbetelli’nin kalemini yerde bırakmayacağız. Kürtlerin köyleri, evleri, şehirleri bombalanıyor, insanlar katlediliyor, işkence ediliyor. Kürt kadınları yerlerde teşhir ediliyor, dili, kültürü, kimliği yok sayılıyor. Muhalif basın susturuluyor. Gurbetelli o dönemden bu döneme basın geleneğini nasıl getirdiyse bizler de mücadelelerini yürüterek gerçekleri açığa çıkaracağız. Hiçbir güç hakikat kalemine engel olamaz.”
‘Kadın mücadelesine duyarlıydı’
Evin ile hem Maxmur’dan tanışan hem de Azadiya Welat’ta birlikte çalışan arkadaşı Ayşe Kara da, ona dair “Evin benim yanımda yaşamını yitirdi. Benim açımdan büyük bir kayıp ve üzüntü nedeni oldu. Kuşkusuz onunla arkadaş olmaktan, beraber çalışmaktan çok mutluyum. Onunla birçok anımız var. Evin ile hem çok güzel hem de çok acılı günlerimiz oldu. Evin’in en güzel özelliklerinden biri iyi bir yoldaş, sıcakkanlı ve duygulu bir arkadaş olmasıydı. Nujihan Erhan, Deniz Fırat, Gurbetelli Ersöz ve yaşamını yitiren diğer kadın gazetecilerin ölüm yıldönümü geldiğinde onları anmak için özel bir çalışma yapmak isterdi. Kendi aramızda şakalaşırdık. Bir gün ona dedim ki, ‘Evin eğer bir gün sen de şehit düşersen biz de senin için böyle yapalım’. Ne yazık ki bu da benim payıma düştü. Evin sadece gazeteci değildi. Kadın gazeteciydi, kadın haberleri ve kadın mücadelesine hepimizden daha duyarlıydı” demişti.
‘İsmi gibi ülkesine aşıktı’
Evin ile yine Azadiya Welat’ta birlikte çalışan Elif Can Alkan ise ona dair şu sözleri kullanmıştı: “Evin heyecanlı, dinamik ve genç bir arkadaştı. Güler yüzü ve sıcakkanlılığıyla dikkatimi çekti. Her hali ile genç ve Kürdistani özellikleri ön planda olan bir arkadaştı. Kürtçeyi her yerde kullanır ve Kürt diline çok önem verir, severdi. Yaşamında Türkçeye yer yoktu. Yaklaşık 4 yıl Azadiya Welat’ta birlikte çalıştık. Evin’in ismi geçtiğinde herkes neşelenirdi. Evin, ömrünün sonunda kadar mesleğine aşık olarak yaşadı. İsmi gibi ülkesine aşıktı.”
Kaynak: JınNews