Kobanê dosyasında yer alan ve 800 kişinin aleyhinde beyanda bulunan açık tanık Hicran Tanrı Ayverdi’ye dikkat çeken Av. Çiğdem Kozan, Ayverdi ile aynı cezaevinde tutulan ve yalanlarını yazan Gazeteci Aslıhan Gençay’ın dinlenmesini istedi
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırısı sonrasında Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde yaşanan halk protestoları gerekçesiyle siyasetçilerin yargılandığı Kobanê Davası, verilen aranın ardından devam etti.
Beyanlarını kaldığı yerden sürdüren Ayla Akat Ata’nın Avukatı Çiğdem Kozan, dosyada yer alan ve duruşmada hiç dinlenmeyen Hicran Tanrı Ayverdi’ye dikkat çekti. Kozan, mahkemenin Ayverdi’nin soruşturma aşamasında verdiği beyanları duruşma salonunda okuduğunu ve bu şekilde bu beyanları kabul ettiğinin söyledi. Mahkemenin Ayverdi’nin açık tanık olmasına rağmen gizli tanık sıfatıyla dinlediğini söyleyen Kozan, bu uygulamanın usulde yer almadığını ve hukuka aykırı olduğunu kaydetti.
Gazeteci Gençay’ın dinlenmesi istendi
Ayverdi’nin “Ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezasına çarptırıldığını dile getiren Kozan, ceza almamak için tanıdığı ve tanımadığı pek çok kişi hakkında ifade verdiğini paylaştı. Ayverdi ile aynı koğuşta kalan Gazeteci Aslıhan Gençay’ın Ayverdi’ye dair yazdığı yazıları hatırlatan Kozan, Gençay’ın bu yazılarada Ayverdi’nin tutuklu olduğu sırada götürüldüğünü ve iki hafta boyunca getirilmediğini ve pek çok kişi hakkında beyan verdiğine dair anlatımların yer aldığını kaydetti. Kozan, bu yazıya göre; Ayverdi’nin ilk başta tahliye edilmediğini ancak Ayverdi’nin, polisleri, “İfademi geri alırım, örgüte de özeleştiri veririm” şeklinde tehdit ettiğini de anımsattı. Bu sırada mahkeme Gençay’ın o sıralarda tutuklu mu yoksa hükümlü olarak mı cezaevinde olduğunu sordu. Kozan, Ayverdi’nin hesaplarına yüksek miktarlarda para yatırıldığını ve ev ile araba teklifinin de yapıldığını söyledi. Kozan, Gençay’ın tanık sıfatı ile dinlenmesini talep etti.
Araç polis tarafından çalındı
Kozan, Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) 2008’de yaptığı bir toplantıya müvekkilinin de katıldığını ve Ayverdi’nin de bu toplantıya katıldığını ileri sürdüğünü paylaştı. Ayverdi’nin bu toplantının kamera ile kayıt altına alındığının bilgisini verdiğini ve bu kayıtların Kandil’e gönderildiği iddiasında bulunduğunu belirten Kozan, “Bu toplantıda alınan kayıtlar müvekkilimin aracına konuluyor. Ancak araç aynı gün oradan çalınıyor. Daha sonra müvekkil Beşir Atalay ile iletişime geçip durumu aktarıyor. Sonra ara polis tarafından geri veriliyor. Bu araçın polis tarafından da çalındığını biliyoruz çünkü aracın ne şekilde çalındığına dair bir bilgi veya neticeye gidilmedi. Kayıtlar ise geri verilmedi. Sayın başkan kayıtlarda suç unsuru olsaydı şu anda bu dosyada yer almaz mıydı?” diye sordu.
Beraat etti
Kozan, Ayverdi’nin bu olayın 2012’de yaşandığına dair beyanda bulunduğunu ancak bu olayın 2008’de yaşandığını dile getirdi. Ayverdi’nin daha sonra 800 kişi hakkında beyanda bulunduğunu ve bu nedenle tahliye edilip daha sonra hakkında beraat kararı verdiğini de paylaştı. Ayverdi’nin yerine kayyum atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) Selçuk Mızraklı ile ilgili beyanlarına da değinen Kozan, burada da Ayverdi’nin beyanlarının yalan olduğunun ortaya çıktığını ve bu yüzden itibar edilmemesi gerektiğini talep etti.
