PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevine giren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Hakların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekilli Leyla Güven’in eylemi 38. gününde. Cezaevlerinde bulunan siyasi tutukluların 27 Kasım’da başlattıkları süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemi de 17. gününde sürüyor. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü ve HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Leyla Güven’in eylemine destek çağrısında bulundu. Güven’in sağlık sorunlarının arttığına dikkat çeken Koçyiğit, Güven’in cezaevine girmeden önce de sağlık sorunlarının olduğunu belirtti. Koçyiğit, “Sağlık sorunlarının ağırlaşması açlık grevine bağlı olarak gelişecektir. Üzerinde durmamız gereken asıl mesele en nihayetinde ne için eylem yapıldığı ve bu eyleme neden hala cevap oluşturulmadığıdır” dedi. 2015 yılından bu yana Abdullah Öcalan’dan hiçbir haber alınmamasına değinen Koçyiğit, “Kamuoyunun çağrılarına hiçbir şekilde cevap vermeyen kör, sağır ve dilsiz bir iktidarla karşı karşıyayız. Yetkililer bu konuda hiçbir açıklama yapmıyorlar ve her seferinde avukatların başvurularını uyduruk gerekçelerle reddediyor. Burada zamana yayılmış işkenceden ve öldürmekten bahsediyoruz. Bu yalıtma ve tecrit etme tam da buna denk gelen bir şeydir. Bu sadece politik sonuçlardan korktukları için görüştürmeme meselesi değil bir bütün olarak Sayın Öcalan’ın varlığını ortadan kaldırmak istemelerindendir” diye konuştu.
‘Bu çığlık yaygınlaşmalı’
Leyla Güven’in eylemi için “gerçek anlamda bir haykırıştan, bir çığlıktan bahsediyoruz” diyen Koçyiğit, “Bütün bu uygulamaların her birine Sayın Leyla Güven ‘Edî bes e’ diyor. Bizim bu isyanı yaygınlaştırmamız lazım” ifadelerini kullandı. Halkın, tutukluların, siyasetçilerin ve birçok kurumun Güven’e destek amacıyla yaptıkları açlık grevlerine yönelik baskı ve gözaltıları hatırlatan Koçyiğit, şöyle devam etti: “Bu mücadelenin toplumsallaşmasından ve bunun arkasına milyonlarca insanın dizilmesinden korkan bir hükümetle karşı karşıyayız. Bu korkunun üzerine gitmek durumundayız. Burada bize mücadelenin hattını gösteren temel bir belirleyen var. Bu da mücadele çizgisini derinleştirmekten, eylemi sahiplenmekten ve demokratik barışçıl gösterileri toplumsal sahaya yaymaktan geçiyor.” Koçyiğit, cezaevlerindeki diğer süresiz- dönüşümlü açlık grevlerini anımsatarak, “Yapılan açıklama ile eylem sonuç almazsa daha radikal bir sonuca gidileceği belirtildi. Bu da ölüm orucu demek. Bütün bunları izleyecek pozisyonda değiliz, geç kalmamak için bu sesi yaymak durumundayız. Bu haklı haykırışa yoldaş olmak zorundayız. Devletin tutumuna karşı bu bir vicdan eylemidir. Bıçağın kemiğe dayandığı yerde en son başvurulması gereken ama en nihayetinde başvurulduğunda da sonuçları itibariyle öngörebileceğimiz yerlere evrilecek bir eylem” dedi.
‘Hükümet adım atmalı’
“Hükümet’in aklıselim bir yanı kaldıysa bir an önce adım atması gerekiyor” diyen Koçyiğit, “Leyla Güven’in eylemini sonlandırması için kalıcı bir görüşme mekanizmasının kurulması gerekiyor. Tabi ki ilk koşul Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, onun sağlık güvenlik ve özgürlük koşullarının düzenlenmesi ve kamuoyunu tatmin edecek bir görüşmenin hızlıca gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bunlar olmadığı sürece Leyla Güven’in yaptığı eylem çok açık ve nettir ve hiçbirimizin buna seyirci kalmaması gerekir” dedi.
