Vicdani Ret Derneği Eşbaşkanı Av. Gökhan Soysal, 30 vicdani retçinin yaşadığı hak ihlalleri nedeniyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduğunu söyledi.
Ahlaki, dini ya da politik görüşleri nedeniyle askere gitmeyi reddeden vicdani retçilerin yaşadıkları sorunları Vicdani Ret Derneği (VR-DER) Eşbaşkanı Av. Gökhan Soysal değerlendirdi. Askerlik yapmayı reddedenlere karşı uygulanan Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Halkı askerlikten soğutma” maddesinin işletilmesinde bir esneme olduğunu ifade eden Soysal, “Şu anda ‘halkı askerlikten soğutma’ ile ilgili baskı geçmişe göre azaldı. Ancak bu madde tehlikeli bir madde olup devletin elinin altında bulundurduğu, istediği zaman harekete geçirerek insanların hayatlarını dar etmeye çalışacağı bir mekanizma gibi duruyor. Hukuksal anlamda ise bu maddenin ifade özgürlüğüne aykırı olduğu da su götürmez bir gerçek” diye konuştu.
‘Vicdani reddin militarizme karşı barışı savunuyor’
Vicdani retçilerin, yaşadıkları bir iş yerinde düzenli olarak çalıştırılmamasından dolayı yeni sorunlarla karşı karşıya kaldığını dile getiren Soysal, “Kanuni düzenlemelerle yanında firari çalıştıran kimselerin bildirim doğrultusunda bu fiiline son vermesi istenebileceği, işverenin bu çağrıya uymazsa hakkında soruşturma açılabileceği yer almaktadır. Son zamanlardaki yeni uygulama da budur. Bu nedenle birçok kişi işten çıkarılmıştır” ifadelerini kullandı. Soysal, 30 vicdani retçinin gerek iş gerek diğer alanlarda maruz kaldığı ihlaller nedeniyle Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulunduğunu söyledi. Türkiye’nin, vicdani reddi yasal olarak tanımamasının, tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine (AİHS) aykırı olduğunun altını çizen Soysal, vicdani reddin militarizme karşı barışı savunduğunu belirtti.
‘Sorunları çözmek yerine sadece derinleştiririyor’
Vicdani retçilerin, militarizm karşıtı tutumlarını ve barışa katkısını Türkiye’nin yürüttüğü sınır ötesi operasyonlar üzerinden anlatan Sosyal, şöyle devam etti: “Barışın yolunun savaşmak olmadığını defalarca vurguladık. İnsanlar, kendilerine düşman olarak gösterilen kişilere karşı çocukluklarından itibaren nefretle dolduruluyor ve erkeklerden zamanı geldiğinde kendilerine düşman olarak gösterilen bu kişileri vurmaları isteniyor. İçinden geçtiğimiz süreci daha önce defalarca gördük ve olumlu herhangi bir sonuca ulaşmadığına, sorunları çözmek yerine sadece derinleştirdiğine şahit olduk. Artık militarizmin hakim olduğu şiddet ikliminden çıkamazsak devlet büyüklerinin elleriyle derinleştirdiği sorunlarda hepimiz boğulacağız.”
‘Sorunların çözümünde nefretin değil, dayanışmanın dilinin gelişmeli’
Okuduğu gazete ve köşe yazıları sayesinde vicdani ret hakkından haberdar olan ve daha sonra vicdani retçi olan Barış Hareketi aktivisti Ercan Aktaş da, sorunların çözümünde nefretin değil, dayanışmanın dilinin gelişmesini istediğini dile getirdi. Olağanüstü Hal’den (OHAL) vicdani retçilerin de payını aldığını vurgulayan Aktaş, “Cizre ve Sur’daki korkunç devlet şiddetine yaptığım eleştiriler ve vicdani retçiler olarak yaptığımız konferanslardan dolayı hakkımda 3 mahkeme dosyası oluşturuldu. En son 15 günde bir imza vermek üzere savcılık bırakmıştı beni. Alan çok daralmıştı, bu sebeplerden dolayı Fransa’ya geçtim” ifadelerini kullandı.
Kaynak: MA