Kenan Kırkaya
Ortadoğu gibi yapay toplumsal korkular üzerinden güç inşa edilen coğrafyalarda iktidar olmak zor, iktidar olduktan sonra onu sürdürmek, mutlaklaştırmak ve süreklileştirmek çok daha kolay. Türkiye yüz yıldan fazladır bu yolla iktidar olanların, iktidarda kalanların yarattığı derin tahribatların ceremesini çekiyor. 19 yıllık AKP iktidarında da bu kahredici döngü kendisini tekrarlıyor.
Demokrasi, refah, barış, AB üyeliği, komşularla sıfır sorun, muasır medeniyetler seviyesi gibi kavramlarla; elbette uluslararası güçlerden tam destek alarak ve elbette geçmiş iktidarların kötülüklerini eleştirerek iş başına gelen AKP, kendisinden önceki iktidarlardan beter hale gelince iktidarda kalmanın tılsımını çözdü! Önce insanların korkularını besledi, diri tuttu, sonra da onlara dayanarak komalık ömrünü uzattı. Deyim yerindeyse 5 kelimeyle işi götürüyor. Ara sıra bunları çeşitlendiriyor, önüne arkasına başka kelimeler yerleştiriyor ama esasen bunların dışına çıkmıyor, çıkamıyor. Bu kavramları bir de inanç simsarlığıyla destekliyor. Rabia yaparken de “tek dil, tek vatan, tek bayrak, tek millet” derken de esasen bu kavramlar üzerinden hareket ediyor. Topluma karşı işlediği suçlar ayyuka çıkıyor, yasadışı ilişkileri tel tel dökülüyor, ekonomi çöküyor, yoksulluk artıyor, insanlar intihar ediyor, savaş derinleşiyor, ülke yangın yerine dönüyor o hep aynı şeyi söylüyor:
Terör, darbe, mihrak, vatan, beka!
Bu kavramlar kendisi için bulunmaz nimete dönüşüyor; mihrak deyince, terör deyince, darbe deyince herkesi susturuyor, akan sular duruyor. Hemen ertesi gün iktidarın sopasını yiyecek olan muhalefeti arkasında hizaya diziyor. Haliyle iktidar sahiplerine, sözcülerine, herhangi bir yetkilisine “bu kavramları kullanmadan kendini ifade et” dediğinizde lal olur. İktidarın elinden bu 5 kavramı alın geriye koca bir hiç kalır. Çete-mafya-iktidar ilişkileri gündeme geldiği günden beri sorulara cevap vermek yerine yüzlerce kez bu kavramlarla kendilerini savundular. İçişleri Bakanı Soylu TV kanalında onlarca kez terör dedi, beka dedi, vatan dedi. Erdoğan hem grup toplantısında hem de katıldığı programda onlarca kez bu kavramları kullandı. İktidar ortakları Bahçeli ve Perinçek zaten bu kavramları kullanmadan cümle kuramıyor. Bu kavramların gücüne öylesine çok güveniyorlar, öylesine derin iman ediyorlar ki, gerçeği çarpıtırken bile zahmete girmiyorlar. O yüzden iktidar yardakçılığını yapan kimi gazeteci görünümlü şahıslar uyuşturucu trafiğini gizlemek için Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın Venezuela’ya “yardım kitlerini, maskeleri gocuğunun cebinde götürdüğünü” söylemekte beis görmüyor.
Korkular üzerinde inşa edilen bu kavramlar zehirlidir, insan beynini felç eder, muhakeme yetisini köreltir. Ama bu kavramlarla gerçeğin üzerine çekilen karanlık örtü şaibeleri dağıtmıyor, sadece erteliyor. Zamana yayılan ya da geciken hakikat her zaman daha güçlü mayalanır. Gerçeğin gücü, hakikatin kudreti yaratılan yapay korkuları, yalanları, karanlığı mutlaka dağıtır.
Bu 5 kelimeyle iktidar bir süre daha ömrünü uzatabilir ama mutlaklık ve ebediyet inanca göre sadece yaradana mahsustur, bilime göre ise mümkün değildir. İşler tersine döndüğünde iktidarın en büyük düşmanı yine bu 5 kavram olur.