Dersim, tarihsel-toplumsal-kültürel bir gerçekliğin, Raa/Reya Heq süreğinin yoğunlaştığı coğrafi bir bölgenin adıdır. Kadim Kürt varlığının burjuva ulus kavramlaştırmasıyla tarif edilemeyecek özgün bir rengidir. Yüzyılları kapsayan bir kuşatma ve tecride, nice sefer, ölüm ve yıkıma, mahkûm edildiği derin yoksulluk ve sefalete direnerek hep küllerinden yeniden var ederek kendini geleceğe taşımayı başarmış bir halkın yurdudur.
Devletli uygarlık sisteminin tarih sahnesine en erken çıktığı coğrafyada doğal toplum çizgisini yaşatan, örgütlü kötülük sisteminin ideolojik ve fiili saldırıları karşısında komünalite temelli fikriyatını derinleştiren, alternatif toplumsal modelini inşa edip savunan bir geleneğin son kalelerindendir. Her vurulduğunda hakikatine sarılarak hep “Dersim kalarak” kendini yaşatabilmişti.
Kapitalist vahşet ve onun tahakküm modeli olan burjuva ulus devletler çağında tahakküm alanlarını kaybetmekte olan Osmanlı elitlerinin arayışları en güçlü ifadesini İttihat ve Terakki Cemiyeti’yle bulmuş-tur. İttihatçı gelenek, ideolojik motivasyonu ve pratiğiyle bir soykırımlar organizasyonu olmuş, kadim uygarlıkların yurdunu halklar mezarlığına çevirmiştir.
Ve hazırlanan pek çok rapor, on yıllara yayılan hazırlık sürecinin ardından 4 Mayıs 1937 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı’yla düğmeye basılmış ve Dersim dönemsel soykırımlar zincirinin son halkası olarak vurulmuştur. Yaşanan vahşetin boyutu çeşitli belge ve tanık anlatımlarıyla az da olsa kayıt alıtına alına-bilmiştir.
Bu süreç farklı halk gerçekliklerini, Kürt ve Alevi varlığını yok etmeye odaklı homojen ulus ve tek tip iktidar alanı yaratma projesi bağlamında sistematik şiddet, asimilasyon ve göçertme politikalarıyla sürdürülmektedir.
Dünyanın dört bir yanında benzer süreçlere maruz bırakılan halklar direnmekte, tarihsel-toplumsal hakikatlerine sahip çıkarak insanlık alemi içerisindeki yerlerini savunmaya çalışmaktadırlar. Köklerinde, halk gerçekliklerinde ısrar etmeyen, yaşama, dünyaya buradan bakıp göremeyen, ısrarlı bir direniş gösteremeyen halklar ise tarihin karanlığına gömülüp gitmekten kurtulamamaktadırlar.
Dersim ve Dersim hinterlandı nice badireler atlatmış, bu çağlara kadar varlığını sürdürebilmiş olmakla beraber hâlihazırda ciddi bir çözülüş ve yıkım süreci yaşamaktadır. Bu sonuç sistematik şiddet ve asimilasyon politikalarının sonucu olsa da içine düşülen zaafiyet kabul edilebilir bir durum değildir. İnsan, tarihsel-toplumsal gerçekliğiyle, aidiyet duygusu ve anlam dünyasıyla insandır. Tüm doğada olduğu gibi farklılıklarıyla, farklı halk gerçeklikleriyle vardır. Kapitalist tahakkümün atomize ederek sonuna kadar tahakküm ve talana açık duruma düşürdüğü hiçleştirilmiş bireyler kalabalığı değildir.
Dersim ve Dersim hinterlandının en büyük kaybı tarihsel-toplumsal gerçekliğinden, zihniyet ve anlam dünyasından önemli ölçüde koparılmış olmasıdır. Bu hakikatinden kopmayan, koparılamayan her halk direniş iradesi gösterebilir, kendini küllerinden bir kez daha var edebilir. Hegemon yapılar ve zihniyetleri karşısında tarihin en direngen damarlarından birini temsil eden Raa/Reya Heq geleneğinin kadim ocaklarından Dersim’in ve Dersim hinterlandının somut durumuna baktığımızda paragrafın ilk cümlesindeki tespitin doğru olduğunu görebiliriz.
Yineleyelim, bizi zayıf ve edilgen kılan, toplumsal çözülüşe çeken temel etken halk gerçekliğimizden, toplumsal zihniyet ve anlam dünyamızdan koparılma düzeyimizdir. Tahakkümcü modernite ululanırken insanlık alemi içindeki yerimizi belirleyen her şey, halk gerçekliğimiz, dilimiz, zihniyet ve anlam dünyamız gerici, ilkel, çağ dışı ilan edilmiş, sistematik baskıyla, örgün ve yaygın eğitimle bilinçlerimize işlenmiş, toplumsal hakikatimiz değersiz gösterilmiştir. Bu durumdan çıkış için tahakkümcü ve gaspçı modernitenin zihniyet dünyamızdaki hakimiyetini kırmak, tarihsel-toplumsal hakikatimizle buluşmak, direnişi halk gerçekliğimiz üzerinden yükseltmek dışında başkaca bir yol yoktur.
Dersim’in Kara Günü olarak ilan edilen 4 Mayıs, aynı zamanda tarihsel-toplumsal hakikatimiz karşısında özümüzü dara çekmeye vesile olmalıdır. Dersim ve hinterlandının ikrarbendleri nice bedeller pahasına hakikatimiz üzerinden direnişini sürdürürken farkındalığına rağmen ciddi bir kitlemiz bir sinmişlik ve uzaktan izleme durumu yaşamaktadır. Modernizmin bataklığına tamamen gömülenler ise çok daha fazladır.
Dersim’in Kara Günü vesilesiyle Seyit Rıza şahsında tüm yitirdiklerimizi anmak, huzurlarında dara durmak her anımızda Dersimi bir duruşun sahibi olmakla mümkündür. 14 Mayıs 2023 seçimleri de bu duruşun önemli göstergelerinden olacaktır. Dersimliler başta Dersim olmak üzere yaşadıkları her yerde Yeşil Sol Parti’nin parlamentodaki azami temsiliyetine azami katkı sunmalıdırlar.
Aşk ile