Ağabeyi PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın doğum günü dolayısıyla halkı Amara’ya davet eden Mehmet Öcalan, ‘Burası başkanın evi. Başkanın evi bütün Kürtlerin evidir de aynı zamanda. 4 Nisan’da demokratik tepkimizi göstermek adına herkesi başkanın doğduğu köye davet ediyorum’ dedi
Uluslararası komployla 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye’ye getirildiğinden beri İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 3 yıldır hiçbir haber alınmıyor. Aile ve avukat görüşleri engellenerek İmralı’da sürdürülen bu mutlak iletişimsizlik haline karşı dünyaca tanınmış isimlerin başlattığı ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük ve Kürt sorununa çözüm’ kampanyası küresel çapta devam ederken, cezaevlerinde bulunan siyasi tutsaklar da kampanyaya destek amacıyla aylardır açlık grevinde.
Yine ‘Adalet Nöbeti’ eylemleri ile tutsak yakınlarının tepkilerini gösterdikleri İmralı tecridine karşı yürüyüşler, imza ve mektup gönderme kampanyaları gibi dünyanın hemen yerinden yükselen itirazlar söz konusu. Bu itirazların Öcalan’ın doğum günü olan 4 Nisan tarihinde daha da büyümesi bekleniyor.
4 Nisan 1949 yılında Riha’nin (Urfa) Xelfetî (Halfeti) ilçesine bağlı kırsal Amara Mahallesi’nde dünyaya gelen Abdullah Öcalan’ın bu yıl 75’nci yaş dönümü. Önceki yıllarda olduğu gibi bu günü kutlama hazırlığı yapan Kürt halkı ve Öcalan’ın fikirlerini benimseyen dünya halkları bir kez daha tecrit uygulanan Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü talep edecek.
Mehmet Öcalan, herkesi 4 Nisan’da Amara’ya davet ederek bu yılda misafirlerini beklediklerini belirtti.
‘Arayışı kendini bulmaktı’
Yaşları birbirine yakın olduğu için ağabeyi Abdullah Öcalan ile çocukluklarının birlikte geçtiğini dile getiren Mehmet Öcalan, çocukken de farklı biri olan ağabeyinin hep bir arayış içerisinde olduğunu belirterek, “Arayışı aslında kendini bulmak, kendini tanımaktı. Köyümüze yakın olan Cibîn köyüne okula gidiyordu. Okuldan döndükten sonra kuşları ve keklikleri çok sevdiği için keklik aramaya çıkıyordu. Tarlaya çalışmaya gittiğimizde işimizi bitirdikten sonra başkan ile birlikte çıkıp dolaşıyorduk. O kadar uzaklaşıyorduk ki anne ve babamız, ablalarımızı bizim peşimizden gönderiyorlardı” diye konuştu.
‘Elini neye atsa başarılı oluyordu’
Okumayı çok seven ağabeyinin kitaplara olan tutkusunu de anlatan Mehmet Öcalan, “Başkan sürekli kitap okuyordu. Okulda da çok başarılıydı. Onun yaşındaki çocuklar bizim eve gelip ondan ders alıyorlardı. Aynı şekilde top oynamayı ve arkadaşlarıyla oyunlar oynamayı da çok seviyordu. Bazen de tarlanın içinde kendine küçük bir bostan yaparak orada sebze falan yetiştiriyordu. Sebze yetiştiriciliğinde de çok iyiydi. Elini neye atsa başarılı oluyordu. Liseye gidene kadar hep beraberdik. Ankara’ya lise okumaya gittikten sonra ancak yazın köye geliyordu. Geldiğinde de bağımızın olduğu bahçeye giderek orada kitap okuyordu. Liseyi bitirdikten sonra Amed’de memurluğa başladı. Memurluk yaparken bir defasında babam ziyaretine gitmişti. Babam o ziyaretini daha sonra bize şöyle anlattı; ‘Bize ikram etmek için kavun getirdi. Dişim ağrıdığı için kavunu üsten kesip yiyordum. O da bunun üzerine benim yediğim kavunları tekrar alıp yemediğim yerleri kesip yiyordu.’ Yani hep böyleydi, emeğe büyük değer veriyordu. Bir şeyin israf edilmesine ya da boşa gitmesine asla izin vermiyordu” dedi.
Mehmet Öcalan, ağabeyinin Ankara’daki öğrencilik yıllarına dair anılarına dair şu ifadeleri kullandı:
“Askerdeki son görüşmemizde bana Mahir Çayan ve arkadaşlarının katledilmesi üzerine üniversiteyi boykot ettiklerini, bu nedenle de tutuklanma ihtimali bulunduğunu söyledi. Bu görüşmemizin üzerinden daha bir hafta geçmemişti ki başkanın tutuklandığını öğrendim. Mamak Cezaevi’nden gönderdiği mektubunda benimle görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine ben de Mamak Cezaevine gittim. Ancak ‘sen askersin tutuklular ile görüşemezsin’ denilerek görüşmeme izin vermediler. 10 gün askeri hapishanede kaldım. Başkan tekrar mektup yazarak neden görüşüne gitmediğimi sordu. Ben durumu anlatınca ‘kendi yasalarını uygulamıyorlar. Böyle bir şey yok, benimle görüşebilirsin’ diyerek tepki gösterdi. Askerliği bitirdikten sonra bir sorunla ilgili tekrar Ankara’da kendisiyle görüştüm. O da yeni çıkmıştı cezaevinden. Daha sonraki görüşmemiz Dîlok’da gerçekleşti. Hareket kurulmadan önceki son görüşmemizdi aynı zamanda. O günden sonra başkan ile İmralı Cezaevinde görüştük.”
‘Başkanın evi tüm Kürtlerin evidir’
Hukuksuz bir şekilde uygulanan tecrit politikalarından kaynaklı ağabeyinden 3 yıldır haber alamadıklarına dikkati çeken Mehmet Öcalan, tecride karşı demokratik tepkilerin daha da yükseltilmesini ihtiyaç olduğunu belirtti.
Mehmet Öcalan, PKK liderinin doğum günü vesilesiyle, “4 Nisan Kürt halkı için çok önemli bir gün, anlamı çok büyük. Kürtlerin yeniden dirilişinin simgesidir. Başkanın fikir ve düşünceleri, arkadaşları ile birlikte kurdukları hareket sayesinde Kürtlerin varlıkları tanındı. 4 Nisan’ı bu gerçeklikle ele almak gerekiyor. Halka çağrım gelin bugünü başkanın doğduğu Amara köyünde kitlesel bir şekilde kutlayalım. Kutlamak değil aslında, Başkana uygulanan tecride karşı tepkimizi gösterelim. Devlet, başkanı unutturmak istiyor. Biz de demokratik tepkimizle başkan üzerindeki tecride son verilmesini sağlayabiliriz. Tecride tepki göstermek demokratik bir haktır. Burası başkanın evi. Başkanın evi bütün Kürtlerin evidir de aynı zamanda. 4 Nisan’da demokratik tepkimizi göstermek adına herkesi başkanın doğduğu köye davet ediyorum” çağrısında bulundu.
Haber: Mahmut Altıntaş\MA