7 çocuğun anne ve babalarıyla birlikte yakıldığı Vartinis Katliamı’nın üzerinden 27 yıl geçti. Olayın tanıkları, askerlerin evlerinden çıkmalarına dahi izin vermediğini, bu suçu işleyenlerin cezasız kaldığını söyledi
Muş’un Korkut ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) beldesinde, 3 Ekim 1993’te yaşanan ve aynı aileden 9 kişinin can verdiği katliamın üzerinden 27 yıl geçti. “Örgüte yardım etmek” iddiasıyla ateşe verilen evlerinde, yaşları 3 ila 12 arasında değişen 7 çocuklarıyla birlikte yaşamını yitiren Nasır ve Eşref çiftinin failleri, aradan geçen bunca zamana rağmen bulunmadı. Tarihe Vartinis Katliamı olarak geçen olaya ilişkin yargılanan askerlerin tümü daha sonra beraat etti. Katliamın tanıklarından Gule Yappaz, ev yakıldığı sırada dışarıya çıkarak, müdahale etmeye çalıştıklarını ancak askerler tarafından engellendiklerini aktardı.
Yappaz, yaşananları şu sözlerle anlattı: “Çocukları kurtarmaya çalışırken, beni döverek torunlarımın evine soktular. Yine küçük oğlum yardıma giderken askerler tarafından darp edildi. Bize engel olduklarında ise, ‘niye ağlıyorsunuz’ diyorlardı. Ben de ‘niye ağlamayayım içimiz yanıyor’ dedim. Olayı duyan yangının olduğu yere geldi. Kalabalık artıkça askerler yukarı tarafa çekilmek zorunda kaldı. İçerdekiler ise çoktan yanmıştı. Kalabalık içerde yanan cenazeleri çıkardı. Babaları Nasır’ı çıkardıklarında ise bedeni hala yanıyordu. Vücutları o kadar yanmıştı ki bedenini yıkamadık. O şekilde cenazeleri torbalara koyarak gömdük.” Yananlar arasında küçük çocukların da olduğunu anımsatan Yappaz, birisinin annesinin karnında olduğunu, doğmadan yanarak can verdiğini söyledi.
Yakma tehdidi
Nasır’ın amcaoğlu Remzi Öğüt ise, olayın yaşandığı gün Gölyazı (Warnik) Karakol Komutanı’nın Vartinis’e geldiğini ve kendilerini tehdit ettiğini söyledi. Komutanın sürekli Vartinis’i ateşe vereceği tehditlerinde bulunduğunu kaydeden Öğüt, şunları söyledi: “Komutanın ‘bu akşam köyü ateşe vereceğim’ tehdidi sonrası o gece birçok kişi köyü terk etti. Akşam saatlerine doğru askerler tüm köyün etrafını sarmış ve kimsenin evden çıkmasına da izin vermiyorlardı. Silah sesleri yükselmeye başladı. Askerler ve korucular birlikteydiler ve o akşam evi ateşe verdiler. Nasır’ın evi ile bizim evimiz yan yanaydı. Ev ateşe verilirken yardım için gitmeye çalıştık ama izin vermediler. Nasır ve çocuklarının sesleri uzaktan geliyordu. Onlar yanan evden sağ çıksınlar diye dua ediyorduk. Dışarıya çıkmak istedim. Askerler beni tuttu ve burnumu kırdılar.”
Öğüt, yargı sürecine de değinerek, “O insanları yakanlar ceza almadı. Üstüne, davayı buradan alıp Kırıkkale’ye gönderdiler. Oraya da gittik ama bir şey çıkmadı. Yaşananlar bir soykırımdı” dedi.
Yıllarca ‘PKK yaptı’ dediler
O dönem yaşanan olayların günümüzde de sürdüğüne dikkati çeken HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Yaşananlar ‘muhalif olursanız, dilinizi, kültürünüzü ve varlığınızı savunursanız sizi böyle evinizde ve kendi coğrafyanızda diri diri yakarız’ denilmesinin en sembolik örneği Vartinis Katliamı’dır” dedi. Tanıklara rağmen yıllarca olayın PKK’ye mal edilmeye çalışıldığını hatırlatan Koçyiğit, “Katliamların temel kaynağı devletin cezasızlık politikasıdır. Devletin gözetimi altında olan resmi kolluk güçleri ve gayri resmi kolluk güçleri tarafından bu işkenceler ve hak ihlalleri yapılıyordu” dedi.