Dersim’de faaliyete geçirilen 300 yıllık tarihi su değirmeninde gübresiz buğday öğütülüyor. Yeni açılmasına rağmen değirmen köylülerin yoğun ilgisini görüyor. Ticari amacının olmadığını söyleyen değirmeni çalıştıran Fethi Asma, değirmendeki işini zevkle yaptığını söyledi
Dersim’in Pertek ilçesi Yukarıçay (Çemejuri) köyünde yaşayan Mehmet Ali Yıldız, köylülerinde yardımıyla tarihi su değirmenini onardıktan sonra kullanmaya başladı. Tarihi 300 yıla dayanan su değirmeni aynı zamanda Dersim’de ayakta durmayı başaran tek değirmen. Yaklaşık 20 gündür faaliyete geçirilen su değirmeninde buğdaylar öğütülmeye başlandı. Saatte bir torba buğdayı öğüten değirmende gübreli buğday öğütülmüyor. Bununla değirmenin tarihi ve doğal özelliğinin korunması amaçlanıyor. Su değirmenini çalıştıran Fethi Asma (53), değirmenin 300 yıllık bir tarihe sahip olduğunu belirterek, köylüsü Yıldız’ın katkıları ile harabeye dönen değirmeni onardıklarını söyledi. 1990’lı yıllarda köy boşaltmalarından kaynaklı değirmenlerin de yasaklandığını hatırlatan Asma, o yıllardan bu yana değirmenin çalıştırılmadığına dikkat çekti.
Ticari amaç yok
Değirmende çıkan unun doğal ve sağlıklı olduğunu söyleyen Asma, “Eskiden dedelerimiz nasıl ilaç gübre kullanmadan buğday yetiştirmiş ve değirmende öğütmüşse bizde öyle yapmak istedik. Amacımız tarihe geri dönmektir. Ticari bir amacımız yoktur. Amaç doğal gübresiz buğdayı öğütüp kentte yaymaktır” dedi. Asma, “Yaşlıların tecrübelerinden faydalanarak, işi öğrendim. Suyu da köylüler olarak kazma kürekle kazarak kendimiz getirdik. İlk bu işe giriştiğimde çok zorlandım. sonra aklıma Ernesto Che Guevara’nın ‘önemli olan imkansızı imkanlaştırmaktır’ sözü geldi. Bunun üzerine yaptığımız bütün çalışmalarda başarılı olduk ve değirmeni hayata geçirdik” diye konuştu. Yeni açılmasına rağmen değirmene ilginin yoğun olduğunu söyleyen Asma, Dersim’de su değirmenlerinin çoğalmasını istedi. Asma, değirmendeki işini zevkle yaptığını ve kendisini motive ettiğini aktardı.
Ekmeğine doyum olmaz
Asma son olarak, “Eskiden toplum yoksuldu. Çocukken balığa giderdik acımızdan ölürdük. Değirmenin taştan yapılan kendi ekmeği vardı. Koşa koşa buraya gelirdik. O ekmeği yediğimiz zaman dünyalar bizim olurdu. Eskiden köyün tüm yaşlıları değirmenciydi. Dedem değirmende yaşamını yitirdi. O nedenle hem dedelerimizin mesleğini kaybettirmemek hem de çocukluk anılarımızı yaşatmak için değirmeni onarmak hayata geçirmek benim için büyük bir öneme sahiptir” diye belirtti.
Semra Turan/Dersim