“Tanrının verdiği harfler onlardan uykularından alınıyor. Sayıların harflerden oluştuğu ona unutturuluyor. Çocuk için artık 7 7’dir, Bahçelievler değil… 17 17’dir, Erdal Eren değil… 33 33’tür, Dersim’e TUNÇ BİR EL’in sıktığı kurşun değil… 1 1’dir, Mayıs’larda birdirbir oynayan alanlar değil!” Niyazi Zorlu
Yukarıdaki söylem, bu topraklarda meydana gelen katliamları anlatır. Yaşatılan zulmün nasıl unutulmaya çalışıldığı, zaman ve mekandan uzaklaşmanın insanı yabancılaştıracağını anlatır. Ölüm ve katliamların matematiksel yığın hâline getirtilmesi, elbette yaşananı anlatamaz. Sayılara şunu ekleyerek devam edelim.
28 Aralık bir kış mevsimidir, havaya tükürsen buz ama bu soğukta anaların yüreği evlatları için yanar kor olur. 28 28’dir, Roboski değil, rakamlar kifayetsiz kalır bu zulmü anlatmaya. Kurt, kuş, börtü böcek utandı, toprak toprak olalı bu kadar utanmamıştı, bağrına alıp koruyamamıştı 34 canı.
34 can,19’u masum-u pak, anadan üryan sayılır, pir u paktır. 15 ise onlara kuşaktır, reyberdir, yol bilir iz bilir, zulüm çok şeyi erken öğretir Kürde.
Ortega Gisset. “tanımlamak var etmektir” demişti. Bir olguyu, nesneyi, durumu, yaşanan bir olayı tanımlamak aynı zamanda anlamaktır. Zamanın ve mekânın ruhundan, toplumsal gerçeklikten kopuk bir tanımlama hakikati barındırmaz. Kara bulutların havada eksik olmadığı bir 28 Aralık günü yine zulüm gelmiş başköşeye oturmuştu.
Roboski’de katledilen canlar ihtiyacı olanı biliyorlardı, ne fazla ne eksik, hepsi bir tutam ekmek, bir bardak çay. Çayları da sevdaları gibi kaçaktı. Ne de olsa adı çıkmıştı kaçağa. Roboski’de çay bomba kokar, ölüm kokardı. Roboski’de her çay içildiğinde tarih yeniden yazılır.
Bilmek bütün erdemlerin başıdır, özgürlüktür, var olmaktır. Adına kaçak koymuşlardı katliamı gizlemek için. Hangi ana zulmün yüzünü unutur, bunca yaşanmışlık, bunca hakikat arayışı, bunca hawar, yaşam hakkı için bunca gayret unutulur mu? Unutmak ihanet olur. Roboski’de anaların hawarları gök kubbeye ulaştı, çocukların kanı toprağa bulaştı, unutmak mümkün mü? Yaraları hâlâ kabuk bağlamayan Roboski Anneleri yalnız değildir. Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri, Gezi Anneleri ile ikrarlaşmışlar. Aynı acıyı farklı zamanlarda ve farklı mekânlarda yaşayanların dili ortaktır. Acının dili, yeryüzündeki tek ortak dildir.
Hani coğrafya kaderdir derler ya… Doğanın da bir hafızası vardır. Yerin göğün, kurdun, kuşun, dağların, taşların, vadilerin, havanın, suyun, ateşin, toprağın tanıklığı vardır. Aslolan da bu hakikat değil mi? Bunca tanık varken unutmak, unutturmak mümkün mü? Bu coğrafyada su aktıkça, hava estikçe, güneş doğdukça, toprak var ettikçe hiçbir şeyi gizleyemezler. Bu dağlar, taşlar, yer, gök, tanıktır. Ancak ve ancak bu tanıklarla adalet tecelli eder. Roboski’de her annenin yüreği bir adalet terazisidir, milim şaşmaz.
Doğmak haksa, doymak da haktır. Roboski’de katledilen canlar doyma hakkını kullandılar. Yoksulluk hep kapılarındaydı, ayak atılsa basılacak, yoksulluk eşikte, yoksulluk beşikte. Bu coğrafya insanlık adına, toplumsallık adına, ana kadın adına ilkleri yaratan bir coğrafyadır, hakka reva mıdır aç bırakmak. Vergi verdikleri, askerlik yaptıkları, kimliğini taşıdıkları devlet, doyma haklarını ellerinden almıştı. Doğmak, doymak ve Hakk’a yürümek Hakk’ın emri rızasıdır. Söz konusu ötekiler olunca, Roboski olunca, Ankara Gar katliamı olunca, Suruç katliamı olunca hak yasasının hükmü kalmıyor. Belki de eceliyle ölmeyen bir kavmin evlatlarıdır Kürtler. Doğan her can doymak için gayret eder ama Roboski’de doymak için bedenler bombalarla paramparça oldu. 34 can, 34 masum-u pak, 34 yürek… Yerden lime lime olmuş insan ve katır parçalarını birbirinden ayırmak yine annelere düşmüştü.
Roboski’de kader olan coğrafya değil Kürt olmaktır. Bir annenin karalar bağlamasıdır, ya da evladının postallarına sarılarak kokuyu hissetmesidir. Roboski’de öldürülmek “öteki” olmaktır.
Biz biliyoruz ki; “Ölürse ten ölür canlar ölesi değil.” Kıyamet de kopsa, yerin altı üstüne de gelse kimse 28 Aralık’ı, kimse Roboski’yi unutmaz. Unutursak kalbimiz kurur, söylemezsek dilimiz lâl olur, haykırmazsak yalnız kalırız.