Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz, ‘Günde 15 kamyonluk talan var. Böyle devam ederse yaşam alanımız kalmayacak. Doğa katliamının devam etmesi halinde 300 avukatla bölgeye gideceğiz’ dedi
Şırnak’ta Cudi Dağı ve Besta bölgelerinde korucular tarafından yaklaşık 2 yıldır ağaç kıyımı gerçekleştiriliyor. Asker gözetiminde yapılan kıyım, Besta’nın Keniyamîr, Birateto, Birapeşo, Deyndarok, Cinîwer, Belûzer, Rîsor, Serêrû, Tîkera, Qûrteka Pêşya, Girêdeyincê, Şerevan, Xirtkbestê ve Navyan alanlarında sürüyor. Kesilen ağaçlar TIR ve kamyonlara yüklenerek, kent dışında farklı bölgelere taşınıyor. Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonu, önceki gün onlarca TIR ve kamyona yüklenen odunları görüntüledi. Ancak çevre örgütleri söz konusu duruma karşı sessizliğini koruyor. Şırnak Barosu’nun kıyıma karşı harekete geçmesini istediği Greenpeace, bölgede yaşanan kıyımın “uzmanlık” alanlarının dışında olduğunu belirterek, başvuruya “teşekkür etmekle” yetindi.
Ciddi bir doğa katliamı var
Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz, halen devam eden doğa talanı ve buna karşı girişimlerine dair Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ömer Akın’a değerlendirmelerde bulundu. Baro Başkanlığı görevine gelir gelmez kentteki doğa katliamına karşı çalışmalarına başladıklarını ifade eden Dilsiz, “Bölgemizde yıllardır süre gelen ciddi doğa katliamların olduğunu biliyorduk. Yapılan raporlama çalışmaları sonucunda bölgemizde son 2 yıldan beri hiçbir yasa, usul tanınmadan çevre katliamının yaşandığı ortaya koyduk. Bu yaptığımız raporlama çalışmasını sahada derinleştirerek yaptık” dedi. Çalışmaları sırasında yeni detaylara da ulaştıklarını aktaran Dilsiz, “Örneğin maden ocaklarına ilişkin yapılan çalışmalarda hiçbir yasa ve usul prosedürlerine uyulmadığını tespit ettik. Bunun gibi birçok konuyu gördük” diye kaydetti.
Gözlem yapılması engelleniyor
Maden ocaklarının, bölgedeki onlarca köyü besleyen Nerdüş Çayını kirlettiğini de tespit ettiklerini belirten Dilsiz, çalışmalarına dair şunları söyledi: “Bölgemizde ‘güvenlik’ gerekçesiyle yakılan, kesilen ve tahrip edilen orman alanların yok edilmesiyle ilgili yeni bir sürecin başladığını gözlemledik. Bu yeni süreçle beraber Çevre ve Kent Komisyonumuzla bu alanda çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Yapılan bu çalışmalar neticesinde orman alanlarının da hiçbir şekilde prosedürlere uyulmadan yerel işbirlikçilere peşkeş çekildiğini gördük. Bunu da ‘güvenlik’ gerekçesiyle yapıldığını öğrendik. Bizler ve doğa aktivistlerin o sahaya çıkıp gözlem yapmasına izin verilmiyor. Ciddi anlamda bir doğa katliamı yapılıyor.”
Günde 15 kamyonluk kıyım
Dilsiz, Orman İl Müdürlüğü’nün sanal medya hesaplarından paylaştığı kimi istatistik bilgiler ve bölgede yaşayanlardan edindikleri bilgilerle çalışmalarını sürdürdüklerini kaydetti. Dilsiz, “Dün ağaçların kesildiği bölgelerde yaşayanlardan edindiğimiz bilgiye göre; Jandarma, ‘Siz gidin oradaki ağaçları kesin. İsterseniz orada bırakın isterseniz de başka yere götürüp satın. Güvenlik amacıyla bu ağaçları keseceğiz’ dediğini öğrendik. Amaçları oraları ağaçsız bırakmaktır. En son hazırlamış olduğumuz raporda, günde 15 kamyon dedik. Fakat iki gün önce çektiğimiz görüntülerde de ortaya çıktığı gibi günde yüzlerce kamyon ağaç kesiliyor. Bunu artık rant amacıyla yapıyorlar. Şu an konuştuğumuz anda bile orada ağaç kesimi devam ediyor. Bu konuya ilişkin resmi kurumlara yazılı ve sözlü olarak yaptığımız tüm başvurular yanıtsız bırakıldı. Valilik ile de görüşme talebimiz reddedildi. Resmi merciler bizlerden yani halktan bilgiyi saklıyor” bilgilerini paylaştı.
Amaç insansızlaştırma
Doğanın siyaset üstü bir konu olduğunun altını çizen Dilsiz, “Şırnak yerleşkesi, Cudi Dağı hepimizin nefes alabileceği, insanların hayatlarını idame edebileceği bir alan olmaktan çıkıyor. Buralar rant amacıyla şantiye haline getirilerek, insansızlaştırılma politikası yürütülüyor. Bunun başka izahı olamaz. Nefes alabileceğimiz bir ortam kalmıyor. Kamuoyunun özellikle dikkatini buraya çekmemizin sebebi budur. Bu katliam, talan böyle devam ederse yaşam alanımız kalmayacak. Bütün bölge insansızlaştırılma tehlikesiyle karşı karşıya” uyarısında bulundu.
Doğa koruyucuları duyarlılık göstermeli
Bölgede yaşanan doğa katliamına karşı bir duyarsızlığın olduğuna dikkati çeken Dilsiz, şunları söyledi: “Güvenlik’ gerekçesi öne sürülünce gözler kör, kulaklar sağır oluyor. Ulusal ve uluslararası kuruluşlar nasıl ki Kaz Dağları ve benzer talanlar söz konusu olduğunda tepkilerini ortaya koydularsa, bölgemizde yaşanan katliama da karşı olmalarını istiyoruz. Doğa koruyucuların buraya da duyarlılık göstermesini ve bizlere destek olmalarını istiyoruz. Maalesef bugüne kadar bu duyarlılık gösterilmedi” ifadelerini kullandı.
‘Sahaya ineceğiz’
Dilsiz, katliamın devam etmesi halinde baroya kayıtlı 300 avukatla bölgeye gideceklerini aktardı. Dilsiz, ağaç katliamına karşı çeşitli planlamalar çıkardıklarını ve önümüzdeki günlerde adım atacaklarını ifade etti.
EKOLOJİ SERVİSİ