6 Şubat depremi geniş bir coğrafyada büyük bir yıkıma yol açtı. 6 Şubat depreminin yıkıcı etkisi devam ediyor.
Maalesef sıfır tedbirin yol açtığı tahribatın haddi hesabı yok. Rantın, ranta angaje iktidar tarzının, halka kurduğu tuzak, halkın hayatı üzerinde oynadığı kumar büyük bir katliama yol açtı.
İktidarın deprem sonrasındaki tutumu ve söylemi deyim yerinde ise afet içinde afet. Buna rağmen yıkımı giderme, acıları bir nebze de olsa dindirme ve yaraları sarma mücadelesi ise devam ediyor.
KCK 6 Şubat depreminden 3 gün sonra 9 Şubat’a eylemsizlik kararını ilan etti. KCK açıklamasında eylemsizlik kararını 6 Şubat depremi vesilesiyle aldığını, depremzedelerin acılarını paylaştığını ve herkesi depremzedelerle dayanışmaya ve yaraların sarılması için seferberlik içinde olma çağrısında bulundu.
KCK’nin eylemsizlik kararı son derece önemli ve değerli bir karar. Depremin yol açtığı yıkımı, acıyı ve karanlığı aşmak için doğru siyasi tutumlara ve güçlü dayanışma seferberliğine ihtiyaç var. KCK kendi cephesinden tarihi bir sorumluluk ortaya koydu. İnsani, ahlaki ve vicdani bir tutum ortaya koydu.
AKP iktidarının tutumu ise Kürtlere karşı savaş politikasını aralıksız sürdürme ve toplumu baskıyla, tehditle susturma üzerinden devam ediyor.
AKP iktidarı yıllardır Kürt halkına yönelik imha saldırılarını yürütüyor, yürüttüğü saldırıların yol açtığı yıkım hayli ağır.
AKP iktidarının Kürtlere yönelik saldırıda harcadığı bütçe, harcadığı efor deprem tehlikesine karşı tedbire harcansaydı, depremde bu düzeyde insan hayatını kaybetmezdi. Yaşanan boyutta insan ve maddi kaybın yaşanamayacağında herkes hemfikir. En fazla mevcut insan kaybının belki yüzde 5’i civarında bir kayıp yaşanabilirdi.
Depremde Kürt siyaseti, Kürt halkı, Türkiye toplumu, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve dünya kamuoyu, insani diplomasi yaraları sarmaya, insan hayatını kurtarmaya odaklanırken, AKP-MHP iktidarı Rojava’ya, Kuzey Doğu Suriye’ye ve Güney Kürdistan’a yönelik SİHA’larla, uçaklarla, toplarla insanları katletme, Kürtleri katletme saldırılarına devam etti. Saldırılarda birçok insan hayatını kaybetti. İktidar 6 Şubat’tan bu yana HPG güçlerinin bulunduğu alanları bombalamıştır.
İnsanlığın deprem yıkımına karşı ortaya koyduğu dayanışmayı, maddi ve manevi katkıyı AKP-MHP iktidarı Türkiye toplumu üzerinde baskı politikasına, Kürtlere karşı da savaşa servis etmeye şimdiden başlamış bulunuyor.
Depremzedelerin, Kürt halkının, Türk halkının temel ihtiyacı barışçı, demokratik bir Türkiye’dir. İnsan hayatını, özgürlükleri ve adaleti merkeze alan bir siyasete, bir Türkiye’ye ihtiyaçları var.
On binlerce insanın ölümü, yüz binin üzerinde insanın yaralanması ve yaşanan büyük acıya saygı ve sorumluluk bu temelde bir ihtiyaca cevap olmaktan geçiyor.
AKP-MHP iktidarı bu temelde ahlaki ve siyasi sorumluluk ve tutumdan uzak olan bir iktidar olduğundan dolayı, ortaya çıkan dayanışmayı istismar ederek kendi faşizan emelleri temelinde kullanmakta.
İktidarın engellemelerine rağmen depremzedelerle dayanışma kampanyaları etrafında birçok dinamik, toplumun geleceğini önceleyen ve bu temelde özgür, demokratik ve barışçı gelecek bilincini ve mücadelesini ortaya koydular. Bu umut verici bir durum. Umudu ve dayanışmayı büyük bir örgütlülüğe dönüştürmek, onu da geleceğin inşasına dönüştürmekle yaşanan ve yaşatılan acılara daha kalıcı biçimde cevap olunabilir. Kürt siyaseti, Kürt halkı, Kürt özgürlük mücadelesi kendi cephesinde üzerine düşen sorumluluğu bu temelde ortaya koymuştur. Birleşik bir dayanışmayla yıkımlardan ve yıkımlardan sorumlu faşist zihniyetten ve onun iktidarından kurtulabilir. Kurtulma istemi fazlasıyla toplumsal damarlarda birikmiştir.