Gizli tanık ‘Hermes’in çelişkili ifadeleri
Dosyada yer alan gizli tanık “Hermes”e ve anlatımlarına da işaret eden Kozan, müvekkilinin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için imza kampanyası başlattığını öne sürdüğünü dile getirdi. Kozan, müvekkilinin bu durumu basın açıklaması ile duyurduğunu ve tanığın bu anlatımı ile durumu kriminazile etmeye çalıştığını ifade etti. Hermes’in müvekkilinin 6 Ekim’de Elîh’te bulunan Makineler Mühendisi Odası’nda gençlerle birlikte olduğu ve burada talimatlar verdiğine dair beyanlarda bulunduğunu dile getiren Kozan, mahkeme başkanının bu anlatımlar sonrasında, “Bu sırada Batman’da mıydı?” diye sorduğunu ifade etti. Kozan, Hermes’in soru üzerine hemen bu beyanını değiştirdiğini ve müvekkili Ata’nın orada olmadığı söylediğini belirtti. Hermes’in daha sonra müvekkilinin 6 Ekim’de nerede olduğuna dair bir bilgisinin olmadığına dair beyanda bulunduğunu ancak daha sonra Elîh’te olduğuna dair beyanda bulunduğuna dikkat çekti. Kozan, “Gerçekten anlamakta zorlanıyorum; mahkeme böyle beyan veren bir tanığa nasıl itibar ediyor?” diyerek, tepki gösterdi.
Tanık ovalıoğlu duyumlar üzerine beyan verdi
Daha önce “ABC123” ismi ile beyanlarda bulunan ancak daha sonra gerçek ismini açık eden Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun beyanlarının da üzerinde duran Kozan, Ovalıoğlu’nun duyumlar üzerinden beyan verdiğini ve duyuma dayalı beyanın esas alınamayacağının altını çizdi. Ovaoğlu’nun Ata’nın Kandil’e “eğitim” almaya gittiğini ileri sürdüğünü ifade eden Kozan, Ata’nın HTS kayıtları ile bu beyanları çürüttü. Kozan, müvekkili Ata’nın HTS kayıtlarının gece saatleri dışında hiç kopmadığını ve sürekli aktif olduğunu bu durum ile bu beyanlarının da çürüdüğü kaydetti.
‘Kırk akıllı çıkaramıyoruz’
Kozan, “Tanık, Ata ile Kandil’de birkaç gün birlikte kaldığını iddia ediyor. Ancak daha sonra HDP İl Örgütü çalışanı olduğunu söylediği Şilan adında olan birinden duyduğunu söylüyor. Daha sonra babasının yaşamını yitirmesinden kaynaklı geri döndüğünü söylüyor. Şimdi müvekkilinin giriş çıkışlarına birlikte bakalım” diyerek, Ata’nın Federe Kürdistan Bölgesine yaptığı ziyaretlerin kayıtlarını sundu. Kozan, müvekkilinin Erbil’de bulunan HDP Temsilciliğine gittiğini ve bu sırada orada yaptığı çalışmaları da mahkemeye sunduklarını kaydetti. Kozan, “Bu tanığın beyanlarını nasıl esas alıyorsunuz? Müvekkile dair hiçbir fikri yok ve böyle bir yalan atıyor. Bir deli bir kuyuya taş atıyor ve biz kırk akılı şu an çıkaramıyoruz. Tahliye olmak için bu kadar canhıraş uğraşan kimse yok. O kadar komik anlatımları ve garip çelişkileri var ki! Ne anlatıyor bu kişi? Toplantılara katılmadığını söylüyor ama sonra kapıda dinlediğini söylüyor. Toplantıya katılmayan biri her şeyi duyabilen bir pozisyonda” diye konuştu.
Tanrıverdi’nin beyanları niçin dikkate alınmadı?
Av. Kozan, açık tanık Gül Tanrıverdi’ye de değindi. Kozan, HDP’lilerin 6-8 Ekim olaylarına etki ettiklerine dair bir bilgisinin olmadığı yönünde beyan verdiğini kaydetti. Tanrıverdi’nin mahkemede de dinlendiğini paylaşan Kozan, “Mahkeme salonunda da, ‘Tanımadığım kimse hakkında beyan vermeyeceğim’ dedi. Bu da bize kolluk tarafından böyle bir hususun dayatıldığını gösteriyor. Ancak siz, ‘Biz size böyle bir şey dayatmıyoruz’ dediniz. Ancak ‘başka birileri böyle bir şey mi dayatıyor’ sorusunu sormadınız. Tanık, KCK’nin arşiv bölümünde yer aldığını ve Kandil’e gelip daha sonra Türkiye’de siyaset yürütenlerin var olması halinde bilebileceğini ancak kendisinde böyle bir bilginin olmadığını söyledi. Bu beyanlar niçin dikkate alınmadı? Savcı lehe delilleri mütalaada niye yer vermedi?” diyerek, tepki gösterdi.
