Her insan hayal kurar. Doğuş, akıl ermeye başladığı andır. Yine çocukluk evresi hayal kurmanın da başlangıcıdır ve doğuştur. Hayal tek yönlü değil, çok yönlü karmaşıklığı içeriyor. Yine her çocuk veya yetişkin aynı hayalleri kurmaz; içinde doğup büyümeye başladığı koşullara göre biçim ve içerik kazanır. Özünde zihinsel oluşumu şekillendiren halde hayal olmaktadır. Hayal kurmayan insan düşünülemez; ancak hayallerin niteliği kişinin geleceğini de önemli oranda biçimlendirmektedir. Çünkü hayal tasarıma, tasarım düşünce oluşum sistematiğine ulaştığı oranda eyleme dönüşür. Eylem ise hayatı yapılandırıyor ve somutlaştırma gerçekleşiyor. Yani kurumsallık kazanıyor. Var olmak, sonuç olarak kurumsal kültürel kimlik edinmektir. Hal böyle olunca da şu belirlemeyi yapmak gereklidir: Her insan hayalleri kadar vardır ve onlar kadar insandır.
42 yıl önce başta çocuklar olmak üzere Kürtler de hayal kuruyordu. Ancak toplum çok parçalı ve dağıtıldığı için Kürtler neredeyse aynı kaynaktan beslenmeyen hayaller kuruyorlardı. Yani hayaller çok dağınık ve parçalıydı.
Arap, Fars, Türk egemenlerinin dayattığı şartlar içinde ve gösterdikleri doğrultuda hayal kuruyorlardı. O açıdan da iki Kürt yan yana gelemez, gelse de dövüşür ve düşmanlaşır. Çünkü kurulan Kürt’ün hayali değildi; yabancının dayattığı hayaldi. O hayal birliğe değil, parçalanmaya götürüyordu. Çok parçalık, Kürt’ün Kürt’e düşmanlığı böyle şekillendi. Düşüş ve kendi olmaktan çıkış bu zeminin ürünüdür. Kürt yoktur söyleminin vücut bulmasının gerçekleşmesi bunun sonucu oldu. Çünkü ortaklaşan hayal adeta ortadan kaldırılmıştır Kürt’ün dünyasında. Kürt dünyası yok edilmişti bir anlamda. Toplumsal hayali olmayanın kendi hayali de olmuyor. Dolayısıyla dünyası da olmaz.
42 yıl önce Kürt dünyasında asıl değişimin yaşandığı alanda hayal de oldu. Kuşkusuz Kürt’ün kendisi için hayal kurması cesaret isteyen bir durumdu. Zayıf ve yetersiz başladı, ama buna cesaret edildi. Sonraki zamanlarda başarıyı belirleyen olan da hayal kurmada ısrar ve azimle pratikleşme oldu.
Pratikleştikçe hayal bütün Kürtlerde karşılık buldu ve toplumsallaştı. Bunun karşılığı dört parçada gerçekleşti ve Kürtlerin tümünün ortak hayaline dönüştü. Kürt ulusal birliği de bu hayal temelinde oluşuyor.
Zira ortak hayaller varsa, ortak birlikler de gerçekleşebilir. Hala birlik önünde engellerin olması yanıltmamalıdır. Hayal dünyasının yokluğundan varlığına dönüş kolay gerçekleşmiyor. Hala Kürt’ün gerçek hayaline ulaşamayan kesimler vardır ve bir zaman daha varlıklarını devam ettirebilir.
42 yılın bitişi ve 43. yılın başlamasını bu bağlam içinde değerlendirmek gerçekçi olacaktır. Doğru olan çoğu şeyin hayal olmaktan çıkması ve somutlaşmasıdır. Kürt yoktur dayatması geride kaldı. En düşman çevreler bile Kürt yoktur demeye cesaret edemiyorlar. Vardır ama “kardeşiz” diyorlar. Kürt’ün hayal kurmasına da münafıklık diyor ve tüm olanaklarını kullanarak dağıtmaya çalışıyorlar.
Yine Kürt’ün 42 yıl önce kurmaya başladığı hayal büyüyerek kendi sınırlarını da aştı, dünyaya yansımaya başladı. Karşılık buldu; aydınlığın, iyilik ve güzelliğin temsilcisi olduğu kabul görüyor. Neden? Çünkü Kürt’ün hayali demokrasi ve özgür yaşamı öngörüyor. İnkârı ret ediyor; farklı yaşamları coşkunun, moralin esası olarak görüyor. Farklılık içinde birlikte yaşam, düşünce çeşitliliği, yeniye, güzele ve iyiye yürümenin temeli olduğunun farkındadır.
Evren çokluklar ve farklılıkların ahenginden ötürü iyi ve güzel değil midir? İnsan oluşunu oluşturan toplumsal doğanın evrenin bir yansıması olduğu tartışma götürmez bir hakikattir. Dolayısıyla onu tekli ulus-devlet kalıplarına almak hapsetmek demektir ve bu insana yapılacak en büyük zulüm olmaktadır. O yüzdendir ki dünya, insanlığını bütün zorluk ve dezavantajlara karşın ilgiyle izlemeye başladı Kürt’ü. Yine adeta yok sayılan ve tarihsiz bırakılan kadın Kürt’ün özgürlük hayalinde salt düşüncede değil, yaşamın her alanında misyon üstlenmesi diğer bir kanıtı olmaktadır.
43. yıla girilirken asıl zorluklar aşılmıştır. Özgürlük hayali temelinde Kürtler ortak hayal kurma kültürünü yakalamıştır. Diğer başarılanların yanı sıra asıl başarılan bu hayaldir. Hayal kurma yetisini yitirmek ölümle eşdeğerdir. Aslında ölüm hayal kuramamadır. O yüzden bir zamanlar “Hayali Kürdistan burada meftundur” çizilen karikatürler bunu vurguluyordu. Yani “Kürt ölüdür.” “Ölü Kürt” aşıldı. Hani denir ya “ben çocuk hayallerimle yaşıyorum.” Veya “genç başladık, genç başaracağız.” Vurgulanmak istenen hayallerimizi kaybetmeyelim. Güçlü olabilirler. Zoru dayatarak çoğu kazanımı yok edebilirler. Fakat özgürlük hayallerini hiçbir güç yok edemez. 43. yılda çocukluk hayalleriyle yaşamak özgürlüğe yürüyüşün güvencesidir. 42 yıl önce bir hayalle yürüyüş başladı. 43. yılda büyüyerek özgürlüğe akıyor. Yeter ki hayallerimizle umut yükselsin. Hayal ve umutla yaşayın.