9 Haziran 2024’te yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılımdan 20 puan daha fazla. Üç hafta gibi bir zaman diliminde bu son derece ilginç gelişim dikkat çekiyor
M. Şehmus Güzel
Fransa’da milletvekili seçimleri ilk turu yapıldı. Katılım resmi rakamlara göre % 66,7. Son otuz yıldaki rekorlardan biri. Daha önce de, 1997’de, yine bir “fesih”ten sonra yapılan seçimlerin ilk turunda % 67,9’a ulaşılmıştı. 9 Haziran 2024’te yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılımdan 20 puan daha fazla. Üç hafta gibi bir zaman diliminde bu son derece ilginç gelişim dikkat çekiyor:
Açık rakamlarla on milyondan çok seçmenin daha seçim sandığına gittiği anlaşılıyor. Önemli bir artış. Seçmenlerin ırkçı partinin (RN) seçimleri kazanması olasılığına, tehlikesine karşı kitlesel bir biçimde oy kullandığı açık. Ekranlara yansıyan seçim sandıkları önündeki seçmen kuyruğu görüntüleri de bunun ispatı. Seçim öncesinde ve üç hafta içinde vekaletname yoluyla oy kullananların sayısının daha önceki zamanlarda görülmemiş bir oranda artması da vurgulanmalı. Önceki makalelerimde bu noktaya değinmem boşuna değildi. Nitekim seçimlere vekaletnameleri sayesinde katılanların sayısı son saate kadar sürdü ve 2 milyon 600 bini geçti. Bugün -3 Temmuz 2024’te yani ikinci tura 4 gün kala- vekaletname yarışı sürüyor, son rakamlara göre 3 milyon aşılmış.
Bu noktada bir mola verelim, derin bir nefes alalım:
Resmi rakamlara göre seçimlerde ırkçı parti oyların % 33,15’ini aldı. İkinci sıradaki Yeni Halkçı Cephe (YHC) % 27,99, üçüncü sıradaki Ensemble Pour la Republique (Cumhuriyet İçin Birlikte, cumhurbaşkanının dört partili koalisyonu) % 20,04.
Bu rakamları Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldıkları oylarla kıyaslarsak, ırkçı parti bu kez 1 veya 2 puan daha fazla oy almış. YHC 9 Haziran‘daki oy oranını ikiye katlamış. Ensemble ise önceki seçimlerden beş puan daha fazla oy toplamış.
Seçimlere katılmayanların çoklukla solcu takımlardan çıktığı varsayımı burada doğrulanıyor mu? Belki. Seçime katılanların sayısı artınca kazanan sol birlik mi? Herhalde. YHC’ye oy verenler içinde gençlerin tayin edici oranda olduğunu da eklemeli. Seçime katılan kazanıyor. (Naci bunu bir kenara not et lütfen! İşine yarayabilir) Le Monde’un derinlemesine incelemesine göre ise oy artışından yararlananlar Ensemble ve RN:
Bugün Fransa siyasi yelpazesinde malum üç bloku oluşturan partiler ve koalisyonları şöyle sıralanabilir:
RN: Irkçı parti oyların % 33,15’ini aldı. 9 Haziran‘daki oy oranına göre ve beklentilerine (% 37 veya daha fazla oy bekliyorlardı) rağmen oransal açıdan çok fazla değil. Ama yine de her 3 Fransızdan birinin ırkçı partiye oy verdiğini es geçmeyelim. Seçim öncesinde Fransız siyasi tarihinde önemli bir yeri olan bir partiden beklenmeyen bir destek aldığını da eklemeli: Bu parti Les Republicains (LR. Cumhuriyetçiler) isimli De Gaulle’cü, Chirac’ın, Sarkozy’nin tarihi partisidir. Parti içinden yarıldı.
LR’in genel başkanı ve RN’e sığınan Eric Ciotti bir parça sıkıntılı da olsa, ırkçı partinin yedek lastiği rolünü oynuyor: Seçimlere 60 kadar adayla ve LR-RN damgasıyla girdi. Nice’de kendisi ilk turda % 41 civarında oy aldı. Ciotti’ye karşı olanların tümü bir araya gelip 2. turda “haini” seçtirmemeye çalışacaklarmış. Ciotti’un katılımıyla RN’e büyük oranda oy kayması oldu mu? Belki.
Yine ırkçı ve apaçık faşizan Reconquete! (Yeniden fetih!) partisi oylarının da RN’e gittiğini ekleyebiliriz: Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy oranı % 5’ten birazcık yüksek olan Eric Zemmour’un partisi 30 Haziran‘da sadece % 0,60 oy toplayabildi. Irkçı partinin, RN’in, tarihi liderinin torunu Marion M. ise erken seçim kararı üzerine hemen Reconquete’i terketti, teyzesi Marine Le Pen’in kapısını çaldı. 9 Haziran‘da öbür ırkçı partinin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde liste başı olarak seçilen Marion’a “Biraz bekle hükümeti kurunca seni unutmayacağız” dendiği iddia ediliyor. Daha önce siyasi ve ailesel kavgalar üzerine torun/yeğen ırkçı parti RN’i terketmiş. Le Pen soyadını künyesinden silip atmıştı. Irkçı partinin öteden beri bilinen ailesel, klanik, hanedansal yönü bir de böyle ortaya çıkıyor. Bakalım daha neler göreceğiz. Marion M.’nin takım değiştirirken ilk takımından epey seçmeni de taşıdığı ileri sürülüyor…
İkinci Blok’ta YHC’ni buluyoruz. Daha önceki makalelerimde epey bilgi var.
Üçüncü Blok’ta Ensemble! var. Macron’un partisi diye tanımlanan bu partiler koalisyonu veya kendi ifadeleriyle partiler konfederasyonu birçok parçadan oluşuyor;
Renaissance (Yeniden doğuş) Cumhurbaşkanı’nın kendine göre uydurulmuş, kendisinin “tek adam” olarak yönettiği parti. Kuruluşundan önce ve hemen sonra Sosyalist Parti’yi sifonladı. Macron’un dönemin cumhurbaşkanı güya sosyalist François Holllande sayesinde siyaset sahnesine çıktığını unutmamalıyız. Liberal sosyal(izm)den ultraliberalizme geçişi ücretsiz gerçekleştirildi. Macron’un bugünkü başbakanı bu partiden önce Sosyalist Parti üyesiydi. Macron’un bakanları arasında öteden beri “Sosyalist Parti”li pek çok siyasetçi boy gösterdi/gösteriyor. Nitekim Patron’un partisinde “Macroncu solcular”dan söz ediliyor. Şimdi bunlar kalkıp YHC ile hükümet ortaklığı için seferber olurlar mı?
Ensemble! içinde demokrat Hristiyanların tarihi liderlerinden bir türlü solla ortaklık kurmaya yanaşmamasıyla tarihe geçecek olan François Bayrou’nun partisi MODEM ‘i de (Mouvement Democrat) saymalı.
Macron’un ilk başbakanı ve LR’den çeip aldığı Edouard Philippe’in partisi: Horizons (Ufuklar). Erken seçim kararı üzerine Macron’la zaten gergin olan ilişkilerini tümüyle kopardı. Davetlerine katılmıyor. Erken seçim kararını şiddetle kınıyor vs. Belki partiler konfederasyonunu ilk bunlar terk edecekler. Eric Ciotti’nin parti içi darbesinden sonra LR’den kalanları kendi çatısı altına çekmek için çabalıyor.
Koalisyon içinde küçücük, hatta bir kişilik partiler de var. Macron’un yedek lastikleri…