‘Tılsımlı cümleler nasıldır?’
“Mahir” adlı gizli tanığın beyanlarına da işaret eden Kozan, Mahir’in “Kadro” tanımlanmasına dikkat çekti. Kozan, “ Mahir, ‘Tılsımlı cümleler kullananlar kadrodur’ diyor. Tılsımlı cümleler nasıldır?” diye sordu. Mahkeme başkanı ise gizli tanığın “tılsımlı” ifadesine açıklık getirdiğini de ileri sürüp, savunması dikkat çekti. Dosyada yer alan gizli tanık “Ulaş”ın kadro tanımına da değinen Kozan, kadro olarak tanımladığı kişilerin kendi evlerinin ve adreslerinin beli olmadığını ileri sürdüğünü ifade etti. Kozan, müvekkilinin evli, evi ve çocuğunun olduğunu paylaştı.
Ara karar
Mahkeme, duruşmaya kısa bir ara verdi. Aranın ardından ara karar oluşturan mahkeme, dünkü duruşmada aldığı ara karara işaret etti ve müdafilerinin beyanlarını bugün bitirmeleri yönünde aldığı karardan geri döndü. Mahkeme yeni karar oluştarak, avukatların yarın da savunmalarını sürdürmelerine karar verdi. Kara tepki gösteren Kozan, bunun savunma sınırlaması olduğunu ve “makul süre” olarak değerlendirmediklerini kaydetti.
‘Karar verilmiş’
Av. Kozan, karardan sonra beyanlarına mütalaaya dikkat çekerek sürdürdü. Söz alan Ata ise, “Burada kimse zamanı çarçur etmiyor. Biz de burada tarihi bir yargılamaya karşı savunmamızı yapıyoruz. Neden bu tür kararlarla savunmamızı sınırlandırıyorsunuz? Eskiden Çarşamba günü ara veriyordunuz, bu birazcık insan idi. Şimdi ise kesintisiz bir şekilde hergün dava görülüyor. İçim acıyarak takip ediyorum. Savunmalarda hiç tekrar gördünüz mü? Biz savunmalarımızda tekrar yapmıyoruz. Bu kesintisiz kararınız nedeniyle tükeniyoruz. Avukatlarımız yoruluyor. Bunu görünce, ‘Allah kahretsin neden savunma yapıyoruz ki!’ diyorum. Zaten karar verilmiş. Niye savunma yapalım? Yıllarca insan haklarını savundum. Siz rahat koltuğunuzda oturyorsunuz ama şu anda burada bir işkence var. Eğer böyle yapacaksak bu işi burada bırakalım, yapmayalım” diyerek, tepki gösterdi.
‘Ben bugüne kadar sizden tahliye talep etmedim’
Mahkeme başkanı Ata’nın konuşmasını yarıda kesti. Sözlerini buna rağmen sürdüren Ata, “Bu dosyada benim tutuk gerekçelerim tanık beyanları ile başlıyor. Ve bu tanık beyanları avukatlarımın anlattığı kadar bu kadar saçma. Ben zaten sözlerimi söylüyorum. Sayın Öcalan’a biçtiğim misyonu ve pek çok şeyi zaten anlatıyorum. Bunları tanık beyanları ile teyit etmeye gerek var mı? Tanıklar cezadan kurtulmak için bunları diyor. Ben bugüne kadar sizden tahliye talep etmedim” dedi.
Avukatların talebine red
Bu sırada mahkeme heyetinde yer alan bir hakim, “Tahliye talep ettiniz” demesi dikkat çekti. Ata, “Ben tahliye talep etmedim ama tutukluyum, tahliye de talep edebilirim değil mi?” diyerek, tepki gösterdi. Mahkeme başkanı, avukat Kozan’a beyanlarının daha ne kadar süreceğini sordu. Kozan’ın gece yarısını alabileceğini söyledi. Mahkeme, “Eğer diğer avukat ile anlaşıp yarın için bitirem sözü verirseniz erteleyebiliriz” şeklinde konuştu. Avukatlar, bu duruma tepki gösterdi.
Kozan, savunmalarını ancak iki gün içinde biterebileceklerini söyledi. Bu duruma ilişkin tekrardan ara karar oluşturan mahkeme, yarım saat daha duruşmaya devam edeceğini ve Kozan’a savunmasına devam etmesi yönünde uyarıda bulundu. Kozan ise bu durumu kabul etmediğini dile getirerek, sözlerini sürdürdü. Mahkeme, yarım saat sonra avukatın itirazına rağmen duruşmayı yarın saat 10.00’a kadar erteledi.
HABER MERKEZİ