30 yıl sonra tahliye olan tutsaklardan Cebrail Vural, ‘Özgür, eşit bir yaşamda Kürtlerin bir olması gibi bir hayalimiz var’ diyerek mücadeleye devam edeceğini söyledi. Vural tutsaklar için ise dayanışma çağrısında bulundu
İktidarın ayrımcı politikaları sonucu özellikle siyasi tutsaklara baskılar artarken, hasta tutsakların sağlık durumları da giderek kötüleşiyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) son verilerine göre, cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere, bin 517 hasta tutuklu bulunurken, birçok tutsak ise cezaevinde hayatını kaybetti.
Birçok hastalığı bulunuyor
İHD listesinde olan hasta tutsaklardan biri ise 26 Mart 1994 tarihinde 20 yaşında girdiği cezaevinden 30 yıl sonra çıkan Cebrail Vural oldu. 1994 yılında müebbet hapis cezasına çarptırılan Vural’ın, prostat, astım, bel kayması, boyun fıtığı ve KOAH gibi birçok kronik hastalığı bulunurken, tutuklanmadan önce yaşanan bir patlamadan kaynaklı akciğerinde, kulağında ve boğaz kısmında ciddi yaralanmalar var. 30 yıl sonra döndüğü memleketi Riha’nın (Urfa) Wêranşar (Viranşehir) ilçesinde hem yaşadığı süreci hem de sağlık duruma dair bilgi verdi.
Heyacandan konuşamadım
Dışarı çıktığı ilk anda hissettiklerine dair bilgi veren Vural o ana dair şunları söyledi: “Zindan’da kaldığım 30 yılda çok faklı duygular yaşadım. Bazı şeyler artık kabul ediliyor. Ben artık dışarıya çıkacağımı düşünmemeye başlamıştım. Çıktıktan sonra Dîlok (Antep) sınırına gelene kadar da çıktığıma inanmıyordum. Orada nerede olduğumuzu sordum. Yanımda bulunanlar ‘Dîlok’ deyince ben artık çıktığıma inandım. Wêranşar girişinde çok coşkulu bir karşılama oldu. Bu beni çok duygulandırdı. Benden konuşmamı istediler, ancak ben duygulandığım için konuşamadım ve sadece teşekkür edebildim.”
Zihinsel bir doğuş yaşadım
Cezaevinde geçirdiği uzun yıllara değinen Vural, “Köyde büyüdüm. Hayvancılık yaptım. Okuma ve yazmam yoktu. Bundan kaynaklı cezaevi benim için yeni bir dünyaydı. Okuma yazma öğrendim. Ahlaki ve politik, felsefi öğretileri kavramam uzun zamanımı aldı. Bu 30 yıllık süreçte kendimi geliştirmek ve 30 yıla ayak uydurmak için çabaladım. Zindanda üzüldüğüm anlar da oldu, güldüğüm anlarda. Toplumumuz tek renkli bir toplum değil, çok renklidir. Kişisel, fikirsel, tanışıklıklar açısından bir yeniden doğuş yaşadım” diyerek aktardı.
‘Dışarısı’ özgür değil
30 yılın ardından “özgür” olamadığını ifade eden Vural, “Zindandan çıkmayı özgürlük olarak görmüyorum. Ancak dışarıda özgür bir yaşamı mücadele ile yaratma imkanı var” diye ifade etti.
Kürtçe hayatın her alanında olmalı
Tahliye edilmesinden sonraki gözlemlerine dair de konuşan Vural, ana dile vurgu yaparak, “Kürtçenin hayatın her alanında kullanılması, Kürtçe edebiyatının gelişmesi, Kürtlerin politik kazançları, ittifaklarının olacağına olan inancım tam. Evet sorunlar var, ancak umut ediyorum ki bu sorunlar kısa bir sürede ortadan kalkacak” dedi.
Kültürel değişimler çok fazla
Yine en dikkat çekici olan köy yaşamının ciddi oranda şehirleştiğini ifade eden Vural, “Kültürel, ahlaki ve politik değerlerde değişimler söz konusu. Yemeden içmeye, giyim kuşama birçok değişim var. Kültürel değişimler bunlar. Bu olumsuz yönde değişimi görmek beni üzmedi, aynı zamanda öfkelendirdi. Ancak olumlu şeyleri görünce olumsuzlukları ortadan kaldıracak bir alanın olduğunu umut ediyorum” dedi.
‘Şervano’ şarkısını beğendim
Kültürel ve sanatsak çalışmalara dair gözlemlerini anlatan Vural, “Zindanda dengbeji dinleme imkanımız yoktu. Onları dinlemeye hasret kalmıştım. Canlı canlı içinde yaşamak ayrı bir duygu. Ancak kimsenin ilgisini çekmediğini görüyorum. Televizyonda bu konuda çıkan programları kimse takip etmiyor, kimsenin ilgilisini çekmiyor. Herkesin elinde bir telefon var ve herkes kendi telefonuna gömülmüş. Bu üzücü bir durumdur. 30 yıllık zindan sürecinde Kürtçe yaşadım ve asimile olmadım. Daha yeni çıkan eserleri dinleme imkanım pek olmadı. Fırsat buldukça dinlemeye çalışıyorum. ‘Şervano’ şarkısını çok beğendim” dedi.
Tutsakların yükü çok ağır
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride dikkati çekmek amacıyla başlatılan dönüşümlü açlık grevi eylemlerine değinen Vural,
“Tutsakların yükü çok ağır. Yıllardır İmralı Adası’nda çok ağır şartlar yaşanıyor. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok” diyerek dayanışma ve duyarlılık çağrısı yaptı.
Demokratım diyen herkes dayanışmalı
Tecridin her geçen gün derinleştiğini ifade eden Vural, “Kimsenin onlardan haberi yok. Kürt olduğunu söyleyen herkes onlara ulaşabilmeli ve maddi manevi yardımcı olmalı. Birçok arkadaşımız engelli, hasta, eli ve ayağı olmayan arkadaşlar var. Birçok maddi giderleri oluyor. Demokratım, ahlaki ve politik bir yaşamı benimsiyorum diyen herkesin bir arayışta olması gerek. İmralı’da tecrit kırılmadan Türkiye cezaevlerinde yaşanan tecrit kırılmaz” dedi.
Üzerime düşenleri yapmaya hazırım
Geleceğe dair planlarına da değinen Vural, “Önümüzde ne var, ne yaşayacağız bilmiyorum, ancak bu hayallerimin peşinden gideceğim. Ahlaki ve politik bir yaşamın inşasında üzerime ne düşerse yapacağım. Özgür, eşit bir yaşamda Kürtlerin bir olması gibi bir hayalimiz var. Bu hayaller öyle imkansız, gerçekleşmeyecek hayaller değil. Bu açıdan sonuna kadar mücadelem devam edecek” diyerek konuşmasını bitirdi.
Haber: Emrullah Acar / MA