Leyla Güven: Her şey güzel olacak
38 gündür süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, mesaj gönderdi. Güven, mesajında “Başta Diyarbakır’daki anneler olmak üzere talebime destek amaçlı açlık grevi yaptıkları için gözaltına alınan herkese selamlarımı gönderiyorum. Direnişiniz direnişime güç veriyor. Berxwedan jiyan e” dedi. Güven kızı Sabiha Temizkan ile de haftalık telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Temizkan, annesinin telefonda verdiği mesajı paylaştı. Temizkan’ın paylaşımı şöyle: “Annemle açlık grevinin 37. gününde (dün) telefonda konuştuk. Sesi çok iyi geliyordu. Moralinin yüksek olduğunu söyledi. Bütün bu sessizliğe rağmen eyleminin sonuç alacağından çok umutlu. ‘Her şey güzel olacak, unutma!’ dedi. Sevgileri var…”
Tutuklular kararlı
Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 5 tutuklu açlık grevini sürdürürken, Bünyan Cezaevi’nde eylemi 3. grup devraldı. Tekirdağ Cezaevi’nde ise açlık grevi ile baskıların arttığı öğrenildi. Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutuklular 10’ar günlük süresiz-dönüşümlü açlık grevinde. 5’şerli gruplar halinde açlık grevinde olan tutukluların 2. grubu açlık grevini sürdürürken, 3. grup Pazar günü açlık grevini devralacak. Tutuklular, avukatları aracılığıyla kamuoyuna mesaj gönderdi. Tutuklular, “Tecrit kaldırılana kadar mücadele edeceğiz ve asla geri adım atmayacağız” diye mesaj verdi. Kayseri Bünyan Kapalı Cezaevi’ndeki tutukluların başlattığı açlık grevi de devam ediyor. Cezaevi’nde 20 kadın ve 30 erkek tutuklu-hükümlünün başlattığı açlık grevini 3. grup devraldı. Açlık grevine giren tutuklulardan Şefika Bilici ile Bedrettin Hasar’ın cezaevi yönetimi tarafından telefon hakkı, havalandırma ve görüş yasağı tehditleriyle karşı karşıya kaldığı belirtildi. Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde ise açlık grevindeki tutuklulara yönelik baskıların arttığı öğrenildi. Tutuklular aileleri aracılığıyla yaptıkları açıklamada açlık grevi başladığından bu yana cezaevi idaresinin baskılarının arttığını aktardı. Tutuklular, sayım sırasında gardiyanların yaptıkları konuşmalarla kendilerini provoke edilmeye çalıştığını belirtti. Koğuşları arama adı altında yapılan baskınlarda kıyafetlerini ve özel eşyalarının dağıtıldığını kaydeden tutuklular, baskıların açlık grevini bitirmeye yönelik olduğunu anlattı. Tutuklular, aile görüşmesine getirilirken çıplak arama dayatmasına maruz kaldıklarını belirtti.
Norveçli vekilden ziyaret
Norveç’in başkenti Oslo’da yaşayan Kürtler ve dostları da tecridin kaldırılması talebiyle günlerdir açlık grevinde. Norveç Parlamentosu önünde devam eden açlık grevini Sosyalist Parti Milletvekili Freddy Andre Øvstegård ziyaret etti. Burada bir konuşma yapan Øvstegård, parti olarak Kürtlerin durumunu yakından takip ettiklerini, Kürtlerin uzun yıllardır çok zorlu bir mücadele verdiğini söyledi. Türkiye’deki durumu da yakından takip ettiklerini söyleyip, “Erdoğan ve hükümeti sistematik olarak insan hakları ihlalleri yapıyor” diyen Øvstegård, Erdoğan’ın daha fazla güç için demokratik olmayan uygulamalara başvurduğunu belirtti. Türkiye ve Norveç’in NATO müttefiki olmaları sebebiyle Norveç’in de Türkiye’nin bu uygulamalarından sorumlu olduğunun altını çizen Øvstegård, Norveç Dışişleri Bakanı Ine Marie Eriksen Søreide’den Türkiye’ye yapılan silah satışını acilen durdurmasını beklediklerini de sözlerine ekledi. Bu konunun son derece hayati olduğunu vurgulayan Øvstegård, satışın durdurulması için bakana soru yönelteceklerini de dile getirdi.
İSTANBUL