HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, kadınların şiddete karşı daha güçlü bir mücadeleye ihtiyacı olduğunu söyledi. Birlikte hareket etmenin çok gerekçesi olduğunu belirten Buldan, ‘Ortak mücadele alanlarımız var’ dedi
Dilan Babat-Habibe Eren/Ankara-Jinnews
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “örgüt propagandası” yaptığı gerekçesiyle hakkında fezleke hazırlanan Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla kadına yönelik şiddet, cinsel saldırı ve katliamların önlenmesiyle ilgili olarak HDP’nin yürüttüğü mücadeleye ilişkin konuştu. İktidarın kadınları hedef alması ve çok sayıda kadın siyasetçinin cezaevinde olmasına, birçoğuna da baskıların devam etmesine yönelik Buldan, şu değerlendirmelerle başladı konuşmasına: “AKP Hükümeti’nin özellikle 16 yıllık iktidarı boyunca kadına yaklaşımı ve kadınların siyasette yer almasına duydukları rahatsızlıkların farkındayız. Ve bunu da aslında en fazla kadına sahip çıkan, kadın temsiliyeti oranını en fazla Meclis’e taşıyan, yine karar mekanizmalarında söz sahibi olabilmeleri için kadınların önünü açan bir parti olarak HDP üzerinde yoğunlaştığını görüyoruz. O yüzden belediye eşbaşkanlarımızın, milletvekili arkadaşlarımızın, eşgenel başkanlarımızın bütün bunların yaşandığı süreçle bağlantısını kurarak, HDP üzerinden saldırıların en fazla kadınlara yönelik olduğunu görüyoruz. Bu açıdan HDP’de siyaset yapan kadınlara büyük bir görev düşüyor. Yeterli mi? Elbette ki yeterli değil. Çünkü kadınların ekonomik, siyasal ve soysal anlamda yaşadığı sıkıntılar devam etmekte. Bu yönlü de bir özeleştiri vermek gerekiyor.”
‘Ortak mücadele alanı var’
25 Kasım’ın, Kürt kadın hareketi ile Türkiye kadın hareketlerinin ortak zeminlerde çalışabilmesi ve mücadele edebilmesi açısından bir vesile olduğunu belirten Buldan, bu mücadelenin sadece kadın meselesi olarak ele alınmaması gerektiğini de sözlerine ekledi. “Erkeklere de büyük sorumluluklar düşüyor” diyen Buldan, şöyle devam etti: “Bu yaklaşıma itirazın erkekler tarafından da verilmesi gerekiyor. Ortak mücadele alanları var. Örneğin; 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ardından yaklaşan yerel seçimlerle mücadele büyütülebilir. ‘Kadınlar hiç sokağı terk etmedi’ diyoruz ama açıkçası biraz daha güçlü bir mücadele zeminine ihtiyaç var. İtiraz elbette ki sokaklarda olmalı. İtiraz mutlaka yan yana gelerek olmalı ve bu birlikte hareket etmenin de bir sürü gerekçeleri var.”
Birlikte mücadele şart
Kadına yönelik suçlardaki artışla ilgili olarak da, “Fail erkek cezalandırılmadığı sürece bu daha çok erkekleri ‘teşvik’ eden bir duruma geliyor” diyen Buldan, şunları söyledi: “Bir kere hukuki anlamda bir değişikliğe ihtiyaç var. Yani kadın katliamlarının ve kadına yönelik şiddetin ağır cezalara tabi tutulması ve bu anlamda bir yasal değişikliğe ihtiyaç var. Meclis’te bu anlamda bizim dışımızda çok bir duyarlılık olmadığı için politik eşitliğe gidilmiyor. Ama şu yapılabilir; Parlamento’da diğer kadın vekillerin zorlaması ile yapabiliriz.” DBP’li belediyelere atanan kayyumların kadın kazanımlarını hedef alması ve kadın kazanımlarının gasp edilmesine yönelik olarak, “Kadın kazanımlarını bertaraf etmek AKP’nin görevleri arasında oldu” cümlesini sarf eden Buldan, şöyle dedi: “Kayyumların atandığı yerlerde, eşbaşkanlık sistemi ile kadın meselesine duyarlılık ve kadınların istihdam alanlarını genişletebilecek birçok kurum ve kuruluş kapatıldı. O yüzden bu süreci değerlendirirken hem muhafazakarlaşma yönünden kadınların eve kapatılmak istendiği hem de erkeğe muhtaç edilmek istendiği bir süreci görmemiz gerekiyor.”
Cezaevleri büyük sorun
3 yıldır devam eden çatışmalı süreçte yaşamını yitiren kadınların bedenlerinin teşhir edilmesi, cezaevlerinde de kadınlara yönelik şiddet ve hukuksuzlukla ilgili de Buldan şu değerlendirmeleri yaptı: “AKP’nin cezaevi politikaları da hukuksuzluk anlamında devam ediyor. Aldığımız bilgiler doğrultusunda vahşet boyutuna gelmiş durumda. Cezaevlerinde kadınların yaşadığı çıplak aramadan tutalım, hastaneye ve mahkemeye götürülürken tacize uğradığını ve bu anlamda çok büyük hukuksuzlukların yaşandığını biliyoruz. En büyük sorun cezaevlerinde yaşanıyor. Her gün bize kadınlardan onlarca faks ve mektuplar geliyor. Bununla ilgili hem hukuk komisyonumuzun hem milletvekili arkadaşlarımızın araştırma önergelerinden, soru önergelerine kadar birçok çabası var. Sokakta kadınlara ne yapılıyorsa aynısı cezaevindeki kadınlara yapılıyor. Bu durumun Türkiye’yi ilgilendiren bir mesele olarak ele alınması gerekiyor. Bu anlamda da bir duyarlılığa ihtiyaç var. Türkiye kamuoyunun, yine kadın hareketinin bu anlamda vermiş olacağı tepkilerle bu gidişatı durdurabilir düzeye getirebiliriz. Ama ne yazık ki, bu anlamda da bir yetersizlik var.”
Sokaklara çağrı
Son olarak, HDP’nin 25 Kasım’ı nasıl karşılayacağını ve kadınlara nasıl bir çağrı yapacaklarıyla ilgili şu bilgileri verdi Pervin Buldan: “Acilen, sadece düşüncelerinden dolayı cezaevinde olan kadınların ve diğer siyasi tutsakların mutlaka serbest bırakılması gerekiyor. Başta Figen Yüksekdağ olmak üzere, diğer tüm kadın arkadaşlarımız sadece Meclis’te değil, sadece sokaklarda ve alanlarda değil, aynı mücadeleyi cezaevlerinde de yürütüyor. 25 Kasım’da her kadın şiddete karşı bu meseleyi siyaset üstü bir mesele olarak ele alıp meydanlarda bir araya gelmeli. Bu anlamda bütün kadınları 25 Kasım’da, sokaklarda el ele, omuz omuza olmaya davet ediyorum. HDP olarak, Türkiye’nin her yerinde panellerle, söyleşilerle, mitinglerle sokakta olacağız. Finalin gece yürüyüşünün yapılacağı İstanbul’da da, çok güçlü bir şekilde yan yana duracağımız bir planlama çıkardık. Şimdiden herkesi 25 Kasım’da sokaklarda olmaya davet ediyorum.”